DAVA BİTMEDEN DE BAŞLAYABİLİRİZ AMA...
Narlıdere’de beklenen kentsel dönüşüm planları hakkında açıklamalar yapan Engin, plan lehine karar verildiği zaman halka oylama yaptıracağını belirterek, “2013’de Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilan edilmiş. Ben seçildiğimde dedim ki; yüzde 80 - 100 uzlaşma olmadan ben bu işin içine girmem ama imar planlarını yaparım. Hızla bitirdik bunu da... Şu an yerlerimiz imarlı. Bizim çevre parsellerimizin çoğunluğunda gecekondu var, apartmanlar da var. Bakanlık 1.7 emsal verdi. Bölge eğimli, dere yatağı var... Bina da yapamazsınız. Şu an tek katlı evler var ama ulaşım araçları giremiyor. Yüzde 50’sini yeşil alan, yollar, tesisler, rekreasyon alanı vs. bıraktık. 6 katta tuttuk. İstinat duvarlarına 12 – 15 kat yükleyemezsiniz. Sonuçta güzel imar planı çıktı ama itirazlar var. Dava açanlara saygı duyuyoruz. Sonucu bekleyeceğiz. Dava bitmeden de başlayabiliriz aslında ama prensip olarak doğru bulmuyorum. Dava sonuçlanınca eksikleri hızlıca giderebiliriz.

Mahkeme plan lehine karar verirse hızlı görüşmelere, işlemlere başlayacağız. Uzlaşma büroları, oylamalar, komiteler kuracağız ve halka oylatacağız. Vatandaşın yüzde 70’i istiyorsa yapacağız. Yüzde 80’ini zaten istiyor, biliyorum. 30 metrekaresini evsizlere, tapusu olmayanlara bağışlayacağız... Buradan katrilyon alabilirdik ama rant yok. 1300 kişinin hiç arsası yok. Bunları hiçbir şey vermeden çıkaramayız. Bizim sözümüz var. Bunu çözeceğiz, yürekten inanıyorum. Bu dönem içinde temel atmayı umuyoruz. Kendi dönemimde görmek isterim çünkü bu planla çok uğraştım” dedi.

Bundan bir önceki kentsel dönüşüm planını örnek gösteren Engin, bir sorunun olmayacağına vurgu yaparak “Yeşiltepe Yapı Kooperatifi’nin ortak olduğu bir arsa vardı. Yaklaşık 82 gecekondu vardı ve dar gelirli kesim yaşıyordu. Belediyenin de arsası olmasına rağmen fedakarlık ederek o 82 kişiyi konut sahibi ettik. Sonuçta yaklaşık 200 konut orada yükseliyor. Aslında kentsel yenilemenin modeli başladı. Başta orası da imar planıyla başladı tıpkı şuan ki süreç gibi... Daha önce bu 43 hektarın imar planı yoktu, şimdi var” sözlerini ekledi.

AŞIRI BETONLAŞMA OLMADAN PLANLANSIN
İnciraltı planlanması konusuna da değinen Engin, daha önce belirttiği gibi planlanması gerektiği görüşünde kararlı olduğunu vurgulayarak, “Ben sadece fikrimi söyledim. Oranın bir belediye başkanı var. Büyükşehir’in ve Balçova başkanının fikirleri belli... Aziz Başkanın da orayla ilgili geçmişte yaptığı planlar belli... Partimizin de aynı şekilde... Benim de görüşlerim bu çerçeve olduğu için planlanmasını isterim. İtiraz ettiğim noktalar var elbette O da; aşırı yapılaşma ve betonlaşma olması... Benim bu konu hakkında ahkam kesmem de doğru değil. Şehre kazandırılması noktasındayım, aşırı kat ve emsal olmasın, doğru planlansın” şeklinde konuştu.

BU KADAR BÜYÜK ÖLÇEĞE GEREK YOK!
En son Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından proje detaylarının sunulduğu Çeşme Projesi’ne karşı çekincelerinden söz eden Engin, planlamaya karşı olmadığını ancak alanın ölçeğinin gereksiz büyük olduğunu dile getirerek “İyi incelenmesi lazım. Bilirkişi raporlarında haklı kısımlar var. Evet planlanabilir ama bu kadar büyük ölçek olmalı mı? İtiraz edilmeli buna. 50 bin kişi çalıştıralacakmış, bu 50 bin konut demek... Konut fazlalığı, ulaşım, altyapı vs. Bu kadar büyük ölçeğe gerek yok. Örneğin 10 bin kişinin çalışacağı bir alan yeterli bence... Çoğu alan doğal ortamında bırakılabilir. İhtiyaçlara bakılmalı ve 20 – 30 yıla yayıp giderilecek şekilde etap etap çalışılmalı. Sonuçta planlama güzel bir şey. Şehri plansız 1 metrekare bile bırakmamalıyız. Planlayıp bir kısmını yeşil alan, bir yeri tarım arazisi ilan edebiliriz. Urla’da mesela her yerde plan var. Bu güzel bir şey. Aziz Kocaoğlu’nun Yarımada Master Planı vardı, şuan Çeşme Projesi alanıyla ilgili orada da plan vardı. Ama bu kadar konut alanı yer almıyordu. Sadece iyi incelenmeli ve aşırı betonlaşma, yoğunlaşma olmamalı. Konunun uzmanları tarafından teknik anlamda konuşulması gereken bir plan parti kutuplaşmalarıyla değil...” sözlerini kullandı.

BURASI İŞ YERİ DEĞİL, BEN DE İŞVEREN DEĞİLİM
Çiğli Belediyesi’nde yaşanan TİS sürecine yönelik değerlendirme yapan Engin, kendi yönetiminden örnekler vererek “Şu ana kadar gerek kıdem tazminatı, gerek maaşlar konusunda bir sıkıntı yaşamadık. Bugün itibari ile işçilere bir borcumuz yok. Kamil Oktay Sındır vekilimizin açıklaması vardı. Belediyeleri işveren olarak görmememiz lazım, buralar bir kamu kurumu diye... Kafamıza göre bir artış yapmıyorum. Vatandaştan aldığımız vergiler belli. Burası bir iş yeri değil, bende bir işveren değilim. Herkesin seçtiği bir belediye başkanıyım. Tabii ki gelirimiz doğrultusunda verebildiğimizin en iyisini vermek isteriz. Biz de her seferinde TİS süreçlerini işçi arkadaşlarımızla uzlaşı ile tamamladık. Bizim İller Bankası gelirimizin yüzde 40'ı kesiliyor. Bu benim için gelir kaybım olduğu anlamına gelir ve bütçemi ona göre ayarlamam lazım. Sendikaların bu anlayışı göstermeleri lazım, bugüne kadar da gösterdiler. Sonuçta biz CHP'li bir belediyeyiz ve vatandaşlarımıza en iyi hizmeti vermemiz gerek ki onlar da iyi ki CHP'ye oy vermişiz desinler” ifadelerini kullandı.