Dilek...
İhsan Özbelge ÖZDURAN

Özlüyorum hem de çok...
Kaybettiklerimizi özlüyorum. Vazgeçtiklerimizi değil...
Ben; odamıza yayılan müzik sesi ile yenilen akşam yemeklerini özledim...
Ben; akraba eş dost ziyaretleri ile sohbet dolu akşamları özledim...
Ben; dost kıymeti bilmeyi, mal kıymeti bilmeyi özledim...
Kaybetmekten korktuğumuz kıymetli dostlarımız gibi...
Her türlü değerimize kıymet verip üzerine titrediğimiz günleri özledim...

Millî bayramların davullarla zurnalarla, marşlarla kutlandığı millî şuuru, vakarı özledim...
Dini vecibelerin yerine getirilişindeki gizi, esrarı özledim...
Sanatın ve sanatçının, kurumuş dallara çiçek açtırdığı o sanat dolu yılları özledim…

Oysa bunların hiçbirisi vazgeçilmezdi, vazgeçilemezdi...
Kaybettiğimiz tüm değerlerimize sahip çıktığımız o şuurlu günleri özledim…
***
Corona ile mücadelede bir yıldan fazla bir zamanı geride bıraktık...
Planlar, programlar yapıyordu insanoğlu geleceğe dair...
Gezilecek yerler vardı, yapılacak işler, uygulanacak kararlar...
Kul kurarken, kader gülmekteymiş meğer için için...
Pandemi insanoğlunun ortak yazgısı oldu...
Bu zulüm bize çok şeyler öğretti…

Aklımıza gelmeyenler başımıza geldi...

Yaşa ve gör demiş, atalarımız...

Yaşadık ve gördük atalardan miras tüm özlü sözlere nazire edercesine...

Hayatın gerçekleri ile yaşayarak yüzleştik...

“Veremeyeceğimiz imtihanlara tabi tutma Allahım”, duasının derinlerinde kaybolduk...

Sağlıkla ve varlıkla sınanarak; imtihanların en zoruna tabi tutulduk...

Tüm sorular çalışmadığımız yerlerden gelmişti, bu çetin sınava hazırlıksız yakalandık...

Ülke olarak;
Lazım olana itibar ettik, elzemi aklımızın ucuna getirmeden...

Özü çoktan unuttuk da kabuğa takıldı kaldı zihinlerimiz...

“Ak akçe kara gün içindir” sözünü unutup her türlü krediye muhtaç olduk...
“Ölümlük dirimlik, ihtiyaç akçesi, gün olur lazım olur kıyıda üç kuruşumuz bulunsun” sözlerini yerli yerine oturttuk…


Şimdi gördük ki; ekonominin çarklarını döndürmeye çalışırken, hayat eve sığmıyor ne yazık ki...


Yaşadığımız; maddi, manevi iflas...
Her gün ölüm, her gün yas...


Anlattık, dinletemedik...
Dinledik de söyleyemedik…


İsraf haramdır sözünü anlamakta zorlandı nefislerimiz...

“Eken aldanmaz” sözünü unuttuk...
Tarımı elimizin tersi ile ittik…


Üretmeyi bıraktık, hazıra meylettik..
Tükettikçe tükendik... Eksilttikçe eksildik…


İthal tarım girdilerinin genetik yapılarına teslim oldu geleceğimiz...
Liyakatten uzak yönetimlerin aldığı kararlara boyun eğdik.. 

Biri bin yapan atalarımızın karşısında mirasyedi duyguların mahcubiyeti içindeyiz şimdi...

İlime ve bilime sahip olabilmenin önemini, kendi aşısını üretebilmenin ne büyük itibar olduğunu anladık...

Yanlışların doğruları götüreceğini hesaba katmadan...
Her türlü derin düşünceden azade yaşadığımız yılların karnesini elimize aldık da...
Elimiz böğrümüzde kalakaldık... 
Komşuda pişer bize de düşer umudu içinde gözlerimiz yollarda şimdi...

Elden vefa, zehirden şifa umar durumdayız ve  bizi sağlığımıza kavuşturacak aşıyı bekliyoruz… 

Ah keşke  tüm çıkardığımız ya da çıkarabildiğimiz  bu dersler...

Bizi özümüze döndürecek, genetik şifrelerimizle  buluşturacak bir aşı haline gelebilse..

Bize  musallat olan, tüm değerlerimizi içten içe yıkan, bu virüslere karşı tekrar mukavemet kazanabilsek...

Tekrar üretebilsek, ürettiklerimizle kıvanabilsek...
Ah yine gelecekten ümitli, kaygısız gülebilsek...

Elbette o günler de gelecek ve biz bu sınavdan güçlenerek çıkacağız...

Geçmişimizden aldığımız emaneti torunlarımıza bittamam teslim edeceğimiz o günler gelene kadar...

* Şairin DİLEĞİ,  kabul edilmiş duamız olsun...

Mesut olmuş görmek isterdim hepinizi,
Her bahar gününde,dertliyi,ümitsizi,
Terfi etmiş memur, sınıf geçmiş öğrenci,

Kadını erkeği, yaşlısı, genci,

Bir bayram sevinciyle, kol kola, sokaklarda.

Su başlarında, ağaç altlarında, parklarda,

Sevgililer baş başa, muratlarına ermiş,

Çocuklar, el ele bir halka oluvermiş.

Görmek isterdim camlardan, odalarda oturmuş,
Radyoyu açmış, küçük sofrayı kurmuş,

Yol, meydan, dere, tepe, dağ, bayır, kır…

Vapurlar limanlarda, yola çıkmaya hazır…

Gazinolar, plajlar, sinemalar açık,

Her dilde bir şarkı, her dudakta bir ıslık,

Ne yoksun ahı, ne dul hıçkırığı, ne hasta iniltisi,

Mesut olmuş görmek isterdim hepinizi…

* Ziya Osman Saba



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/dilek-/15878