Gevşemeye hazır mıyız?
Mehmet KARABEL

Resmi ağızdan geldi, öteleme filan olmaz artık!

Türkiye…

Pandemi Belası’yla tanışmasının yıldönümünde…

(Korona’dan ilk can kaybı: 17 Mart 2020 / O sırada vaka sayısı 98’di…)

Son derece kapsamlı bir “normalleşme” için…

1 Mart Pazartesi sabahı düğmeye basıyor…

***

Ancak, bu normalleşme diğerlerinden farklı…

***

Şehirlerdeki kısıtlamalar…

Dört risk kademesine göre esnetilecek ya da genişletilecek…

Hesap basit…

O şehir nüfusuna göre…

Vaka sayısı yüz binde 10’un altındakiler (düşük riskli) mavi…

Yüz binde 11-35 arası (orta riskli) sarı, yüz binde 36-100 arası (yüksek riskli) turuncu ve yüz binde 100’ün üstündeki iller (çok yüksek riskli) kırmızı olarak gösterilecek…

***

Tamam, hepimiz sıkıldık…

Evde kapalı kalmak bir dert…

Dışarı çıkmak ayrı bir dert…

Dışarı çıkıp, hiç sıkılmadan polise:

“Valla annem aradı, tansiyonu çıkmış O’na gidiyorum” yalanı atmak ayrı bir sanat…

Yürüme yolu üstünde üç market varken…

“Ekmek alacağız…” bahanesiyle…

İki kilometre uzaktaki arkadaşlarına kahvaltıya gidenler var…

Hatta…

Polis arabasının önünü kestiğinde…

“Bizim yeğenin yaş günü; pastayı keselim döneceğiz” diyeni var…

Ahval ve şerait (olayların gidişatı) böyleyken…

Korona, bizi bırakıp da başka yerlere gider mi?

***

Türkiye’de an itibarıyla…

(20 Şubat Pazar)

Test pozitiflik oranının yüzde 7.14 olduğunu hatırlatan…

İzmir Tabip Odası önceki dönem başkanı Opr. Dr. Suat Kaptaner

Test pozitiflik oranı yüzde 1-2’ye indirilmeden…

Pandemi ile mücadelenin zor olduğuna işaret ediyor…

O zaman Türkiye ne yapmalı?

Aşılanma oranını yükseltmeli…

Nüfusun ancak yüzde 70’i aşılanırsa…

Toplumsal bağışıklık gündeme gelebilir…

İyi de…

Aşılama oranımız, şu sıralarda ancak yüzde 3,5…

Demek ki, aşılamada daha yolun başındayız…

Peki, şehirlerarası ulaşımda denetim yeterli mi?

Hayır…

Kent içi toplu taşımayı kullanırken huzurlu muyuz?

Ne mümkün!

Uçakta hala yan koltuktaki arkadaşla…

Yanak yanağa seyahat ediyor muyuz?

Ediyoruz…

Bilimsel veriler esas alınması gerekirken…

Hangi ölçütlerle normalleşmeyi tartışıyoruz?

***

Şunu unutmamamız gerekiyor…

Sosyal ve ekonomik ölçütler bilimsel ölçütlerin önüne geçerse…

Tereddütsüz yeni “yükselmelere” yelken açarız; lamı-cimi yok!

***

Esnaf zor durumda…

Hem de nasıl…

Kafe ve restoranlar fena halde perişan…

Doğru…

Paket servis hayat kurtarır deyip…

Getir-götür’le ekmek teknesini ayakta tutabilmek için…

Evini, otomobilini satıp…

Kirasını, elektriğini, suyunu, vergisini ödeyen var…

***

Ancak…

Bu zorlukları aşalım derken…

Çifte standart kurbanı olmayalım…

Topu topu 10 masasını kullanamayan esnaf…

Tıklım tıklım dolu spor salonlarını göstererek…

“Bu nasıl hakça ölçüdür?” demekte haklı değil mi?

Bunun kıstası nedir?

Kafe’de, pastanede kahve içemezsiniz ama…

Bir otelin fuayesinde…

O otelde kalmasanız bile kahvenizi yudumlayabilirsiniz…

***

Toplum önderlerinin en büyük hedefi…

Topluma örnek olmak olmalıdır…

Herkes şunu kabul etmeli…

Kapanma ekonomik zorluk yaratıyor; doğrudur…

Ancak…

Pandemi verilerinin (Allah korusun) yükselmesi…

Yeniden kapanmayı ve peşinden ekonomik zorluğu getirir…

Üstelik, bu defa…

Vaka artışını ve ölümü birlikte kaderimiz yapar!

Böyle mi olsun?

***

Herkesin sabrı zorlanıyor…

Hele esnafın başını vuracak duvar kalmadı!

Ama sağlıkçıların durumu…

Her sektörden beter…

Pandemi’de olası bir yeni yükseliş…

Hekimlerin, sağlıkçıların sağlık kurumlarının sabır taşını çatlatır…

***

1 Mart’ta başlayacak açılmalar için…

Hangi bilimsel ölçütler hedef olarak masaya konuyor?

Mesela…

Vaka ve hasta sayısı kaç olunca kafe ve restoranlar açılacak?

Vaka ve hasta sayısı veya oranı kaç olunca okullar açılacak?

Hedef konulmalı…

Hedef koymak, en doğru yöntemdir…

Çünkü…

O hedefler hem sorumluları hem yetkilileri motive eder…

***

Bakın mesela; bundan matrak örnek olur mu?

Vaka sayısı haritasına göre…

8-14 Şubat arasında en çok vakanın görüldüğü kent Trabzon…

İstediğin kadar denetimi arttır…

Dilersen, her sokağın başına sonuna polis koy…

Fark etmiyor…

Çünkü, herkes adresi bilinmeyen yerlerde toplanıp…

Birlikte Trabzon maçı izliyor…

Sarılarak, öpüşerek…

Kentin Valisi bile…

Kırmızı alarmlı bu kentte…

Kısıtlamaların aşamalı kaldırılmasının geçerli olmayabileceğini söyledi…

Güler misin, ağlar mısın?

***

Bitiriyoruz…

Pandemi, tartışmasız bir bela…

Bu belayla…

Dünya ile birlikte bir yıldır boğuşuyoruz…

Vefat sayısı 30 bine yürüyor…

Vaka sayısının olağanüstü arttığı herhangi bir ilde ya da ilçede…

Her hangi bir yöneticinin…

Değiştiğini duyduk mu?

Oysa…

Bu mikropla mücadele ortak sorumluluk gerektiriyor…

Vakalar bir düşüyor bir çıkıyor

Sorumlusu yok mu?

Vaka sayıları azalırken, “Başarılıyız…” diyenleri duyuyoruz ama…

Vaka sayıları artarken, “Yetersiz kaldık…” diyeni gördünüz mü?

Sadece…

Maskesini çenesine indiren yurttaşın…

Ensesinde boza pişirilirken…

***

80 metrekarelik eve doluşup kumar oynayan 40 kişi…

Ancak ihbarla yakalanabiliyorsa…

***

İzmir’in iki kilometre dışında “horoz dövüşü” düzenleyenlerin…

Maskesiz en az 100 seyircisi anında oluşuyorsa…

***

Kafe’ye, pastaneye gidemedikleri için…

Ev toplantıları düzenleyenler…

Komşularla çay ve börek servisi yapıp, kahve falı seanslarına davetiye çıkarıyorsa…

***

Yaşgünü partilerinde orta büyüklüktei apartman daireleri…

Stat tribünlerinden farksız hale geliyorsa…

***

Sömestre ayaklarına…

Uludağ’daki otellerde vur patlasın-çal oynasın buluşmaları manşet oluyorsa…

***

Hepsinden önemlisi…

Salkım saçak görüntülerin sergilendiği…

Siyasi toplantıları ve açılışları yaşadıkça…

Biz Korona’nın nesini konuşuyoruz ki?

Nokta…

Sonsöz: “Aşılama süresi uzadıkça, aşıyla virüsü ortadan kaldıramayız… Bunun önüne nüfusun yüzde 60’ını en kısa sürede aşılayarak geçebiliriz… / Prof. Dr. Mehmet Ceyhan – Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı…”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/gevsemeye-hazir-miyiz/15686