Kurban Bayramı'nın tadını kaçırmayalım
Muhittin AKBEL

Bugün bayram...

Kurban Bayramı...

Bayramınız kutlu, sofralarınız bereketli olsun.

Koronavirüs salgını yüzünden bu bayramı da doya doya yaşayamayacağız maalesef...

Sosyal mesafe, maske, hijyen üçlüsünü unutmayacağız elbette.

Ama kucaklaşamayacağız, küçükleri yanaklarından öpemeyeceğiz.

Büyüklerin ellerini de öpmekten kaçınacağız.

Ne yapalım... Ellerimizi kalplerimize götürüp, yüzümüze bir gülücük kondurup bayramlaşacağız.

Yok başka çare...

Buna da şükretmemiz lazım.

Öyle ki...

Pek çok vatandaşımız, bu beladan kurtulamadı, aramızdan ayrıldı.

Çok sayıda vatandaşımız da hastanede yaşam mücadelesi veriyor.

Vefat edenlere rahmet, tedavi görenlere şifa diliyorum.

***

Bayramlar, benim için çok özeldir.

Zihnimi kurcalayınca, ne çok anı biriktirmişim, onu fark ettim.

Bir Kurban Bayramı'na ait anımı hatırladım.

7-8 yaşlarındaydım.

Annem bize sevimli mi sevimli bir kuzucuk almıştı.

Kardeşim Mehmet ve ben, o kuzuyu nasıl sevdik, anlatamam.

Boynuna hiç ip bağlamadık.

Biz nereye, kuzucuk oraya koştu.

Portakal ağaçlarının altında, kırda bayırda çok mutluyduk.

Kuzucuğumuzun karnını doyurduktan sonra eve dönüşümüz de çok eğlenceli olurdu.

Kuzucuk, arkamızdan zıplaya zıplaya gelirdi.

Evimizin bahçesinde de özgürdü.

***

Aylar birbirini kovaladı.

Bizim kuzucuk, besili bir koç oldu.

O kocaman koçumuza bile ip bağlamadık.

Derken Kurban Bayramı geldi.

Koyunumuzun kurban edileceği kafamıza dank ettiğinde geç kalmış değildik!

Kurtarmalıydık onu kesilmekten!

İki kafadar kardeş, kaçırdık koyunumuzu.

Annemizin bulamayacağı bir yere sakladık.

Kurban Bayramı sabahıydı.

Rahmetli annem, koyunu aradı her yerde...

Hiçbir yerde bulamayınca, tatlı sert bir üslupla "Koyunu nereye sakladınız? Çabuk söyleyin!" diye öfkelendi.

Söylemedik. En güçlü silahı terliğiyle patakladı bizi ama, koyunun yerini yine söylemedik.

Bayram günü, akşama kadar koyunun yerini söylememiz için ortaya ödül koydu, tehdit etti, hiç işe yaramadı.

Uzatmayayım...

Bayramın ikinci günü, koyunu sakladığımız yerde buldu annemiz...

Ve kurban edildi, gözümüzün önünde...

Bir aile büyüğümüz geldi, bıçağı dayadı o el bebek gül bebek bakıp büyüttüğümüz koyunun boynuna...

Koyun çırpınırken haykırışlarımı yeri göğü inletti, gözyaşlarımız sel oldu.

İki kardeş, günlerce ağladık.

O koyunumuzun, arkadaşımızın etinden bir lokma bile yemedik.

Dahası, ben uzun süre et yemedim, yiyemedim.

Sanki kendi elimizle büyüttüğümüz koyunun etini yiyecekmişim, onun ruhuna ihanet edecekmişim gibi hissettim kendimi, o çocuk aklımla...

İnanır mısın, kuzucuktan koçluğa terfi eden koyunumuzla fotoğrafımız bile var.

Hala saklarız o fotoğrafı...

***

Efendim, hepinize tekrar iyi bayramlar dilerken...

Sizlere kıssadan hisse, iki tavsiyem olacak.

Birincisi...

Lütfen çocuklarınızın gözü önünde kurban kesmeyin.

Onlara travma yaşatmayın.

İkincisi...

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur'un dediği gibi...

Korona belasıyla uğraştığımız bu süreçte...

Diğer bayramları görebilmemiz için bu bayramda kurallara aynen uymamız lazım.

Bu gerçeği  de unutmayın lütfen.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/kurban-bayrami-nin-tadini-kacirmayalim/14905