Prof. Uysal’dan çözüm önerisi…Tek çaremiz kooperatif!
Prof. Uysal’dan çözüm önerisi…Tek çaremiz kooperatif!
Kahramanmaraş depremi sonrası kooperatifleşmenin daha çok önem kazandığına vurgu yapan Prof. Dr. Harun Uysal, “Deprem bölgesindeki çiftçinin, hayvancılıkla uğraşan yurttaşların bölgede kalmasının sağlanması lazım. Bunun için devlet, kooperatifleştirmeyi özendirerek ciddi destek vermeli. Et Süt Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi, üreticilere sahip çıkmalı. Aksi halde tarımsal ve hayvansal gıda ürünlerindeki fiyat artışının füze gibi yükselişi engellenemez” dedi
19 Mart 2023 Pazar  08:31

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – 6 Şubat’ta Kahramanmaraş ile birlikte toplam 11 ili etkileyen, 50 bine yakın can kaybının yaşandığı, 100 binden fazla binanın yıkıldığı deprem, gıdaya erişim ve gıda fiyatlarına da olumsuz yansıdı. Ülke tarımı ve hayvancılığının yüzde 20’sini karşılayan deprem bölgesinde tarımın yapılamaz hale geldiğini, hayvancılığın ağır darbe yediğini belirten Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal, bu krizden çıkmanın tek çaresinin kooperatifleşmek olduğunu söyledi. Bölgedeki üreticilerin kooperatif üyesi yapılarak bölgede kalmalarının sağlanması için devletin ciddi desteğine ihtiyaç duyulduğunu anlatan Prof. Uysal, bölgede tarımla uğraşan insan sayısının azaldığına da vurgu yaptı.

FİYAT ARTIŞLARI, SADECE DEPREMDEN KAYNAKLI DEĞİL

Deprem bölgesindeki 270 bin dolayındaki tarımla uğraşan insanı orada tutmak gerektiğinin altını çizen Prof. Uysal, “Fiyat artışlarını tamamen depreme bağlayanlar var. Evet; deprem, fiyatları bir miktar artırdı, ama tüm suçu depreme atmak doğru değil. Deprem bölgesi Türkiye’nin tarımsal hasılasının yaklaşık 20’sini teşkil ediyor. O bölgede tarımla uğraşan insan sayısı da azaldı” dedi ve şu değerlendirmelerde bulundu:

“Böyle bir gerçek var ancak bunlar, süt, süt ürünleri ve et ile et ürünlerinin fiyatlarındaki artışı tam olarak yansıtmıyor. Deprem bölgesiyle ilgili rakamlar vermek istiyorum. Deprem bölgesinde şu anda kullanılmayan, kullanılamayan 3,8 milyon hektar tarım arazisi var. Çünkü insanlar, evlerini barklarını, işlerini kaybetmiş, yakınlarını yitirmiş, kendi canıyla uğraşıyor, tarımla değil... Bunun yanı sıra 270 bin civarında da tarımla uğraşan insan vardı o bölgede. Depremde hayatta kalan çiftçilerin önemli bir kısmı depremden yaralı çıkmış, kendi acılarını yaşıyorlar, tarımsal faaliyet gösteremiyorlar. Besicilik yapanların, süt üreticisinin hayvanları, depremde enkaz altında kaldı, telef oldu. Traktörler enkaz altında pert oldu, alet edevat kalmadı. Kayısı üreticilerinin depoları çöktü, ürünleri ziyan oldu. Özetle bölgede ciddi boyutta tarımsal aksiyon azalması söz konusu. Önümüzdeki süreçte soya, ayçiçeği, mısır ekimleri başlayacak. O ekimleri kim yapacak? Bölgedeki çiftçilerin kısa zamanda tarlaya döneceklerini düşünmüyorum ancak yine de o insanları o bölgede tutmak gerekiyor. Bunun için de devletin güçlü bir şekilde üreticiye destekleme yapması lazım.”

270 BİN ÜRETİCİ, KOOPERATİF ÜYESİ YAPILIRSA, ANCAK ORADA KALIRLAR
Kahramanmaraş depreminin milat olabileceğini, Türkiye’nin kooperatifçilik modeline deprem bölgesinden başlayabileceğini belirten Prof. Dr. Harun Reşat Uysal, devletin bu işe acilen el atması gerektiğini söyledi. Prof. Uysal, çok önemli tavsiyelerde bulundu:

“ Türkiye, kooperatifçilik modeline deprem bölgesinde başlayabilir. Üretimle uğraşan 270 bin insan, hemen kooperatif üyesi yapılabilir. Böylece o insanların, kooperatif üzerinden desteklenerek orada kalmaları, üretime devam etmeleri sağlanabilir.  Depremin yaralarının sarılmasından sonra kooperatifleşme, Türkiye için de rol model olur. Devlet, depremzede üreticileri kooperatif çatısı altında buluşturarak, desteklemeler sağlayarak, onların örgütlenmesine vesile olmalı. Devlet, buna mutlaka öncülük etmeli, çünkü depremzedelerin şu anki ruh halleriyle kooperatifleşme sürecini başlatmaları pek mümkün görünmüyor.  Toprağın işlenmesi gerekiyor. Soğuk zincir olmadığı için üretilen sütü değerlendirmek mümkün olmuyor. Mandıralar yok, çünkü depremde zarar görmüşler. Devletin bu konularda da yardım sağlaması lazım. Mesela mandıraların devlet desteğiyle yeniden aktif hale getirilmesi gerekiyor. Et Süt Kurumu, o bölgede üretilen süte, süt ürünlerine sahip çıkmalı. Oradaki üreticiyi koruma altına almalı. Et Süt Kurumu’nun müdahalesi mutlaka olmalı. Toprak Mahsulleri Ofisi, alımlara müdahil olarak bölgedeki mağdur üreticiye pozitif ayrımcılık yapabilir. Belediyeler, o bölgedeki ürünleri satın alarak destek veriyor. Bunun artırılması gerekir.”

 

SORUNLARIN ÜSTÜNE BİR DE ŞAP HASTALIĞI GELDİ
Bugünkü et ve süt krizinin ayak seslerinin çok eskiden beri duyulduğunu belirten Prof. Dr. Harun Reşat Uysal, “Süt fiyatı, maliyeti karşılamıyorsa ve et fiyatları yüksekse, ineğin kaderi kasaba gitmektir” dedi ve ekledi:

“Üretim maliyetleri aşırı arttı.  Üç dört ay önce, yüksek fiyattan süt satışı yaptığı halde üretici, yüksek fiyatlı yem aldığı için eksi yazdı, para kazanamadı.  Maliyetlerde yükseliş bugünkü koşullarda hiçbir zaman azalmaz. Hayvan yemine devamlı zam geliyor çünkü. O dönemde et fiyatları o dönemde yükselmeye başlamıştı ve hayvanlar kesime gidiyordu, yoğun biçimde. Süt fiyatları, ete oranla daha düşük olunca, ki bu hayvanların kaderidir, kesime gönderildi. Süt fiyatı maliyetleri karşılayamıyorsa, et fiyatları yüksekse, ineğin kaderi kasaba gitmektir. O dönemde bunu yaşadık. Normalde dana kasaba gider ama o dönemde inekler gitti. İnekler doğurgandır. Sen ineği kasaba gönderirsen, ileriki yıllarda ondan alacağın yavruları alamazsın. Bu da hayvan varlığını azaltır. O dönemde et fiyatları bir süre stabil seyretti. Çünkü fazla sayıda inek kesildi, depolarda fazla miktarda et vardı. Daha sonra o stoklar tükendi ve et fiyatı füze hızıyla yükseldi. Son zamanlarda bir de şap hastalığı başlayınca, hayvansal gıda kriz bugünkü boyutlara geldi.”

FİYATLAR BÖYLE GİDERSE, KURBAN BAYRAMINDA KİMSE KURBAN KESEMEZ
“Önümüzdeki süreçte ucuz et yeme, makul fiyata süt ve süt ürünü tüketme şansımız var mı?” sorusuna, Prof. Uysal’dan şu yanıt geldi:

“Bir kilo kıymanın kilosu 300 liraya ulaştı. Dana karkas, 190 lirayı geçti. Eğer kooperatifleşmeye gidilmezse, ucuz et yeme ihtimali pek görünmüyor. Devlet, kooperatifçiliği teşvik etmeli. Devlet demeli ki, 2024 yılından itibaren kooperatif üyelerine sütte 2 lira destekleme vereceğim, kooperatif üyesi olmayanlara 5 kuruş destekleme primi vereceğim! O zamana kadar insanlar kooperatifleşme çabalarını hızlandırır. Her bir üreticinin kooperatif üyesi olması sağlanmalı. Ancak bu şekilde maliyet rakamları en aza indirilir. Toplu halde yem alınır, tohum alınır. Ancak o zaman et, süt, peynir fiyatı artmasa da yerinde durması sağlanır. Önümüzde Ramazan bayramı var, sonrasında da Kurban bayramı var. Kurban Bayramı sürecinde et fiyatları böyle yükselirse, kimse kurban kesemez. Geçen yıl 50 bin liraya alınan kurbanlık bir dana, önümüzdeki kurbanda 200 bin lira olacak demektir. Bu kadar parayı kim verebilir? Ben ithalat yolunun yeniden açılacağını düşünüyorum. Bu yüksek fiyatlarından ardından canlı hayvan ithalatı başlayacak gibi görünüyor. Bunun için de öncelikle şap hastalığının önüne geçilmesi lazım. Bu da en az bir ay sürer.”

MERALAR ISLAH EDİLMELİ, MERA HAYVANCILIĞINA ÖNEM VERİLMELİ
Prof. Dr. Harun Reşat Uysal, ucuz et ve süt ürünü tüketmenin yolunun ayrıca meralardan geçtiğine vurgu yaptı:

“Mera var fakat mera hayvancılığı yok. Hızlı bir şekilde meralar ıslah edilmeli, meralar hayvancılığa açılmalı. Meralar, vatandaşa, tüketiciye ucuz süt, ucuz et sağlamanın en önemli yeridir. Hayvan orada bedava beslenir. Merada hayvanın önüne yem konmuyor ki… Ama meraların imara açılması konuşuluyor. Mera alanları rehabilite edildiğinde, maliyetler düşeceği için hayvancılık faaliyeti de artacaktır. İthalat yapıldığında hayvancılığa darbe vurmuş olursunuz. Maliyetler bu haldeyken yapılacak ithalat, sadece fiyat artışı önler, o da ancak süreli olur. Yem fiyatlarının düşürülmesi, kontrol altına alınması gerekiyor.”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/haber/prof-uysal-dan-cozum-onerisi-tek-caremiz-kooperatif/1137039