Düşüşün etiket fiyatlarına henüz yansımadığını belirten Çevik “Satıcıların haklı sebep olarak tüketicilere sunduğu kurdaki değişiklik tersine döndüğünde beklenen indirimleri göremiyoruz. Tüketiciler bunun farkında tepkisini markette mağazada artık açıkça dile getiriyorlar. Ancak zincir marketler ve mağazalar şu anda bu tepkileri görmezden geliyor, zamlara devam ediyor. Un ve ekmek fiyatları, süt ürünlerinin fiyatları sebze ve meyve fiyatlarında bir düşüş gozlemleyemiyoruz. Tarım ürünlerinde gübre ve akaryakıt kalemlerinde dövize bağlı yüksek girdi maliyetleri vardı bu girdilerdeki fiyatlarin da düşen dövize göre güncellenmesi gerekmektedir. Girdi maliyetlerinin düşmesiyle market ve pazara indirim yansıyacaktır. Ancak görüyoruz ki akaryakıt indirimi gelirken önce devlet kaybettiği vergileri çıkarmaya çalışıyor. Bulunduğumuz ekonomik şartlarda böyle uygulamalardan devletin kaçınması hızlı toparlanma için çok önemli” dedi.

‘DEVLETİN MÜDAHALESİ YETERLİ DEĞİL’

Üreticiyi de zarar ettirmeden fiyatları düşürmek için temel girdi kalemlerini denetlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Çevik “Ancak üzülerek görüyoruz ki üreticiden çıkan ürün tezgaha gelene kadar iki üç kat fiyat artışına uğruyor. Bu durumu gören Tüketiciler tepkisini dile getirse de malesef temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla zamlı fiyatlardan alışveriş yapmaya devam ediyor. Bu zamlar  beyaz eşya ve teknolojik aletlerde de fahiş durumda. Üstelik ürünler doğrudan ithal ediliyor ve dövize bağlı fiyatlandırma mevcut. Şahsen, bir iki haftadır televizyon almak için piyasa araştırması yapıyorum, zincir teknoloji marketleri her hafta en az bir kez ürünlere zam yapıyor. Kur düşmesine rağmen zam yapmaya devam ediliyor. Firmalar hemen hemen aynı anda aynı zamları yapıyor burdan çıkan sonuç açık, piyasada yeterli rekabet ortamı yok. İşte burada devletimizin rekabeti tüketiciden yana dönmesi için müdahale etmesi stokculuk yaparak doğal fiyatlamayı bozanlara yaptırım uygulaması gerekmektedir. Ülkemiz çok büyük bir piyasa hacmine sahip ve mevcut devlet müdahalesinin yeterli olmadığı görülmektedir” ifadelerini kullandı.

‘HAKSIZ KAZANÇ SAĞLAYANLAR İFŞA EDİLMELİ’

Sivil toplum örgütlerine de büyük sorumluluk düştüğünü ifade eden Çevik şunları söyledi “Hepimiz bu işin bir ucundan tutmalı haksız kazanç sağlayanları ifşa etmeli, fırsatçılık yapan kişi ve firmalar üzerinde kamuoyu baskısı kurulmasını sağlamalıyız. Bunun için de Tüketiciyi Koruma Derneği gibi faaliyet gösteren derneklere vatandaşlar destek sağlamalı bu alandaki sivil toplum derneklerinin sayısı ve etkisi arttırılmalıdır. Toplum olarak bilinçlenmeli, gücümüzün farkına varmalı, bu gücü nasıl kullanacağımızı öğrenmeliyiz. Bunun yolu siyasi partilerden değil sivil toplum örgütlerinden geçmektedir. İşte bunu basardigimızda ekonomik fırsatçılar, siyasi fırsatçılardan toplum olarak kurtulacağız. Unutmayalım ki tüketiciler olarak en büyük güç bizleriz yeterki bunun farkına varalım.”