Başkan Sayılkan: 60 yaş altının grip aşısına ihtiyacı yok!
Başkan Sayılkan: 60 yaş altının grip aşısına ihtiyacı yok!
Havaların giderek soğumasıyla grip vakaları artış gösterirken grip aşısının önemine dikkat çeken İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Türkiye’ye gelen aşıların sayılarının azlığı dolayısıyla 60 yaşının altında sağlıklı bir bireyin grip aşısı olmasına gerek olmadığını söyledi. Sayılkan, “Vatandaşlarımız endişe etmesin geçen sene grip aşısı 60 yaşlara kadar indi bu sene de benzer olacak. Alttaki yaş gruplarının grip aşısına çok ihtiyaçları yok. Mesela 20’li yaşlarda sağlıklı futbolcu bir gencin grip aşısı yaptırmak istediğini duyuyorum. Böyle bir profilin aşıya ihtiyacı yok” dedi.
16 Ekim 2021 Cumartesi  08:46

EGEDESONSÖZ - İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, SONSÖZ TV’de Gazeteci-Yazar Muhittin Akbel’in programına konuk oldu. Akbel’in sorularını yanıtlayan Sayılkan, grip aşısı ile Covid aşısı arasında en az 2-3 haftalık ara olması gerektiğini vurguladı. Bu yıl grip aşısında 60’lı yaşlara kadar düşeceğini dile getiren Sayılkan, bu yaş grubu altındakilerin aşıya ihtiyacı olmadığını belirtti.

25 Eylül 2021 tarihinde yapılan İzmir Eczacı Odası Olağan Genel Kurulu seçimleri hakkında açıklamalarda bulunan Sayılkan, “Geçtiğimiz eylül ayının sonunda bir seçim ve genel  kurul süreci daha yaşadık. Tabiki şu önemli bizim birlikte çalıştığımız yol arkadaşlarımız var uzun süredir görev yaptığımız her yaş grubundan, her kesimden arkadaşlarımız var onlarla birlikte uyum içinde çok güzel bir çalışma yapıyoruz. Ben şeye bakarım bu klasiktir görev süresiyle ilgili eleştirilerde atıyorum bir dönem iki dönem hep değişmeli falan ben de onun doğru olmadığını, Doğru olanın heyecanını, enerjisini kaybetmediği sürece faydalı, doğru işler yapan  ve mesleğine yada ülkesine sağlık hizmetiyle ilgili katkı veren insanların daha fazla yararlanılması gerektiğini düşünüyorum. Benimki biraz fazla oldu tabi onunda farkındayım. Tabi burda şey var kendinize ve ailenize vakit ayırmak, özel hayatınızı keyifle yaşamak varken fedakarlık yapıyorsunuz. Kimi kesimler bunu anlıyor. Ki bizim İzmir’de ki arkadaşların anladığını şöyle ifade edeyim; son birkaç seçim sürecinde bir kesim bizim rakiplerimiz varken hep şeyi söylediler yeter bu kadar yapılır mı bir kesimde biz memnunuz, iyi bir kadroyla çalışıyorlar, güzel işler yapıyorlar, samimiyetleri de ortada dedi. Son seçimde karşıma kimse cıkmadı, gurur verici olan da hem kimse çıkmadı hem de yüzde 35in üstünde üye sayımız oy kullandı. Diğer odaların seçimlerine baktığımızda rakip yoksa, yüzde 10larda oy olur, kimse Pazar gününü yakıpta oy kullanmaz. Hepsi emek verdi hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu iş uzun erimli bir yolculuk. Doğru yol arkadaşlarına ve doğru işler yapmaya ihtiyaç var. Samimiyetinizi karşıya geçirmeniz lazım. Yaptığınızın karşılığını alıyorsunuz. Ekibe genç arkadaşlar aldık hepsine bunları anlatıyoruz”dedi.

“NİTELİKLİ, VASIFLI ELEMAN BULMAKTA ZORLANIYORUZ”
Ciddi bir kalifiye eleman sorunu yaşadıklarına vurgu yapan Sayılkan, “Hiçbir zaman bu kadar yoğun yaşanmamıştı. Nitelikli, vasıflı eleman bulmakta zorlanıyoruz. Çünkü alttan gelmiyor, biz onu farkettik ve 2 yıl önce bir teşhis koyduk. Belediyelerimizle bir proje yaptık. 100’er kişilik gruplarla Bornova, Karşıyaka, Bayraklı ve Çiğli de yaptık. Pandemi olduğu için bir ayağı eksik kaldı. Çocukların aldığı teorik bilginin devamında belli bir süre pratik yapmalarını da istemiştik. Bizim hayalimiz buydu. Eczanede çalışmayı ve eczane teknisyenliği yardımcılığını kendine bir meslek olarak seçen arkadaşlarımızla yıllar boyu çalışmayı hedeflemiştik. Onların içinde eczanelerde istihdam edilenler tabiki var ama hayal ettiğim gibi değil. Son bir iki yıldır en çok karşılaştığım sorun ‘Bana acil eleman lazım’. Kimse çekirdekten yetişicek eleman bulamıyor. Çünkü çok sayıda üniversite,fakülte açıldı, değersizleştirildi. Sonrasında şöyle bir algı oluştu.  Herkes üniversite okuyor, ki bunu istemeleri de çok doğal. Ama o çocuk gidip sonucunda nasıl istihadam edleceğini bilmediği bir okulu ailesinin imkanlarını ve emeğini okumaya harcayıyor. 20li yaşlarında da iş arıyor. O yaştan sonra eczaneye alıp yetiştirme şansım yok , benim liseden sonra bulmam lazım. Bizim kriterimizde bu 30 yaşını aşmamamış en az lise mezunu. O gençlerimizi alıyor, istihdam sorununu çözmeye çalışıyoruz” dedi.

Fakültelerin kontrolsüz bir şekilde açılmasını değerlendiren Sayılkan, “Fakülte sayısıyla ilgili sorunumuz var. 57 fakülte olmuş fakat 47 tanesi öğrenci alıyor. Şuan da 4 bin mezun geliyor ama 5bin civarına ulaşacaktır. Tabi onların yasal olarak onların eczane açma şansı da nüfusa dayalı olarak kısıtlandığı için ciddi anlamda sorunlu bir meslek grubu olacağız. Gençlerimizin feryatlarına kulak vermek zorundayız, bir şeyler yapmalıyız. Aslında samimiyetsizlik şurada, siz yıllar önce bir yasa çıkartacaksınız, diyeceksiniz ki eczane açılışına kısıtlama getiriyorum. 3bin 500 kişiye bir olacak şekilde bunu nüfusa göre sınırlıyorum. Ama bir taraftan da onlarca fakülte açıyorsunuz. Bu durumda çocuklar nasıl yollarını bulacaklar? Yasa gereği cürosu yüksek eczanelerin birer tane eczacı çalıştırma zorunluluğu var aynı zamanda mezunun da 1 yıl bir eczanede çalışma zorunluluğu var” şeklinde konuştu.

Eczacılık Fakültesi 2020 Taban Puanları ve Başarı Sıralaması

Bir iki yıl sonra eczacılık sektöründe ciddi bir istihdam sorunu yaşanacağını söyleyen Sayılkan, “Şuan da çok su üstüne çıkmayan bir sorun. Ama bir iki yıl sonra karşımıza çıkacak. Araştırdığımda tıp fakültesi sayısının 140’ı, diş hekimliği fakültesinin 90’ı aştığını, hukuk fakültesinin de 90 a yaklaştığını gördüm. Durumu iyi ailelerin parayı verip çocuklarını okutabildiği özel fakülteler var. Bu bizi doğruya götürür mü peki? Hatırlayın yıllar önce onlarca mühendislik fakülteleri açılmıştı. İstihdam sorunu yaşamışlardı. Bizde de buna benzer sorunlar yaşanacak. Bunu dünyada çözen ülkelere baktık. Bir planlama yapıyorlar. Örneğin her yıl hastanelere, firmalara kaç eczacının emekli olacağını soruyorlar. Sonra fakültelere diyorlar ki bizim 3bin kişiyi geçmememiz lazım. Ona göre kontenjan açıyor. Bizde tam tersi YÖK fakültelere kaç öğrenci alabilirsiniz diye soruyor. 90 diyorsa YÖK 120 kontenjan açıyor. Bizim kontenjan sorunumuz da var. Bunun bir planlaması olmak zorunda. kaç tane eczacı var, kaç tanesi devrediyor, emekli oluyor. Ona bakılır. Bu böyle olur” ifadelerinde bulundu.

İzmir Valiliği'nden 'aşı karşıtı miting' kararı

“AŞI KARŞITLARI SAĞLIKÇILAR İÇERİSİNDE DE VAR”
Covid sürecinde aşılamayı değerlendiren Sayılkan, “Özellikle aşıyla birlikte rahatlama yaşandı fakat bunun varyantları, mutasyona uğrayan versiyonlarının gelişmesi bizi bir süre daha bununla yaşamak zorunda kalma noktasına getirdi. Hastalık bitmiş gibi yaşayan insanları görüyorum ama bitmedi. Şuanki rakamlarda korkunç görünüyor. Benim öngörüm bir, iki yıldan önce kurtulamayız. Sayın Sağlık Bakan’ı da Bilim Kurulu üyeleri de anlatıyor. Yoğun bakıma gelenlerin, vefat edenlerin büyük bir bölümü aşı olmayanlar. Elimizde bir argüman, bir silah var. Bunun karşıtlığını da anlamıyorum. Kişinin kaygıları olabilir. Ama insanlara aşı olmayın diyorsanız da yerine başka bir şey önermeniz lazım. Sadece ben aşıya karşıyım diyorsunuz. Mesela siyonist sıvısı, çip falan dendiğini gördüm. Tamam benim de endişelerim var bir eczacı, sağlık profesyoneli olarak aşıların yeterince araştırılmadan, güvenilirliği kanıtlanmadan, acil kullanım onayıyla kullanılıyor olması soru işaretlerimi arttırıyor. Ama başka çaremizin olmadığını bildiğim için tüm bize danışanlara aşı olmamız gerektiğini anlatıyoruz. Aşı karşıtlığıyla ilgili miting falan yapıyorlar aklım almıyor. Geçtiğimiz günlerde de karşılaştım. Aşı vurulmuş gibi sahte evrak düzenleyenler var. Ne ettiğimiz yemine uyar, ne sağlık çalışanının sorumluluğuna sığar. Bunu isteyen vatandaştaki de nasıl bir cesarettir?” cümlelerini ekledi.

Aşı karşıtları içerisinde sağlıkçılarında bulunduğunu dile getiren Sayılkan, “Mesela okullar açılırken öğretmenlerden ya aşı kartı, ya pcr testi istendi. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenler içerisinde bile aşı karşıtları var. Tüm sağlık çalışanları için üzgünüm. Başsağlığı diliyorum bizimde önemli kayıplarımız oldu. Ama aşı karşıtları sağlıkçılar içerisinde de var. Aşı karşıtı olduğu için aşı olmayan sonrasında ağır bir covid dönemi geçiren arkadaşlarım var. Şuan aşı için gün sayıyor. Hata etmişim diyorlar” dedi.

Okullar kapanacak mı, uzaktan eğitime geçilecek mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan  ve MEB Bakanı Özer'den açıklama - Son Dakika Haberleri İnternet

“YÜZYÜZE EĞİTİM CESUR BİR KARAR”
Hastalığın bitmemesine rağmen rahat davranışlarda bulunanlara eleştiri getiren Sayılkan, “Maske ve dezenfaktın kullanımı, sosyal mesafe kısıtlamaları çok ciddiydi. Fakat 1 Temmuz sonrası kısıtlamalar kalkınca vatandaşlarda hastalık bitti algısı oluştu. Doğru düzgün maske takan yok. Eczaneme gelenler arasında 3 kişiden 2’sinde maske yok. ‘Maskem yok. Siz hazırlayın, kapıdan verin.’ diyenler var. Bu rahatlığı anlamış değilim. Geçen sene grip vakası yok denilecek kadar azdı. Fakat bu sene son bir kaç aydır çok sayıda pastil, boğaz spreyi talebi oluyor. Aslında çoğu da muhtemel covid pozitif ama farkında değiller. Ayırmak çok zor. Aşı olduğu içinde olmam sanıyor. Ama mutasyonlardan haberdar değil.  Yüzyüze eğitim cesur bir karar. Bu kadar normalleşmişken bunun da yapılması lazımdı. Fakat okula giden çocuklar taşıyıcı olup evlere dönünce bulaştırabiliyor. Bu süreci iyi yönetmek lazım. Hastalık yok diyenler de vardı sonra hastalığa ikna oldular şimdi de aşıyı kabul etmeye çalışıyorlar. Çok yakınımızı kaybettik. Biz bunu yaşayınca ciddiyetini öğrendik. Ama bazı insanların rahatlığını görüyoruz. Kimsenin kimseyi risk altına atmaya hakkı yok” açıklamasında bulundu.

Koronavirüs aşısı için yarış: Aşı siparişlerinde hangi ülke ne durumda? -  BBC News Türkçe

“COVİD AŞISI İLE GRİP AŞISINI 2-3 HAFTA ARA İLE YAPTIRIN“
Grip aşısını değerlendirerek tavsiyede bulunan Sayılkan, “Tüm aşıların bir kuluçka süresi var. Nasıl bir aşı takvimi oluşturulmalı diye benimde kafamda soru işaretlerim vardı. Mesela bizim ülkemiz daha çok Sinovac aşısıyla başladı. Sonrasında BionTech olanlar geldi. Bununla birlikte grip aşısı olmak isteyenler var. Yurtdışındaki kaynaklara baktığımızda Covid aşısı ile grip aşısı sürecinin beraber yönetilmesinin hasta sağlığı adına doğru bir adım olduğu raporlandı. Grip aşısıyla ilgili geçen sene büyük bir kaos yaşandı. Her eczanede yüzlerce başvuru vardı. 83 milyon vatandaş varken Türkiye’ye gelen aşı da 3 milyondu. Bu konuda sağlık otoritelerinin yapması gereken; en yaşlılardan başlayıp kronik hastalığa göre bir ilerleme gerçekleştirmek. Tıpkı Covid aşısı süreci gibi, doğru insanları grip aşısıyla buluşturmak gerekiyor. Grip aşısı bir yıllık süre için etki ediyor. Geçen sene doğru yapıldı. Ekim ayında başlamıştık Aralık ortasında bitmişti. Bu sene de benzer bir uygulama var. Sadece bir fark var, bu sene iki çeşit grip aşısı bulunuyor. Biri, paralı olmayan dediğimiz Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan, biri de Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödemediği, herhangi bir reçete gerektirmeyen yaklaşık 85 lira karşılığında olan. Benim bir eczacı olarak önerim; Covid aşısı ile grip aşısını 2-3 hafta ara ile yaptırın. Çünkü; vücutta halihazırda bir virüs verilmişken bir virüsün de tekrar vücuda verilmesi risk oluşturabilir. Takvim aile hekimi ile beraber planlanırsa daha iyi olur” dedi.

Covid aşısında belli bir seri üretime geçildiği için sıkıntı yaşanmadığına vurgu yapan Sayılkan, “Grip aşısında seri üretim yapamasınız. Grip aşısı; bir yıl önceki en yaygın grip türlerindeki virüsün suçları alınarak yapılıyor. O da belli bir miktarda çıkıyor. Geçen sene herkes grip aşısı yaptırmaya çalışıyordu. O zaman Covid aşılama süreci olmadığı için; grip aşısı olursam Covid’den kurtulurum deniyordu. Bu doğru değil. Grip aşısı sizi tam anlamıyla gripten korumaz. Hafif atlatmanızı sağlar. ‘Covid ve grip aşısı yaptırdım, bana bir şey olmaz.’ diye bir şey yok” diye ekledi. İlaç satış sitemine de değinen Sayılkan; “Devletle ilgili şöyle bir farklı uygulama var. Örneğin; kişi X ilacını 10 liraya aldığında devlet onu firmayla yapılan anlaşma gereği 8 buçuk liraya alabiliyor. Türkiye’de satılan ilaçların yüzde 85-90’ını devlet aldığı için diyor ki siz 10milyon kutu ilaç üretiyorsunuz ben 9 buçuk milyonunu alıyorum. İndirim yapmak zorundasınız diyor. Aşı da da sanıyorumki devlet 60-70 lira civarı ücret ödüyor o yüzden parayla satılamıyor. Yani devletin firmalardan aldığı özel bir indirim var. Parakende satış fiyatı üzerinden uyguluyor” dedi.

Zatürre ve grip aşısı hakkında merak edilenler: Kimler yaptırmalı? - Sağlık  son dakika haberler

“DAHA ÖNEMLİ HASTALARA YAŞA BAKILMAKSIZIN ÖNCELİK”
Grip aşısı aşılama takviminin nasıl olacağından bahseden Sayılkan, “Öncelikle yaşlılardan başlanacak, bir veya iki tane kronik hastalığı olanlar öncelikte olacak. Mesela 50 yaşında bir hastaya böbrek yetmezliği kronik rahatsızlğından dolayı grip aşısı çıkarken 83 yaşında diyabet kronik rahatsızlığı olan hastaya çıkmadı. Sanırım Sağlık Bakanlığı bir puanlama sistemi oluşturmuş. Kronik hastalığı olanları değerlendirirken o hastalıkları da kendi içinde değerlendiriyor. Daha önemli hastalara yaşa bakılmaksızın öncelik veriyor. Vatandaşlarımız endişe etmesin geçen sene grip aşısı 60 yaşlara kadar indi bu sene de benzer olacak. Alttaki yaş gruplarının grip aşısına çok ihtiyaçları yok. Mesela 20’li yaşlarda sağlıklı futbolcu bir gencin grip aşısı yaptırmak istediğini duyuyorum. Böyle bir profilin aşıya ihtiyacı yok. Şuan uygulamayla ilgili bir açıklama yapılmadığı için ne zaman olacağını bilemiyoruz. Depolarda aşı var ama veremiyoruz. Uygulamanın tarafı Sağlık Bakanlığı’dır. Şuan için aşı miktarında bir sorunumuz yok” dedi.

İlaç zammı bugün açıklanıyor: Beklenti yüzde 12

“EKONOMİK DARBELER YEMEYİ HAKETMİYORUZ”
Türkiye’de ilaca yapılan zamları değerlendiren Başkan Sayılkan “Her yıl Şubat ayında bir önceki yılın Euro kurundaki artışın bir oranı kadar ilaçlara zam yapılır. Bu durum bazı sorunları beraberinde getirir. Örneğin Şubat ayında zamın geleceği bilindiği için Ocak ayı gibi bazı ilaçlar piyasadan kaldırılır. Bu büyük bir sıkıntıdır.” dedi. Kişinin ücretsiz aldığı ilaca bir süre sonra katkı payı ödemesi durumuna değinen Sayılkan; “Örneğin yine kişi X ilacını 10 liraya aldığında devlet onu firmayla yapılan anlaşma gereği 8 buçuk liraya alabildiğini varsayalım, devlet bazen bu indirimleri daha az yada fazla yaptırabiliyor. Bu çok sık değişen bir durum. Bu da müşterinin bir öncekini ücretsiz aldığı ilacı ödemesine sebep olabiliyor. Bunun bir duyurusu ve takvimi olmalı. Bu fiyat değişikliği işi vatandaş kadar bizi de yoruyor. Biz buna bedelsiz kamulaştırma diyoruz. Mesela akşam eczaneye kapatırken içeride 100 milyonluk ilacınız varken sabah geldiğiniz de 83 milyonluk ilacınız olmuş olabiliyor. Nasıl olduğuna dair bilgi bile alamıyorsunuz. Tek tek alıştırmanız lazım ancak. Yani sistemi oturtamadılar bu da bazı eczacı müşteri tartışmalarına yol açıyor” sözlerini ekledi.

Pandemi sürecinde eczacıların performanslarının çok üstüne çıktığına dikkat çeken Sayılkan; “Kronik rahatsızlığı olanlara doktora gitmeden ilaç vermek gibi ciddi işlere kalkıştık. Hastaneler ve sağlık merkezlerindeki yoğunluğu azaltmak için sorumluluk aldık. Çok zor şartlarda çalıştık ve bunun karşılığında da ufak tefek görülen ama yıla vurduğunda önemli yekun tutan ekonomik darbeler yemeyi haketmiyoruz.” diyerek sitemde bulundu.

KURA BAĞLI İLAÇLAR YOK OLUYOR
Bazı ilaçların piyasadan kaldırılması hakkında açıklamada bulunan Sayıltan; İki farklı türdeki ilaçlar piyasada yok. Biri kronik dediğimiz pahalı kanser ilaçları başta olmak üzere ilaçlar. Bunlarla ilgili sorun; dövizdeki artış ve Türkiye’de ilaç fiyatları ile ilgili politika. Her dönem fiyatlar arttıkça o firma ilacı getirmemeye başlıyor. Çünkü firma getirirse zarar edecek. Biri de son dönemde ki sirkülasyona yetişemeyen firmaların sanıyorum hammaddeyle ilgili sorun yaşaması nedeniyle yok olan ilaçlar. Buna bağlı çok basit ilaçlar ortadan kalkıyor. Bazı antidepresan, göz damlası, spazm sökücü, ağrı kesiciler yok. Talebe bağlı olarak ortadan kaybolup geri çıkanlarla çok sorun yaşamıyoruz fakat kura bağlı olarak ilacı kaldıran firmalar tehlikedir. Kur yüzünden hiç ülkeye gelmeyen ilaçlar bile var. Bununla ilgili bir orta yol bulmak zorundalar. İthalatçılar, Sosyal Güvenlik Kurumu, devletin hazine bürokratları ya sağlığa daha fazla bütçe ayıracak yada en azından acil olan ilaçlarla ilgili sıkıntılara formül bulacak” dedi.

İlaç fiyatları yükseldi - Son Dakika Ekonomi Haberleri

MARKET RAFLARINDA SATILMAMALI
Hiper zincir marketlerde sağlıkla ilgili reyonların artmasını değerlendiren Sayıltan, “Bunun olmasının nedeni yıllar önce ilaç olduğunu hepimizin bildiği ama bir şekilde Sağlık Bakanlığı tarafından kandırmaca yapılarak Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan alınan gıda takviyesi adı altında ruhsatlardır. İçinde 1 mg C vitamini olan ilaç; ilaç değil, gıda takviyesi diye ruhsatlandırılırsa yasal olarak her yerde satılabiliyor. Fakat bu doğru değil. Kalsiyüm, D vitamini, Potasyum, Çinko  içeren tüm ürünler ulu orta özellikle internet ortamında satılıyor. Ne kadar güvenilir kimse bilmiyor. Neden bu yola sapılmış bir daha çok satabilmek için iki ise satış noktasını arttırabilmek için” şeklinde konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bu ürünlerin ruhsatlandırılmasının verilmesindeki bir gerçeğin Sağlık Bakanlığı’nın ruhsatlandırma uzun sürmesi diyen Sayılkan, “Bir ürünü buldum, ruhsatlandırmak istiyorum diyin. Bu süreç Sağlık Bakanlığı’nda 2 yıl sürüyor. Firmalar bundan hoşlanmadığı için Tarım ve Orman Bakanlığı’na gidip parayı yatırıyorlar ve 7 gün sonra ruhsatı alıyorlar hemen de satışa başlıyorlar.” cümlelerini ekledi. Bu ürünler içinde zayıflama ilaçları ve performans arttırıcı ilaçların bulunduğunu dile getiren Sayılkan; “Halk sağlığı için ciddi bir tehlike var. Bu şekilde satıldığında hangisi ruhsatlı hangisi değil, hangisinin içinde etken madde var bilemiyorsunuz. Bu durumda vatandaşlar fiyatlara da takılıyorlar haklı olarak. İnternette daha ucuz diyor ama ürün gerçek mi bilmiyor. Biz bunu devletin kurumlarına anlatmak istedik. Kimse bir şey yapmadı. Sonrasında bunların ilaç olduğuna dair Danıştay 10. Dairesine dava açtık. Şuan da dava devam ediyor. Vatandaşlar kafasına göre kullanmamalı. Hele peynir ekmek alır gibi satın alamıyor olmalı. Onların o raflarda satılmaması lazım” diyerek hekim tavsiyesi ve kontrolünde eczaneler tarafından satılması gerektiğini vurguladı.

SAYILKAN: MESLEKTAŞLARIMIN O ŞEBEKENİN İÇİNDE OLDUĞUNA İNANMIYORUM
İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, olayla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, meslektaşlarının bu şebekenin içinde olduğuna inanmadığını söyledi. Sayılkan, “Operasyona konu olan ilaçlar yeşil reçeteli ilaçlar. Reçete düzenlenmeden çıkışının yapılması imkansız” dedi ve şu açıklamayı yaptı:

“Bazı hekimler yoğun miktarda yeşil reçeteyle satılan, uyuşturucu özelliği olan ilaçlar için reçete düzenlemiş. Bazı eczanelerde o reçeteler işlenmiş, ilaçlar verilmiş. Meslektaşlarımın böyle bir şebekenin içinde yer alacağına kesinlikle inanmıyorum. Reçetesiz o ilaçlarla ilgili herhangi bir işlem yapılamaz eczanede. Yeşil reçeteli ilaç olması sebebiyle, en sıkı biçimde denetlenen ilaçlardan söz ediyoruz. Böyle bir ilacı, reçete düzenlenmeden vatandaşa eczacı tarafından verilmesinin imkanı yok. Meslektaşlarımın böyle bir işe girmeyeceklerini çok iyi biliyorum.”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/haber/baskan-sayilkan-60-yas-altinin-grip-asisina-ihtiyaci-yok/1082481