Merhaba Gönül hanım,
Otizm nedir ne değildir gibi bilgilerle zamanınızı almak istemiyorum.
Zaten internet çağında bu bilgilere hepimiz kolayca ulaşıyoruz.
Siz usta bir gazeteci, eğitimli bir kadın ve herşeyden önce bir annesiniz. Bu nedenle de sizde oluşan ve "Führer hayranı Prof. Celal Şengör'ün otistik olduğunu biliyor muydunuz " başlıklı yazınızla birlikte okurlarınıza aktardığınız önermeniz otizmli çocuk aileleri ve otizm dostlarının tepkilerini çekti.
Yanlış anladıysam düzeltin, yazınızın özeti ve önermesi şu:
Adı geçen zat, insanlara dışkı yedirilmesini işkenceden saymıyor, üstelik Führer hayranı. Bu sapkın düşünceler nasıl bir insanda olur dedim araştırdım. Zaten kendisi itiraf etmiş, ben otistiğim demiş, otizmin ve asperger sendromunun semptomlarına baktım, özellikler de uyuyor. Bu kötü, iğrenç, sapkın düşünceler ancak çıksa çıksa bir otistikten çıkar, zaten adam otistik, normal insan değil zaten. Bu ve bunun gibi otistiklere dikkat edin, insanları fikirleriyle etkilerler diye korkuyorum.
Önce düz mantıkla bir soru sorayım, sonra da derdimi anlatayım.
İnsanlara dışkı yedirenleri, 12 Eylül işkencecilerini, Hitler faşizmini normal bulan bu adam otistik olduğu için böyle düşünüyor anladım da bu suçları işleyenleri gelişimin hangi evresine koyacağız? İnsanlık suçunu "normal gelişim" gösteren insanlar işlemiş, fatura "yaygın gelişim bozukluğu" gösteren bir "otistik"e kesiliyor, hem de onun eylemi bunları yapmak değil onaylamak. Neden?
İşte bu neden sorusunun cevabı var ya Gönül hanım, çocuklarının toplum içinde hayatını sürdürebilen bir birey olması, her çocuğun hakkı olan eğitim hakkına kavuşması, normal çocuklarla birlikte kaynaştırma eğitimi alacak düzeye gelsin ya da sadece bir rengi öğrenebilsin, çocuk gibi oynayabilmeyi öğrensin, oyun oynamaktan zevk alabilsin, kendisini ifade edebilsin, konuşabilsin, anne diyebilsin, gülebilsin, çiğnemeyi öğrenebilsin, sosyalleşebilsin diye okul öncesinde ve sonrasında maddi olanakları elverdiğince özel eğitim aldıran, bütün bu amaçlar uğruna maddi ve manevi büyük bedeller ödemek zorunda kalan otizmli çocuk ailelerinin çabalarını hiçe sayıyor. Otizmli çocuk ailelerinin en büyük korkularını gün ışığına çıkarıyor. Çocuğunun toplumdan dışlanması , kabul edilmeme korkusunu; ben öldükten sonra çocuğuma ne olacak korkusunu.
Anne ve babalar, önce kendi ailelerinden başlamak üzere çevrelerini ve toplumu otizm konusunda doğru bilgilendirebilmek adına da büyük çaba harcıyor. Çünkü otizmle ilgili yalan yanlış bir sürü bilgi ve önyargı bulunuyor.
Örnek vermek gerekirse, kaynaştırma sınıflarına kabul edilen otizmli çocuklar var. Bu çocuklar normal gelişim gösteren çocuklarla aynı sınıflarda okuyorlar. Zaten bu konuda bir sürü problem yaşanıyor, maalesef sistem doğru düzgün işlemiyor. Bu sınıfların birinde normal gelişim gösteren bir çocuğun velisi, sizin önermenizi benimsese ve çocuğunun sınıfında bir otizmli öğrenci olduğunu/olacağını öğrense sizce yaklaşımı ve tepkisi nasıl olur?Ayrıştırıcı mı? Kucaklayıcı mı?
"Zaten bunlar fantastik bir dünyada yaşıyor, garip fikirleri var, çocuğuma zarar verebilir, çocuğumun bu otistikle aynı sınıfta okumasını istemiyorum. Ben müdürle bir konuşayım." Çocuklar arasında itişmeler kakışmalar yaşanabiliyor biliyorsunuz ki. Normal gelişim gösteren çocuklar arasında yaşananlarda, bir şey yok. Otizmli bir çocuk ile normal gelişim gösteren çocuk arasında yaşanırsa bu, ne diyebilirler sizce ? Bu çocuk otistik, benim çocuğumu itmiş, çocuğu tehlikede, aynı sınıfta okumalarını istemiyorum.
Otizmli çocuk ve bireylerin etiketlenmeye, toplumdan ayrıştırılmaya değil, toplumun içine alınmaya ihtiyaçları var.
Yazınızda, Celal Şengör'ün benim de karşısında olduğum düşüncelerini eleştirmek için otizm argümanını kullanmışsınız. Otizmli olduğunu iddia eden bir adam için, otizm semptomlarını delil göstererek, zaten bu saçmalıklar ancak bir otizmliye ait olur demeye getirmişsiniz ki, etiketleme, önyargı ve ayrımcılıkla sonuçlanabilecek bir düşünceyi yaymışsınız.
Otizmi aşağılama ifadesi olarak kullanmadım diyorsunuz ama yazınızı bir de siz bu gözle okuyun.
Son olarak size naçizane bir çağrım olacak. Otizmli Poyraz Ali'nin hikayesini, Ozan Şanlısoy'un annesi Avukat Sedef Erken'in oğlunun eğitimi için AİHM'de sürdürdüğü mücadeleyi okuyun. Temple Grandin'in filmini seyredin ya da kitabını okuyun. Otizmli birey ve ailelerin mücalelerini tanıyın. Onları daha iyi anlayacaksınız. Gelin, usta bir gazeteci olarak siz de otizm mücadelesine destek olun ve 2 yıl önce 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü'nde hükümetin açıkladığı ve bir arpa boyu yolun alınamadığı Otizm Eylem Planı'nın işlerlik kazanması için gösterilen çabalara katkı verin.