YORUMLAR
Toplam 11 yorum var. Onay bekleyen yorum yok.
İşin özü 29 Mart 2021 Pazartesi 22:44

Zeynep Küçük Son dönemde kamuoyumuz, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi olarak isimlendirilen milletlerarası sözleşmeden çekilmesi ile kadınımızın şiddete karşı korunmasında en büyük yasal dayanak olarak düzenlenmiş olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine ilişkin Kanunumuzun dayanaksız kaldığı ve önümüzde kadınlarımızın kendilerine yönelecek her türlü şiddete karşı savunmasız kalacağı günlerin bizi beklediği iddialarıyla çalkalanıyor. Bu iddiaların hiçbir yasal dayanağı olmaması bir yana, iddia sahiplerinin oluşturduğu bu hatalı algı, öncelikle korunma ihtiyacında olan veya olacak kadınlarımız üzerinde büyük bir umutsuzluk ve güvensizlik duygusu yaratmaya hizmet ediyor. Gerçekler ise farklı, 6284 sayılı Kanunumuzun Gerekçesi içerisinde sağlanan koruma tedbirlerinin İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olmaktan kaynaklandığına ilişkin tek satır bulunmamaktadır. Kanunların Genel Gerekçeleri, düzenleniş amacını ve dayanaklarını açıklayan temel metinlerdir. 6284 sayılı Kanunumuzu oluşturan yasa koyucu irade “Kişilere yönelik şiddet, bir insan hakkı ihlalidir. Bu nedenle günümüzde bu sorun özel alan sorunu olmaktan çıkarak toplumsal alanda tartışılmakta ve mücadelesi bir devlet politikası olarak kabul edilmektedir. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının teminat altına alınması devletlerin sorumluluğundadır. (…) Bu Tasarı öncelikle en temel insan hakkı olan yaşam hakkının korunması, kadın cinayetlerinin son bulması amacıyla kurumların şiddetle mücadelenin her aşamasında aktif rol almasını sağlamayı hedeflemektedir” diyerek kadınımıza yönelen şiddetin önlenmesi konusunda öncelikle Anayasayı, taraf olduğumuz milletlerarası sözleşmeleri ve diğer milli mevzuatımızı temeline alan, yeni bir düzenleme yapma ihtiyacından yola çıkarak 6284 sayılı Kanunumuzu hayata geçirmiştir. Bu kapsamda, siyasi heveslerle yaratılmaya çalışılan, Türkiye’yi güvensizlik ortamına sürükleme gayesindeki bu girişimleri boşa düşürmek de öncelikle biz kadınların görevidir. Bize dayatılmaya çalışılan neo-liberal hayat felsefesinin bir aracı olarak toplumsal hayatımıza sirayet etmeye çalışan İstanbul Sözleşmesi kadınımızı koruma kisvesi altında, “cinsel yönelim”, “toplumsal cinsiyet” gibi zehirli kavramları dayatan bir metin olmasının yanında, etnik bölücülük, terörle mücadele irademizi zayıflatma gibi maksatlarla kullanıldığını da Sözleşmenin denetlenmesi organı olan “GREVİO Komitesi’nin hazırladığı Rapordan görebilmekteyiz. Kadınımız korkmasın. Bizleri koruyan, İstanbul Sözleşmesi değil, başta Anayasamız olmak üzere Türk milletinin aklından, geleneğinden, ahlakından süzülerek gelen milli mevzuatımızdır. 

Yorumu oyla      2      3  
Lombak-Her şeyden önce 25 Mart 2021 Perşembe 21:26

Sözleşmeden çekilmek yeni anayasa dayatmasının işaret fişeğini ateşledi. Yeni anayasaya karşı çıkmayan her hangi bir uluslararası sözleşmeden cumhurbaşkanının keyfiyetine göre çekilmemize de engel olamaz!

Yorumu oyla      2      3  
Hümeyra Tektaş 25 Mart 2021 Perşembe 17:08

Tebrik ediyorum çok önemli bir konuya ışık tuttunuz... Ve şahane kaleminizden istifade ettik bizler de ... Sizi seviyorum sevgili Melek Eryazıcı ????

Yorumu oyla      2      3  
Nuriye Güven 25 Mart 2021 Perşembe 15:49

Acı, acı, acı. Diyecek söz bulamıyorum. Hala bazı toplumlarda kadın erkeğin metası olarak görüldükçe kadına şiddet de bitmez, kadın cinayetleri de. Önce zihniyetlerin değişmesi gerek. Anneler, babalar doğru bakış açısıyla yetiştirmeli evlatlarını. Aynı gözle bakmalı, aynı hakları tanımalı. Öğretmenler anlatmalı, devletler yasalarla önüne geçmeli bu eşitsizliğin. Yoksa çook haber duyarız daha. Eşyaya tekme atan, öfke kontrolünü başaramamış, gücü kas gücünden ibaret sayan söz konusu erkekler, canı istediğinde de bu gücü sahibi sandığı kadında deniyor. Mücadeleye, konuşmaya, yazmaya devam. Kaleminize sağlık.

Yorumu oyla      2      3  
Rahsan 25 Mart 2021 Perşembe 14:48

Devletler, uluslararasi antlaşmalara imza koyarken, gerçek amaçları ,kadını eşitleyen veya pozitif ayrımcılık sağlayan yasaları yürürluge koymak mi yoksa ,uluslararasi bazı menfaatlerden faydalanmak mi cevap birinci şıksa "umut daima var"demektir.

Yorumu oyla      2      3  
Mine 25 Mart 2021 Perşembe 10:20

Hocam????kaleminize ve yüreğinize sağlık..

Yorumu oyla      2      3  
Bahattin SÜMER 25 Mart 2021 Perşembe 10:00

İşte bu yüzden istanbul sözleşmesi yaşatır.Ama yaşadığımız coğrafyada hatırı sayılır bir kesimin kadını arada bir hafifçe dövmesinden yana olduğu için ve hatta ülkenin din bakanının bu konuda fetva bile verdiği için dediğiniz gibi işimiz umuda kalmış.Kaleminize sağlık hocam

Yorumu oyla      2      3  
Mert 25 Mart 2021 Perşembe 09:32

Yorumunuz çok güzel ve çok acı.toplumsal eşitsizliği göz önüne seriyor . teşekkürler. Umarım herşey daha iyi olur.kadinlarimiz hak ettiği gibi yaşar.

Yorumu oyla      2      3  
Murat c. 25 Mart 2021 Perşembe 09:30

Eşitsizliği,adaletsizliği daha net objektif ve duyusal bazda anlatamazdiniz...emeğinize sağlık.yureginize saglik

Yorumu oyla      2      3  
Asli kurnaz 25 Mart 2021 Perşembe 09:29

Degeli ogretmenim saygilar

Yorumu oyla      2      3  
Gonca Çınkır 25 Mart 2021 Perşembe 09:28

Yüreğine sağlık,bu kadar teoremsel ve pratik açıdan farklılığı, kadınların maruz kaldığı bu acı durumu kabul edemiyorum. Hukuki açıdan eşitlik derken , hergun bir kadının göz göre katledilmesi öyle acı ki ...ve bunu yapan erkeğim diye geçinen mahlukatın gözaltına alınıp, çay ikram edilip gozaltindan çıkarılması ...hatta soruşturmaya bile alınmaması,çıkışında kendi turevinden insanlarca alkislanmasi ...öyle acı ki. Yazında bilgi kokuyor.tarihsel haklardan günü gününe bahsederken, yaşatılmaya dayatılan kadın dramlari... gerçekten yüreğimiz yanıyor. Olasılık dahilinde bile olmayan bu hakedilmemis özgürlüklerin erkeklere adaletsizce verilmesi ve kadının her noktada ezilmeye mahkum birakilmasi ...yaşama hakkından, iş hayatına kadar damarlarimizda hissediyoruz bu acıyı.isim önemli değil,kaç yüzyıl geriye gittiğimiz bir kere daha yüzümüze çarpıyor...çok üzücü . emeğine , kalemine sağlık.cok güzel anlatmissin.sozde kanunlar gecerliyken,hiçbirimiz güvende değiliz hissiyatı içimizi delip geçiyor.ne okumusluk,ne bilinçli ailelerde bile yaşamaya basladik bu güvensizliği . Çok acı. O kadar kanitsal bilgilerle ve derin acılarla yazmışsın ki...çok üzücü . Umarım umutlar yeşerir tekrardan ve hakkimiza kavuşuruz.sadece yasamakti oysa istenen.

Yorumu oyla      2      3