Yeni CHP ve İzmir’’de Susam dengesi!

Abone Ol
CHP Kurultayı ve Yeni CHP her yönüyle tartışılmaya devam ediliyor. Değişim ve yeni gibi iki sıcak kavramla halkın/örgütün önüne çıkan ve ’‘iktidar umudu’’ olarak görülen Kılıçdaroğlu ve ekibinin tartışılması da son derece normal. Çünkü her yenilik/değişim hem zordur hem de merak uyandırır.
Tabi ki ’‘yeni’’ diye sunulan, ambalajlanan, Noel ağacı gibi süslenen gerçekten yeni ise’…
Yeni olan ne var?Öncelikle ona bakalım. Ki değişimin ne ölçüde olduğunu görelim.
Kılıçdaroğlu’’nun ’‘Ecevit’’e benzemeye çalışması yeni değil mesela’…
Ama Che’’ye benzemeye çalışması yeni. Gandi’’den sıkılmış olsa gerek.
Söylem bazında da yenilikler de yok denecek kadar az. CHP’’nin ’‘YÖK’’ü, öğrenci harçlarını kaldırmak istemesi’’ yeni değil mesela’…
Ama ’‘kadına ağırlık vereceğiz’’ diyerek ’‘kota’’ meselesine takılması yeni. Hatta çiftçiye indirimli mazot vaadi de yeni değil. Baykal da tıpa tıp aynını söylemişti.
Ülkenin ciddi konuları olan Kürt/Alevi ve türban gibi sorunlarda da ’‘yeni şeyler’’ söylemiyor Kılıçdaroğlu. Hepsi ’‘komisyona’’ havale’…
Korkuyor sanki. Dimyat’’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktan korkuyor. Yeni CHP’’de yeni olan tek şey, iktidar ya da iktidar ortağı olma iddiası. Onun dışında her şey tanıdık, her şey eski’… Vaatler, vaatler’… Cek/Cak edebiyatı’… Anti demokrasi, tutarsızlık’…
Yeni CHP’’de eski olan çok şey var ama bir şey çok dikkat çekici. O da Baykal’’ın klasik ’‘denge’’ politikası’… Bir yandan kendi ekibini oluşturmaya çalışan Kılıçdaroğlu, öte yandan parti içi denge politikası kurgulamaya özen gösteriyor.
Hatta bu denge politikası illere/bölgelere kadar indirgenmiş durumda. Son kurultayın İzmirli PM üyelerine baktığımızda ’‘denge politikasının’’ İzmir’’e uygulandığını net bir şekilde görüyoruz. PM’’ye tercih edilen 4 isme baktığımızda üçünde doğrudan Kocaoğlu etkisini görüyoruz. Alaattin Yüksel, Oğuz Oyan, Hülya Güven’… Kaldı ki CHP PM’’sine 22 Mayıs kurultayında da yazılan bu üçlü için o gün de Kocaoğlu faktörü etkili olmuştu.
Tek fark listeyi yazan isimdi. İzmir’’in başkanı o gün listeyi kaleme alan Genel Sekreter Önder Sav’’dan ricacı olmuş bugün de Kılıçdaroğlu ya da Gürsel Tekin ikilisine başvurmuştu.
Sonuçta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, biri danışmanı, diğeri eski dostu, öteki yakın arkadaşı üç ismi CHP’’nin tepesine taşımayı her iki kurultayda da başardı.
Şu veya bu şekilde’…
Hatta öyle ki, Bilim Kurulu’’ndan son anda vize alan Prof. Dr. Hülya Güven için ortalığı ayağa kaldırdığı, ’‘olmazsa olmazım’’ diye tutturduğu konuşuluyor mesela.
CHP’’nin tepesine yakın çalışma arkadaşlarını yerleştiren Kocaoğlu’’nun amacı ne?
Başkan Kocaoğlu’’nun yüzde 57’’lik yerel seçim sonucundan itibaren ’‘başka şeyler’’ peşinde olduğu artık aşikar. Yıllarca hizmetleriyle ön plana çıkan/konuşulan Kocaoğlu artık siyasetle anılmaya, siyasi haberlerin malzemesi olmaya başladı.
Ve İzmir siyasetinin de tartışmasız patronu olmak için kolları sıvamışa benziyor.
Kılıçdaroğlu ile parti içi operasyon öncesinden başlayan kader birliği, Kocaoğlu’’nu blok liste için Ege turuna bile çıkardı.
Başkan Kocaoğlu, İzmir’’in siyasi patronu olmaya kararlı. Belki de Ege’’nin de nabzını tutarak yarınlar için başka planları var Sayın Başkan’’ın’…
Olası bir başka değişim sürecinde farklı bir rol oynamak istiyor olabilir. Ya da kendisi 68 kuşağına mensup, ortak hassasiyetleri bulunan Kılıçdaroğlu ile yolun sonuna kadar yürümek istiyor. Ya da Kılıçdaroğlu sonrasına dönük hazırlık yapıyor.
Ama kesin olan bir şey varsa’… O da İzmir’’in siyasi patronu olmak istediğidir.
O nedenle PM için en az 6 isimlik bir liste verdiği konuşuluyor. Yüksel, Oyan ve Güven dışında en az 3 isim için daha bastırdığı konuşuluyor Sayın Başkan’’ın’…
Kocaoğlu’’nun verdiği 6 kişilik listede Selçuk Ayhan, Hüseyin Sezer, Güler Tunçoku gibi isimlerin de olduğu belirtiliyor.
Peki, tüm bunlar olurken, Kılıçdaroğlu ne yapıyor?Kocaoğlu’’nu divan başkanı yapmak dışında’… Kaldı ki divan başkanı olmak Kocaoğlu’’nun lehine de olmadı. Bugün itirazlara konu olan bazı eksikliklerin Kocaoğlu’’nun tecrübesizliğinden kaynaklandığı iddia edilmeye başlandı. Hem de Kılıçdaroğlu’’na yakın kaynaklardan’…
*
Sonuçta Kılıçdaroğlu, denge politikasından vazgeçmiyor. İzmir’’i tek başına Kocaoğlu’’na teslim etmediği gibi Milletvekili Mehmet Ali Susam’’a da güç vererek kente yönelik dengeli bir siyaset izleyeceğinin sinyallerini veriyor. Kocaoğlu’’nun ’‘Susam’’ı, Susam’’ın da Kocaoğlu’’nu çok da sevmediği devlet sırrı değil. Her şeyden önce son yerel seçim öncesi dönemin MYK üyesi Susam, Kocaoğlu’’nun koltuğuna yönelik en güçlü adaylardan biriydi.
Ve son il kongresinde Susam-Kocaoğlu’’nun ilçeler düzeyinde müthiş bir kapışmasını izledik.
Kocaoğlu, Susam’’ın Baykal’’ın talimatıyla kendi ilçesi Bornova’’da siyaset dizayn etmesine kızmış hatta bu konuda Susam’’ı bizzat uyarmış, yapılan ’‘naylon’’ kayıtlara rağmen ilçe kongresine yüklenip, seçimi almış ve o çok tartışılan ’‘adam/şalgam’’ açıklamasını yapmıştı.
Hatta Kocaoğlu bununla da yetinmemiş, Susam’’ın ilçesi Buca’’ya el atıp, ’‘Baykal’’a garanti ettiği’’ seçimi Sav ekibinin adayı Mehmet Süne’’nin kazanmasında rol oynamıştı.
*
Yani Susam-Kocaoğlu ikilisi siyaseten farklı dengeleri temsil eden çoğunlukla yarışan, ayrı cephelerin insanları olarak görüldüler.
Her ikisi bundan sonra Kılıçdaroğlu şemsiyesi altında birleşip, ’‘tek ses’’ olurlar mı bilinmez. Ama Susam’’ı PM’’ye belki de MYK’’ya iten güç Kocaoğlu’’nun siyaseten İzmir’’deki karşıtları’… Her ne kadar Kılıçdaroğlu’’nun İzmir ziyaretinde bizzat görüştüğü esnaf temsilcilerinin de bu konuda katkısı olmuşsa da, Susam’’ı PM’’ye taşıyan en önemli güç Kocaoğlu’’ndan duyulan rahatsızlık oldu.
Kulislerde Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’’ın, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’’ın ve de Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır’’ın Susam için kulis yaptığı konuşuluyor. Konuştuğum birkaç önemli kişinin ifadesi özetle şöyleydi: ’“İzmir tek başına Aziz Beye emanet edilemeyecek kadar büyük bir kent’”
Sanıyorum ne demeye çalıştığımız anlaşılmıştır. Peki, İzmir siyasetinde sadece Kocaoğlu-Susam dengesi mi etkin olacak?
Bence değil.
Kılıçdaroğlu’’nun doğrudan siyaset yaptığı isimler unutmamak gerekiyor. Her ne kadar PM’’ye alınmamış olsa da Erdal Aksünger gibi isimlerin Kılıçdaroğlu ya da yakın çevresine ulaşma şansı her zaman var. Ve unutulmaması gereken bir diğer denge merkezi’… İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu. ’‘Önce Mülkiye, sonra Türkiye’’ sloganı üzerinden 30 yıllık bir tanışıklıkları var Kılıçdaroğlu ile’… Ve de Ecevit’’in partisi DSP’’den siyaset denemişlikleri’…
Nalbantoğlu da son kurultayda PM’’nin hatta MYK’’nın kapısından dönenlerden çünkü.
*
AKP İzmir’’de de hareket devam ediyor. İl Başkanı kim olacak sorusu, bugün yarın yanıt bulacak?Yeni il başkanı konusunda Başbakan Erdoğan’’ın önünde üç kriter olduğu konuşuluyor.
1-İl Başkanı ’‘seçim kaybetmemiş’’ olacak.
2-Parti içi ekiplerden birine mensup olmayacak.
3-Kentte sevilen/sayılan biri olacak.
İlk iki kriterde pek çok isim eleniyor zaten. Hatta Bayraklı adayı Selim Gökdemir bile. Erdoğan yeni dönemde parti içi ekipleri güçlendirmeyi değil partinin kendisini güçlendirmeyi istiyor anlaşılan. Bir yanda Tekelioğlu ekibi öte yanda Hotar grubu’…
Bir yanda da tarafsız bölge adayları’…
Tarafsız bölge adaylarının şansı daha yüksek gibi’…