2007'de 367 sıkıntısı yaşandıktan sonra her Cumhurbaşkanı seçimi ülkede kriz olarak çıktı. O zaman 367 garabetinden sonra madem Meclis'te bu sıkıntılar yaşanıyor, o zaman Cumhurbaşkanını halk seçsin dedik. Bizim tarihsel gidişimiz bu noktaya olmuştur. Bu süreci tersine yapılabilecek olan her iş, siyasetçiler cesursa, halktan netice alacağım hususunda cesaretleri varsa bunu cesurca ortaya koyabilir siyasetçiler. 6'lı Masa bu cesurluğu gösteremiyor. Bu iddiayı ortaya koyamıyor. Biliyorsunuz ki, halk almış olduğu bu yetkiyi vermek istemeyecek. Şu anda bu düzenlemeyle 2023'ten sonra neyi vaad ediyorsunuz. 360 milletvekili almanız lazım. Halka gitmeniz lazım. Daha sonra seçime gideceksiniz. Neredeyse ülkenin 3-4 yılını tartışmalara meyledecek öneri ortaya koymuş oluyorsunuz. Akla, izana, mantığa, siyasi yönelime, siyasete, hukuka ters. Herhalde dünyada başka bir örneği yoktur.

Dağ'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"ŞARTLARA GÖRE KARA HAREKATI YAPILIR"
Terörle mücadele bizim doğal hakkımız. Hava harekatıyla stratejik anlamda olan yerler, bize de verilen bilgiler noktasında bazı üsler, bölgeler etkisiz hale getirildi. Buradaki mücadele Taksim saldırısından sonra hava harekatıyla sınırlı değil. İstihbarat teşkilatımız tarafından o bölgede lider kadrosuna dönük neredeyse her gün operasyon süreci yaşanıyordu. Şartlara göre kara harekatı gelebilir. Rusya ile ilişkilerimizi yönetirken bazı bölgelerde birtakım farklı durumlar söz konusu oldu. Biz buralarda ilkemizi koyuyoruz. Kırım ilhakını tanımıyoruz. Suriye'de karşı karşıya geldiğimiz durumlar, birlikte yönettiğimiz süreçler oldu. Tabii ki Rusya hem dostumuz, birtakım yerlerde sonuç almaya çalıştığımız bir nokta. Terörle mücadele iç siyaset malzemesi haline getirilmez. Bu noktada çalışma yapıldığı zaman milletimiz gayet iyi şekilde okur. Milletimiz feraset sahibidir. Derdimiz, tasamız terörü yerinde kurutmaya yönelik çalışma yapmaktır. Parti olarak terörle mücadelenin üzerinden doğabilecek siyasi ranta ihtiyacımız yok. Siyasi ranta ihtiyacı olan hareketin, yapının nerede olduğu açık ve belli.

"AKSAYAN NOKTALARDA ÖNERİ SUNABİLİRLER"
6'lı Masa 11-12 aydır toplantı yapıyor. Gündemi güçlendirilmiş parlamenter sistem. Dünyada parlamenter sistem, başkanlık sistem, yarı başkanlık sistemi var ama güçlendirilmiş ilk defa duyduğumuz bir sistem. Bir hukukçu olarak ben de merak ettim. Metne ısrarlı şekilde baktım. Anayasa metninde 101. maddede Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceğini ortaya koymuşlar. Milleti ikna edemeyeceklerini bildikleri için mecburiyetten kabul ettiler. Burada ortaya koymuş oldukları sistem ucube sistem. 5 senedir Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'ni yaşıyoruz. Kendi kanaatlerine göre aksayan yönleri varsa önerilerini sunabilirler. Önerdiği sistemi hayal edecek olursak halka gitmiş Cumhurbaşkanı yetkiyi almış. Burada da üçlü veya ikili koalisyon. Yüzde 50+1'i alan Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı olarak halka gittiğinizde söylemeniz gereken şeyler var. Meclis'ten partilerin uzlaşarak sizi seçmeniz ayrı nokta, sizin halka gidip bir sosyolojiye oturmanız ayrı bir şey. Bu düzenleme parlamenter sistem düzenlemesi değil, ucube sistem düzenlemesi. Başbakan halktan seçimle geliyor olması, Cumhurbaşkanı'nın seçimle geliyor olması, yetki karmaşasının yaşanmasının ihtimalinin çok yüksek olması.

"AYM'NİN MECLİS TARAFINDAN SEÇİLMESİNİ GETİREN BİZİZ"
Yapmış oldukları düzenlemeye makyajlar koyarak popülizme dönük işlerle kendilerine makyaj yapmışlar. Birçoğunun uygulama imkanı olmadığını onlar da biliyor. Yangını söndürmek için Cumhurbaşkanı talimatına ihtiyacının olmadığını bu ülkede siyaset yapanlar bilir. Ciddi olarak tartışmaya değer bir konu olmaz. Anayasa Mahkemesi'nin üye seçimi konusunda 2010 yılına kadar AYM bir vesayet kurumu gibi üyelerin tamamını Cumhurbaşkanı atıyordu. Meclis tarafından düzenlemesini ilk getiren parti AK Parti'dir. Muhalefetin çoğu buna karşı çıktı. AYM'nin Meclis tarafından seçilmesini getiren biziz.

"KIRMIZI ÇİZGİLER KOYARSANIZ SİYASET YAPAMAZSINIZ"
Yaklaşık 4 yıldır sistemin iyi noktalarını görüyoruz. Tabii ki sistemde aksayan hususlara dair bizim de gördüklerimiz var. Ama bunlar anayasal düzeyde işler değil. Daha alt düzeyde düzenlemelerle yapılacak hususlar. Bunları tartışabiliriz. Siyasette kırmızı çizgiler ortaya koyduğunuzda siyaset yapmıyorsunuz demektir. Siyaset konuşmayı, uzlaşmayı ortaya koymak demektir. Muhalefet tamamen hiç bunu tartışmayacak noktaya geldiği için, hiçbir şekilde bu konuda adım attığını görmüyoruz. Yaşadığımız birçok süreç var. Parlamenter sistemin handikaplarını, sıkıntılarını unutturan AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'dır.

OY ORANLARINI AÇIKLADI
Dağ, AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı’nın oy oranları ile ilgili soruya da şu yanıtı verdi:

"Anket firmaların birçoğu artık seçim yaklaştıkça anket açıklamaktan vaz geçecek. Geçen sene bol keseden atıyorlardı. Bizim Temmuz'dan itibaren sürekli yükselen bir trendimiz var. Parti olarak da, Cumhur İttifakı olarak da, cumhurbaşkanımız olarak da. Muhalefette şöyle bir durum var. AK Parti ve MHP'yi toplayıp geri kalan oyları kendilerine yazıyor. Bizim sadece son yaptığımız araştırmalara göre, yüzde 40-42 arası parti oyumuz var. Cumhurbaşkanımızın da oy oranı yüzde 50-52 arasıdır. Gittikçe yükselmekte olan bir trendimiz var."