Balık hafızası
Ayda ÖZEREN

Şarkı Önerisi : Short Memory – Evgeny Grinko

Hafızaları ile ilgili doğru sanılan yanlış bilgi yüzünden bu kötü şöhret…

Balık hafızasının 3 saniye ile sınırlı olmadığı,  beş aya kadar hatırlayabildikleri yine bilim insanları tarafından tuhaf bir deneyle kanıtlandı. İlk çalışmada bir Japon balığı akvaryumuna yem veren bir kol mekanizması takıldı. Balık yemin kaynağı olduğunu anladı ve kola basmayı öğrendi, daha fazla yem aldığını fark edince kola basmaya devam etti. Araştırmacılar bu sefer belli saat aralıklarında yem verecek şeklinde kolu ayarladılar, balık bunu da öğrendi ve o saat aralıklarında kola basmaya başladı. İkinci bir çalışmada ise kol yerine ses kullanıldı. Balıkların beslendiği sırada onlara belirli bir ses dosyası dinlettiler ve beş ay sonra bu balıkları doğaya saldılar. Aynı ses dosyası dinletildiğinde, balıklar sesin geldiği noktaya geri döndü.

Japon Balığı olanlar, denemesi bedava. On beş yaşındaki bir çocuk balığının akıllı olduğunu kanıtlamak için bir lego parçası ile yapmış bu deneyi. Kol veya ses yerine kırmızı bir legoymuş onun deney için kullandığı aracı.

Psikolojide hafıza bir organizmanın bilgiyi depolama, saklama ve onu geri çağırma aracı olarak tanımlanıyor.

Bilgi bize kodlanarak geliyor; kol, kırmızı lego ya da bir ses dosyası. Yemle birlikte bu kodu hafızaya kaydediyoruz. Bu objeyi gördüğümüzde yeme sahip olduğumuzu hatırlıyoruz yani bu bilgiyi sakladığımız yerden geri çağırıyoruz. Tekrarlanan aktiviteler ile ipucunun bilgiyi depodan çağırılması da böylece kolaylaşıyor.

Bireyler arası hafıza farklılıkları oldukça fazla. Kiminin görsel hafızası, kiminin işitsel hafızası oldukça iyidir. Kiminin dağarcığında binlerce fıkra vardır, bayılırsın dinlemeye. O anlatırken sen hafızanı gıdıklarsın bir tane de ben anlatayım istersin ama nafile. Bir tane Temel fıkrası bile gelmez aklına. Hâlbuki o anlattıkça hatırlarsın tüm fıkraları… Bazısı tüm şarkı sözlerini bilir. Baştan sona susmaksızın mırıldanmadan söyler. Sen yine gıpta ile bakarsın nakarat kısmını hatırlasan sevinirsin eşlik edebilmek için anlamsız ezgileri dudak arasından üflersin. Kimisi şiirleri muhteşem bir şekilde depolar. Her duruma uygun bir şiiri vardır belleğinde. Cep telefonlarına rağmen bazısı Altın Rehber gibidir. 118 yerine ona sorarsın birinin telefonunu.

Bellek bizim istediklerimizi değil de kendi canının isteklerini sunar bize der Montaigne.

Araştırmalar 20li yaşlarda beyin kullanımının en yüksek seviyelere ulaştığını, sonrasında nöronlarda eksilme başladığı için 60-70li yaşlara kadar bu kapasitenin azaldığını söylüyor.

Unutkanlık ise bellek bozukluğu sonunda çıkan bir sorun. Genelde yaşla ilintili bir unutkanlık normal karşılanıyor. Ilımlı unutkanlık ilerlemediği sürece bir sorun yok. Gazetelerin hafta sonu köşelerinde, internetin tozlu sitelerinde hafızayı canlı tutmak için birçok öneri var. Şarkı sözü ve şiir ezberlemek, kâğıt oynamak, bulmaca çözmek, açık havada spor, sağlıklı beslenme ve alkol-sigaradan uzak durma gibi tavsiyeler ılımlı unutkanlığı engelleyebiliyor.

Beyin-davranış testleri ile unutkanlığın bir hastalık mı olduğuna karar veren psikiyatristler her hastalıkta olduğu gibi unutkanlığın da kaynağını araştırmak isterler. Vitamin eksikliği, hormon yetersizliği, ağır depresyon ve bazı nöropsikolojik hastalıklar, zihin bozulmaları Alzheimer gibi.

Güçlü bir hafıza ağır bir ceza mıdır?

Bu yüzden mi unutmayı seçer bu hastalıkla mücadele edenler?

Peki, iyi bir yalancının aşırı yüksek kapasiteli belleğine hayran olmamak mümkün mü?

Ve mutluluğun formülü iyi bir sağlık ve kötü bir hafıza olabilir mi?

Hatırlamazsan kin tutmazsın.

Unutursan kızmazsın.

 Bir halkın da belleği böyle bozuluyor. O kadar çok kol, kırmızı lego ve ses kaynağı var ki depolama da ve bilgiyi geri çağırmada hata veriyor bizim toplumun belleği.

Çabuk unutuyor, ya da çabuk unutmayı tercih ediyor hafıza bir ceza gibi.

Doğa katliamını unutuyor, kadın katliamını unutuyor, patatesin yokluğunu unutuyor, okulda öğrendiğini unutuyor, okuduğunu unutuyor, haberlerde duyduğunu unutuyor, hırsızlığı arsızlığı, densizliği, yoksulluğu, zevzekliği, haksızlığı, açlığını bile unutuyor.

Geçmişini, tarihini, bizi biz yapan köklerini unutuyor.

Nezaketi, hoşgörüyü, gülmeyi, saygı duymayı, takdir etmeyi unutuyor.

Sevmeyi, okşamayı, yaşamayı unutuyor.

Toplumsal hafıza giderek yitiyor.

Bir insanı unutabilirsin,

Bir insanın sana neler yaptığını da unutabilirsin, ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın - Sigmund Freud

Toplumsal hafızamız eminim hissettiklerimizi hatırlayacak…

Duygularımıza sahip çıkıp Kırmızı legoyu belleğimizin derinliklerinden geri çağıracak.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/balik-hafizasi/15862