Uluslararası sistem dinamikleri ve kaos
Tayfun MARO

Ekonomik kriz, epidemi ve iklim krizinin bir araya gelerek yarattığı büyük bunalım koşullarında, uygarlık krizini konuşmaya başladık.

Dünya genelinde, artık böyle gidemeyeceğine dair kanaat giderek güçleniyor. Yaklaşan yedinci dalga (dip dalgası) endişesini haklı çıkaracak öncüller zuhur etti.

Yeryüzünde yeni bir düzen kurulacak. Bunu anlamak için çok zeki, çok bilgili falan olmaya gerek yok. “Yeni Dünya Düzeni” üzerine filmler, romanlar, ütopya, distopya, kuramsal tartışmalar derken iyi kötü bir fikir sahibi olduk.

Ancak sorun şu ki, değişim ve dönüşüm sancıları dört bir tarafımızı sarmışken, Dünya’da ve ülkede olup bitenleri nasıl ele alacağımızı, gelişmelere nasıl bakacağımızı henüz tam olarak bilmiyoruz.

Yeryüzünün yeniden paylaşım kavgaları tırmanıyor. Reel politik, Doğu Bloku ile Batı Bloku arasında olan bitenin doğru okunmasıyla mümkündür.

Lakin bunu söylemek her ne kadar mümkün ise de birileri çıkıp, “gel de olan biteni sen doğru oku” dese, işin içinden çıkmanın hiç kolay olmayacağı bir gerçek.

Türkiye’de iç dinamiklerin zayıf, dış dinamiklerin daha belirleyici olduğuna dair bir ön kabul var. Ve bu ön kabulün haklılığı hafife alınacak gibi değil.

Ekonomide büyük ölçüde dışa bağımlılık, para politikaları, din gruplarının mezhep, tarikat bağlantıları, Ermeni (soykırım iddiası) sorununun ve Kürt sorununun Batı tarafından baskı unsuru olarak kullanılması, illaki ağzı açık Batı hayranlığı, ülkede iç dinamiklerin etkisini sınırlamaktadır.

Görünen o ki siyaset elan Doğu ve Batı Bloku bağlantılı siyasal gruplar tarafından oluşturulan ittifakların mücadelesinde şekilleniyor.

Dolayısıyla, yeni Dünya düzeni kuruluş sürecinde Doğu-Batı gerilim hattında yaşanan belirsizlik, iç dinamiklerin işleyişine ziyadesiyle etki ediyor.

Şöyle ki, Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de, Azerbaycan’da, Ermenistan’da, Kürt bölgelerinde ortaya çıkan gerilim alanları, ülke yararını ötelemek pahasına, siyasi partileri, Doğu veya Batı yanlısı tutum almaya zorluyor.

Mesela, HDP’liler Biden’ı çok seviyor. Emperyalist memperyalist, değil mi ki Kürdistan’a yeşil ışık yakıyor… Hakeza, CHP yönetiminde Batı yanlısı grup örgüte neredeyse hâkim. Bu nedenle, Demirtaş, “demokrasi ittifakı” öneriyor olabilir…

Öte yanda, diğer cenah, Doğu Bloku ile görece yakın ilişkiler içinde. Türk Konseyi, “6 millet tek devlet” şiarıyla yol almaya başladı. Rus Dışişleri Bakanı, “Türk Konseyi”ne olumlu yaklaştıklarını açıkladı.

Emekli amirallerin bildirisi neyin habercisidir, orasını kestirmek güç. Ama Türkiye’nin günbegün bir kaosun içinde sürüklendiği bir vakıa.

Orta sınıf yoksullaşıyor. Yoksulluk ile açlık arasındaki mesafe kapanıyor. Ülke,Kürt sorunu üzerinden, iki siyasi kampa bölünmek üzere. Ekonomik kriz, küçük esnafı, orta boy işletmeleri yok etmeye başladı. Sistem çalışmıyor; sağlık, eğitim, güvenlik alarm veriyor.

Uluslararası sistemin dengeden çıkmasıyla başlayan kriz, sistemin yeniden dengeye dönemeyeceği anlaşıldığından beri, birçok ülkede bunalıma yol açıyor. Türkiye doğru yönetilemezse, kaosa sürüklenen bu ülkeler arasında yer alabilir. Koşullar elverişli…

Yeni Dünya düzeninde, Türkiye’nin nasıl ve nerede yer alacağına dair toplumsal mutabakata ihtiyaç var. Bu meseleye kafa yoracak akıllı ve iyi insanlar bir araya gelmeli.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/uluslararasi-sistem-dinamikleri-ve-kaos/15845