İzmir Barosu’ndan ‘cezaevi’ kararına tepki: Suça çanak tutuyorlar!
İzmir Barosu’ndan ‘cezaevi’ kararına tepki: Suça çanak tutuyorlar!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz gün açıkladığı koronavirüs tedbirleri kapsamında açık cezaevi izinlerinin Temmuz 2023'e kadar uzatılması kararını değerlendiren İzmir Barosu Genel Sekreteri Avukat Yakup Gül, kararı siyasi kaygılarla getirilen bir düzenleme ve 2023 seçimlerine yönelik bir çalışma olarak gördüklerini ifade etti. Öte yandan Gül, bu kararın bazı suç tiplerinde artışa neden olabileceğini söyleyerek, “İznin uzatılmasıyla suça çanak tutuyorlar” dedi.
25 Mayıs 2022 Çarşamba  08:37

Ceren KORKMAZ / EGEDESONSÖZ - Koronavirüs salgını önlemleri kapsamında verilen açık cezaevi izinleri 31 Mayıs 2022’de son buluyordu. Ancak geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı kabine toplantısı sonrasında bu izinlerin 31 Temmuz 2023’e kadar uzatıldığını duyurdu. Böylece Türkiye genelinde 98 bin mahkumun 2 yılı aşkın süredir uygulanan açık cezaevi izinlerinin 1 yıl daha uzatılacağı kesinleşti. 

Verilen bu karar üzerine değerlendirmede bulunan İzmir Barosu Genel Sekreteri Av. Yakup Gül, bu düzenlemenin 2023 yılında yapılacak seçimlere yönelik yapılan çalışma olduğuna dikkat çekerek iznin uzatılması kararının açık cezaevlerindeki yer sorunu dolayısıyla verildiğini düşünseler de bunu hukuki veya idari değil, daha çok ‘siyasi bir karar’ olarak gördüklerini belirtti. Bu sürenin uzatılmasıyla doğabilecek sorunlara yönelik de açıklama yapan Gül, bazı suç tiplerinde artışa neden olma ihtimalinin üzerinde durdu.

İNFAZ REJİMİNİN OLMADIĞINI TEYİT EDEN BİR KARAR!
Açık cezaevi izinlerinin bir yıl daha uzatılmasını kabul edilebilir bir düzenleme olarak görmediğini söyleyen Gül, bu kararın hukuki bir yanı olmadığını, tamamen siyasi gayelerle verildiğini belirterek şu ifadelere yer verdi:

“Mayıs ayı sonunda Covid-19 izinlerinin sona ereceği ve bu nedenle izinli olan hükümlülerin geriye gelmesi söz konusuydu... Devlet kurumları da bunun aleyhinde bir şey söylemedi, beklenen buydu... Şu an infaz hukukunda ceza anlamında sağlıklı bir infaz rejiminin olmadığını bu karar teyit etti... Mesela şöyle ifade edeyim; size karşı işlenen bir suç var, bunun karşısında soruşturma makamları Cumhuriyet Savcısı, kolluk ve mahkeme işini yapıyor ve karar veriyor. Sonra bu karar infaz aşamasına geliyor... Burada beklenen; kararın bir şekilde infaz edilmesi... Sonra birden bire kamu gücünü kullanan, yetkiyi elinde tutan Sayın Cumhurbaşkanı, bir yıl daha uzatıyor. Bunun yetkisi önceden Adalet Bakanlığı’ndaydı ve 2 aylık sürelerle uzatılıyordu. Sadece şüphelilerin, sanıkların içinde bulundukları durumdaki işlemleri için değil her vatandaşın hukuk güvenliğine ihtiyacı var. Biz sonuçta hukuk devletiyiz. Bir karar verilmiş ve infaz edilmesi bekleniyor.

SEÇİME YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMA OLDUĞU AŞİKAR...
Covid nedeniyle tedbirleri uyguladık zaten... Şimdi bir yıl daha uzatılıyor. Bu hukuk devletlerinde kabul edilebilir bir düzenleme değil. Bunun tek amacı var o da seçime yönelik bir karar olması... Zaten Cumhurbaşkanı’nın iki şapkası var. Bir partinin genel başkanı sıfatı bir de Cumhurbaşkanı sıfatı... Şimdi hangi sıfatla verildi bu karar? Buradaki kararın tamamen bir partinin genel başkanı sıfatıyla verildiği ve seçime yönelik bir çalışma olduğu aşikar. Her ne kadar bir düzenlemeyle yapılsa da bu hukuki bir karardan çok siyasi bir karar. Her yapılan kanun; kanun olmakla birlikte meşru olmaz. Bu da öyle bir düzenleme... İnfaz rejiminin kişiyi uslandırma, yeniden topluma kazandırma gibi amaçları vardır. Ama bunları yaparken suça maruz kalan kişileri de tatmin edeceksiniz. Toplumsal barışı böyle sağlayabilirsiniz. Hele verilen ceza kağıt üzerinde kalıyorsa bu karardan sonra ciddi bir tartışma yaratır.”

DUYGUSAL BİR AF!
Bu düzenlemeyle birlikte hükümlülerde ‘affın çıkacağı’ beklentisinin de yaratılacağına değinen Gül, bu durum gerçekleşirse yine siyasi yanlılığa yoracaklarını dile getirerek “Siz devlete işlenen suçlara karşı ketum olacaksınız ama şahıslara karşı işlenen suçlarda affedici olacaksınız. Bu bir kere eşitlik ilkesi, insan hakları açısından ayrımcılık yaratır. Eğer affedeceksiniz devlete karşı işlenen suçlardan başlayın! Bunu yapmayacağınıza göre diğerleri üzerinden de böyle tasarrufta bulunmak hukuki olmayacak. Bundan sonraki süreçte bir af getirilirse siyasi yanlılığa yorarız. İnfaz kanunu zaten kalbur gibi, su tutmuyor... 3 yılda, 5 yılda bir görünür veya görünmeyen aflar var. Mesela 2012’de denetimli serbestlik getirildi. Aslında bu bir örtülü aftır. Adı af olmasa da infaz yasasındaki son düzenlemelerde bize gösterdi ki hukuki bir süreklilik yok... Hükümlülerde de bir umut yaratıyorlar, bu da başka bir yönü... Orada hükümlü olan insanlarda bir beklenti yaratılacak. Onlardaki psikolojik tahribatı nasıl önleyeceksiniz? Yani toplumda bulunan; ister hükümlü olsun ister suça maruz kalan kişiler olsun, onlarda kırılganlık yaratıyorlar. Duygusal bir af bu... Siyaset hukukun dışında olmalı” şeklinde konuştu.

TOPLUM DÜZENİNİ SARSABİLİR
Bu iznin bir yıl uzatılmasının cezaları caydırıcı olmaktan çıkarma ve hukukun işlenirliğini sorgulatmaya yol açtığının altını çizen Gül, bazı suç tiplerinde artışa neden olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak “Ülkede yaşayan insanlar herhangi bir şekilde suça karıştıysa ve karşılığında ceza aldığı vakit bu cezaların caydırıcı olmadığını görecek. Bu tabii toplum düzeni açısından sakıncalı bir durum. Cezanın caydırıcı olması için kağıt üstünde kalmamalı infaz da edilmelidir. Sonra vatandaş ‘sıkıntı olmaz, zaten ceza infaz edilmiyor’ diyebilir. Özellikle bazı rakamların altında kalan suç tiplerinde artışa neden olabilir. Bu bir ihtimal ve buna da iznin uzatılmasıyla çanak tutuyorlar” dedi.

CEZAEVLERİNDE YER OLMADIĞI İÇİN...
Bu kararı cezaevlerindeki hükümlülerin doluluk oranlarında yaşanan artış konusuna yönelik de değerlendiren Gül, izinli sayılan binlerce mahkum için yer olmaması nedeniyle sürenin uzatılması durumunun da olduğunu dile getirdi. Fakat bunun idari bir sorun olduğunun ve çözülebileceğini söyleyen Gül, verilen kararı bundan ziyade siyasi kaygının getirisi olarak değerlendirdiklerini vurgulayarak “Ceza infaz kurumlarında sadece hükümlüler değil tutuklularda bulunuyor. Kabul edilmez darbe teşebbüsü sonrasında yapılan kovuşturma ve soruşturmalar sonucunda verilen hükümlülük kararlarının infazı aşamasında aşkın bir doluluk oranının olduğu malum... Yeni bina da yapılmadığına ve tahliye de olmadığına göre bazı suçlar için ciddi doluluklar var. İnfaz kanunu çerçevesinde bazı suçlar için, örneğin; terör kapsamındaki suçlarda ağırlaştırılmış müebbet hapiste koşullu salıverilme yok. Cinsel saldırı vs. suçlarında da bu gibi benzer durumlar geçerli... Türkiye genelinde izinli olan hükümlüler 100 bin civarındaymış... Peki bu kişileri nereye koyacaklar? Birçoğunu açık cezaevlerinde konuşlandırdınız diyelim... Ama yeterli yatak yok. Bu insanlar cezaevine girdi diye insani hakları ortadan kalkmıyor. Siz devlet olarak bunları sağlamak zorundasınız. Her şeyden önce yer lazım, 3 kişiyi aynı yatakta yatıramazsınız. Bu izinlileri içeri alırsa tabii yer kalmayacak. Bu boyutu var ama bu idari bir durum. İdare buna çözüm bulabilir. Biz bundan ziyade seçimlere yönelik kullanılacak bir karar olarak düşünüyoruz. Bu kaygıyla verilmiş bir karar” ifadelerini kullandı.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/haber/izmir-barosu-ndan-cezaevi-kararina-tepki-suca-canak-tutuyorlar/1103996