CHP’li Serter, ‘kanalizasyon patladı’ dedi ve ekledi: Seçim en geç Kasım 2022 de!
CHP’li Serter, ‘kanalizasyon patladı’ dedi ve ekledi: Seçim en geç Kasım 2022'de!
CHP İzmir milletvekili Bedri Serter, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulları değerlendirerek, erken seçimin geleceğini vurguladı. Serter, konuyla ilgili “Bu yük bu kadar taşınmaz. Bir yere kadar taşınır. Son gelişmelerle beraber, her zaman ve yine söylüyoruz; kanalizasyonlar patladı” dedi ve en geç Kasım 2022’de seçim olacağını belirtti.
21 Haziran 2021 Pazartesi  14:19

EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Bedri Serter, SONSÖZTV’ye konuk olarak Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Türkiye ve İzmir gündemine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Serter, HDP il binasında yapılan saldırıları kınadı. Ayrıca Sertel, CHP’nin Ekonomi Masası’nda görevli olması dolayısıyla da Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları aktardı.

Çok yoğun bir gündemleri olduğunu ve sıkı çalıştıklarını söyleyen Serter, yaptıkları çalışmaların sonuçlar verdiğine değinerek CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 25 Haziran günü İzmir ziyareti gerçekleştireceğini söyledi. Serter, “Hep tempolu bir program, iyi gidiyor. Partimiz açısından bütün çalışmalardan çok memnunuz. İnsanların bize, CHP’ye bakışları bizi tanıdıkça daha olumluya gitmeleri. Genel Başkanımız verdiği olumlu mesajlar, Türkiye’nin değişimine büyük adımlarla yürüdüğünün göstergesidir” dedi.

DENİZ, BİR CANİNİN KURŞUNLARIYLA RAHMETLİ OLDU
HDP İzmir il binasına yapılan silahlı saldırı hakkında konuşan Serter, “Bu tür saldırıların hiç olmaması gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten bir cani ile karşı karşıya gelmiş HDP il binası, gittik… Deniz kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum hakikaten alın yazısı… Annesi çalışıyormuş, geçici olarak oraya gelmiş ve kızcağız rahmetli oldu. Bir caninin kurşunlarıyla rahmetli oldu.  Şöyle cani diyorum; gittik taziyede bulunduk; bu HDP de olsa, AKP de olsa, İYİ Parti de olsa, CHP de olsa hakikaten Türkiye’de hepimiz tarafından bertaraf edilmesi gereken bir durum. Bir insani görev yerine getirdik, çok da mutlu oldular HDP’li il başkanları, yönetim… Binayı gezdirler bize. Adam kafayı yemiş sanki! Bütün odaları taramış, kilitlerde 8-10 tane kurşun deliği var, açamadığı odaların kilitlerini öyle açmış. Öyle bir kafayla gitmiş ki 3-5 kişi veya 10 kişi daha olsa hepsini öldürecek o kafayla gitmiş. Bu tür canilerin en ağırlaştırılmış müebbet hapislerle cezalandırılması şarttır ki diğer canilerin önü açılmasın. Bu provokatif bir olaydır. Dün de Cumhurbaşkanı söylemiş zaten. İzmir’in seçilmesi çok enteresan bir olay. Bizim kentimiz; özgürlükler, huzur, birlik, arkadaşlık kenti. Bu tür olaylara biz paye vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

TÜM PARTİ İL MERKEZLERİ EŞİT KORUNMALI
Olayla ilgili kolluk kuvvetlerinin zafiyeti olduğunu belirten Serter, “Burada emniyetin de büyük sorumluluğu var, valiliğin de, içişlerinin de… Ciddi bir yapılanmaya sebep var. Zafiyet var. Vali ve emniyet müdürü, İzmir’in 4,5 milyon nüfusunun, 4,5 milyonuna parçalanacak kişiler değil. Görev tevdi ettikleri insanların bu görevleri yapması lazım. Hakikaten çok kötü; iş merkezinin karşısında bir çadır var, içerisinde polis var. Bunların etrafı tel örgüyle çevrilmiş vaziyette. Karşıdan binaya bakıyorlar, gireni çıkanı kontrol etme imkanı yok. Bizim CHP il binasının girişinde polisimiz vardır. Bankomuz vardır, oradaki bankoda; polis tanır tanımaz, tanımadığını da çevirir, sorar. Burada bu cani gelmiş, direkt girmiş içeri. Kimsenin haberi yok. Ancak yukarıda gürültüler, patırdılar, kurşun sesleri gelince… İçerde mutlaka bir banko olması ve polisin görevlendirilmesi gerekiyor. Hakikaten çok kötü bir görüntü bir kere, polisi temsil etmiyor o çadır orada. Güvenlik kuvvetlerinin daha düzenli bir koruma altına alması lazım; bütün parti il merkezlerinin eşit koruma altına alması gerekiyor. Orada çalışan polislerin yada Konak Emniyet Müdürlüğü’nün veya kime bağlıysa onlarda biz zafiyet var. Zafiyet de zincirleme olarak da emniyet müdürüne, valiye dayanıyor. Gerek önlemleri almaları lazım, bir ikinci olaya tahammülü yoktur İzmir’in” diye konuştu.

BAKANLIK VE HÜKÜMET SINIFTA KALDI
Türkiye’deki aşılama sürecini değerlendirerek, tam kapanma döneminin iyi değerlendirilmediğini söyleyen Serter, “Bu aşılama son dönemde günde 1 buçuk milyon yapılmakta fakat biz kapatmada 17 günü değerlendiremedik. Bakanlık ve hükümet burada sınıfta kaldı. Aşıları getirtemediler. Sadece bizi tavukları kümese sokmuş gibi evlerimize soktular. Hiç kimse hareket edemedi. O dönemde her gün 1 milyon aşı yapılsaydı 17 milyon kişi aşılanmış olurdu. Hocalarımızı bu konuyla ilgili yakından takip ediyorum, sabah da takip ettim, Esin Hoca der ki, ‘Şu anda çift aşı vurulmuş sadece Türkiye nüfusunun yüzde 17’si’ Cumhurbaşkanını dinlersen 40 milyon kişiye aşı yaptık diyor… Yok böyle bir şey! Daha tekte. 3 dozu doktorların iyi değerlendirmesi gerekiyor; vurulması gerekir mi, gerekmez mi açısından. Cumhurbaşkanı vurulmuş zaten, kendisi söyledi. Ben 2 tane Sinovac aşısı oldum, 15 gün aralıklarla. Martta meclise geldi milletvekilleri için. Biz iyiyiz ama maskemize, mesafemize dikkat ediyoruz. Halkla iç içeyiz, başkasına bulaştırma korkusu var... Aşılama kampanyasının aynı süratle artması gerekiyor. 1 buçuk milyon her gün vurulması lazım. Hesaba Eylül ayı sonunda ancak Türkiye nüfusunun yüzde 60’ı aşılanmış olacak. Hali hazırda sağlık teşkilatına çok minnet borçluyuz başından beri. Bu kovid olayın toplumun önüne düştüler. Canları pahasına kovidi ekarte etmek için elinden geleni yaptılar ama hükümete geldiğimiz zaman gerekli önlemler alınamadı. Biliyorsunuz ki maskede problem çıktı, aşılarda problem çıktı, söylenilenin hepsi yalan çıktı. Ardından bir hükümet Sağlık Bakanı düşünebiliyor musunuz ki, aşıyı üreten Almanya’daki Türk Hocamızı, televizyonda ‘Sen söz ver, bana pek inanmıyor artık halk’ diyerek ona söyletti. O da sözünde duruyor. Haziran ayında 30 milyon aşıyı gönderiyor. Sağ olsun hocamıza” diyerek yerli aşı hakkında konuşarak sözlerine devam etti. Sertel, “Yerli aşı bugüne kadar çoktan yapılabilirdi, 1928 yılında kurulmuş olan hıfzıssıhha enstitüleri  kapatılmamış olsaydı 2011’de şimdiye kadar bizler yerli aşıya çoktan kavuşurduk ve insanımız yerli aşıyla aşılanırdı. Ama maalesef ki heba ettiler enstitüleri” dedi.

ÖDEMİŞ’TE 1 AYDA 3 ESNAF İNTİHAR ETTİ!
Koronavirüs pandemisi sürecinin ekonomiye yansımalarını değerlendiren Serter, “Esnaf son açılımından önce özellikle lokantalar, kafeler, kahvehaneler büyük darbeler yedi. Bakkalarımız açıktı, inşaat malzemesi satan yerler, mobilyacılar açıktı diğer yerler açıktı ama tabi ki hayat olmayınca, para dönemeyince hiçbir yerde iş yok. Zincirleme birbirine bağlı. Bu açılımdan sonra bir buçuk yıldır kapalı olan işletmenin hali vakti kalmadı. Adamların elektrik paraları ödenmiyor. Hiçbir destek yok devletten. Bin lira, 500 lira destek vermek yaraya merhem olacak şeyler değil. Bu hükümetin çok daha aklı selim hareket ederek; Almanya’da ABD’deki gibi hiç olmazsa yarısı kadar esnafa, kapalı olan mekanlara ve ihtiyaç sahiplerine bu paraların dağıtılması şarttı. Olmayınca, hakikaten insanlar birmiş vaziyette… Üstüne üstlük geliyorlar ‘neden 14 maddelik tabelayı asmadın, dezenfektanın yok’ diye 3170 lira ceza yazıyorlar. Bu cezalar kaldırılacak cezalar değil. İntiharlar o kadar çok ki, son bir ayda Ödemiş’te 3 esnafımız intihar etmiş. İzmir’de kaç tane kahveci kardeşimiz intihar etti. Türkiye nüfusuna baktığınız zaman, söylenmiyor ama çok ciddi olaylar var. Sayı vermek istemiyorum, insanlarımızı galyana getirmenin anlamı yok ama çok ciddi bir sayı söz konusu. Hükümetin çok büyük bir zafiyeti var. Biz bunu dile getirmek mecburiyetindeyiz. Söylediklerimizin hepsi ayakları yere basan şeyler. Türkiye’de gerçekten o kadar ciddi, boş harcamalar var ki… Zonguldak milletvekilimiz KİT komisyonunda çıkartıyor ortaya; bir kişinin 4-5 yerden maaş alması söz konusu. Bunlar küçük rakamlar ama topladığınız zaman bir total ediyor. Onun aldığı artı 3 maaş emeklimizin bir kısmına gelir olarak yazılabilir, esnafımızın bir kısmına ödenebilir. Yapılan Osmangazi, Yavuz Sultan Selim köprülerine, otobanlara ihtiyaç olabilir ama devlet kendi bünyesinde buraları yapmak mecburiyetinde. Yap işlet devret olmaz. Paralarını ödüyoruz. Her zaman söylüyorum her gün cebimizden kişi başı 3 ekmek parası çıkıyor, sadece İngiltere’deki 3-5 tefeciye faiz ödüyoruz. Ana paraları da ödemiyoruz. Bu böyle sürdürülemez” dedi.

YAPTIKLARI ŞEYLER AKLA, HAVSALAYA SIĞMIYOR!
Makine Kimya Endüstrisi’yle ilgili yaşanılan bir takım olayları çözdüğünü belirten Serter, “Bunlar gerçekten akla havsalaya sığacak olaylar değil. Daha ağır konuşmak istemiyorum ama… Söylüyoruz ve hükümet yapmamak için direniyor. Bazıları aklına yatıyor yapıyor ama bazılarını da yapmamakta direniyor. Asgari ücret bizim tüm belediyelerimizde 3 bin 100 lira. Neden 2 bin 820 lira veriyorsun. 3 bin 100 lira ver ya,  neyimize dokunacak kardeşim? Nerelere para harcıyorsun? Altlarınızda 20 milyona Mercedesler aldırıyorsun, 20 milyon tanesi! Yazıktır, günahtır ya! 128 milyar dolar nerede diyoruz cevap alamıyoruz. Bunun cevabını vereceksin. Halkım ben halk! Halkın temsilcisiyim!  Bana da sokağa çıktığım zaman vekilim niye sormuyorsun diyorlar. Soruyoruz ama cevap alamıyoruz. Tabelalarımızı indirdiler. Meclisteki pankartı indirdiler. Karşımızda hazine bakanlığı, dedik görsünler belki cevap verirler, astık oraya pankartı indirmeye kalktılar. Biz topladık sonra… Abuk sabuk işlerle uğraşıyoruz” diye konuştu.

EĞİTİM DİYE BİR ŞEY KALMADI!
İktidar partisinin vatandaşın seçim beklemediğini söylemesi üzerine, CHP’li milletvekilleri il ziyaretlerinde karşılaştığı erken seçim görüşlerinden bahsetmişti. Erken seçim kararının artık iktidar partisi tarafından verilmesi mecburiyetinin oluştuğunu söyleyen Serter, Türkiye’nin en önemli sorunun eğitimde olduğunu söyleyerek, “Bu yük bu kadar taşınmaz. Bir yere kadar taşınır. Son gelişmelerle beraber, her zaman ve yine söylüyoruz; kanalizasyonlar patladı. Bir kere Türk toplumu için en kıymetli varlık çocuklarımız. Eğitim kaldı mı? Eğitim diye bir şey yok. Çocuklarımızı evde bir bilgisayarın tepesinde oturtuyoruz. Hareket kabiliyetlerini daralttık çocukların. Ha pandemi dolayısıyla tamam, ona eyvallah ama önlemlerini ona göre alacaksın. Eğitimini ona göre vereceksin.  Okullarını dönüşümlü olarak açacaksın. Çocuklar sosyalleşerek büyüler. Hepimizin çocukluğu sokaklarda geçti, sosyalleştik. Düştük, kalktık; yaralanmayı, kendimizi kurtarmayı, önlem almayı öğrendik ama maalesef ki şu anda okul yaşındaki çocuklar bu dostlukları yaşayamıyorlar. En önemli konu eğitim, bu eğitimi de başaramıyoruz şu anda. Eğitimde bir de Atatürk ilke ve inkılaplarının bütün yapısını bozmak istiyorlar. Buna da biz müsaade etmeyeceğiz. Atatürk ilke ve inkılapları bu ülkenin mihenk taşıdır. Bunları eğer bozarsanız cumhuriyeti bitirmiş olursunuz. Cumhuriyeti bitirmeyeceğiz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ibaresi daimi, TBMM’nde yazılı kalacak” dedi.

BİR SENE SONRA SEÇİM VAR!
Erken seçim takvimine ilişkin konuşarak, tarih veren Serter, “Erken seçim yapmak mecburiyetinde kalacaklar. En kötü ihtimalle 2022 Kasım ayında seçim yapılacak Türkiye’de. Bir sene sonra seçim var. Olması gerekiyor zaten ayakta duracak gücü kalmadı hükümetin. Bastonlarla, desteklerle, tavizlerle, yurt dışı faizleriyle bu iş yürümez. Her yurt dışına verdiğiniz taviz, 84 milyonun her şeyine dokunuyor. Yazık bizim niye bu kadar teslimiyetimiz olacak Katar’a, Amerika’ya, Rusya’ya, Suriye’ye, Mısır’a. Mısır'a teslim olduk ya! Nerede rabia işareti? Kalmadı. 2 sene rabia dediler, durdular. Nerede? Bunu sormayacak mıyız? Bunlar mecbur gitmeye çünkü artık takatleri kalmadı. Sistemi çürüttüler, düzeni bozdular” ifadelerini kullandı.

VATANDAŞTA İNANILMAZ BİR KORKU VAR!
Partilerin yayınladığı oy oranlarıyla ilgili konuşarak; anket şirketleri arasında bir ayrışma olduğunu belirten Serter, “Ayrışma olması doğru bir yapı, hiç olmazsa anket şirketlerine bir ekmek kapısı açılıyor. Durum nedir? Durum artık bundan sonra ittifakların pozisyonu. Eskiden buna koalisyon derdik. Hükümetler koalisyonsuz seçimlere girerdi, sonra yaparlardı. Şimdi seçimden önce koalisyon yapılıyor. İttifaksız olmaz bu seçimler. AKP’nin de ittifaka ihtiyacı var. AKP’nin oylarının yüzde 30’da olduğunu düşünmüyorum. O kadar düşük çıkacak ki, 2002’de DSP’ye ne olduysa şimdi de AKP’ye o olacak. Halk artık isyan etmekte, biz sokaktayız. Ben 2 gün sonra Konya’ya gideceğim ondan önce; Bitlis, Bingöl, Siirt, Diyarbakır ve Muş’taydım. Bizim o bölgede biliyorsunuz, oylarımız çok fazla değil… Bugün 40 tane milletvekilimiz Erzurum’da. Türkiye’nin 81 ilindeyiz. Hükümet sersem oldu artık. ‘Bunlar nasıl bir şey’ diyorlar. Biz bu işe başımızı koyduk. Türkiye’yi kurtarmak için topyekûn çalışıyoruz. Çünkü Türkiye’nin kurtulması lazım.  Ben ekonomi masasındayım ve masa olarak ayrıca devam ediyoruz çalışmalarımıza. Konya’ya ekonomi masası olarak gidiyoruz. Ortada konuşmadıklarını bizlerle paylaşıyor insanlar. Ve bir koku imparatorluğu yayılmış. İnsanlar korkuyor, konuşamıyor gerçekten. Toplantıları önce basına açık yapıyoruz, biz bize kaldığımız zaman çok değişik mesajlar alıyoruz… Korku imparatorluğu her tarafta var. Cumartesi günü Bergama’daydım. Esnafla toplantı yaptım, esnaf biz korkuyoruz toplantıya gelmesek diyor. Ya niye korkuyorsunuz? Ben senin için geldim. Senin derdine derman olmak için buraya geldim. Seninle beraber bir mesaj vereyim diye geldim. Biz istemezük hikayesinde değiliz. Biz olayların doğru, düzgün yapılması taraftarıyız. Ama maalesef ki insanları korku sarmış… Boyacı ‘Acaba benim telefonum dinleniyor mu?’ diyor. Boyacısın sen, senin telefonunu ne dinleyecek? Küçümsemek gibi değil. Eğer başka bir problemin yoksa dinlenmezsin. Bir sıkıntı varsa herkes dinlenir. İnanılmaz bir korku var” dedi.

ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KENDİMİZ KISITLAYALIM Kİ SAĞLIĞIMIZA KAVUŞALIM
Sokağa çıkma yasağı döneminde yazılan cezaların iptal edilmesi, gerekirse ödemesi yapılanların geri  ödenmesi gerektiğini söyleyen Serter, “Bunlar hiç yapılandırmaya girmemeli. Biz hükümet olduğumuzdan itibaren bütün cezaların hepsi iptal edilecek. Ödeyenleri de gerekirse geri vermeyi taahhüt ederiz. Ödeyenlere de geri veririz. Niye bu ceza kesilsin ki? Yazıktır günahtır insanlara. Bekçi ceza kesiyor ya… Ne insiyatifi var ki ceza kesecek? Zabıta işyerine geliyor, yarım saat geç kaldın diye yapıştırıyor cezayı. Masaya servis yok, niye oturuyor diye ceza kesiyor; olur mu böyle şey? Hemen gelip de kalk saniyesinde diyebilir mi? Orada iş yeri sahibiyle müşteri arasındaki diyalog önemli. Bugün çıkacak kararlarla biraz daha saati uzatabilirler. Burada yine bütün sorumluluk bizlerde. Özgürlüğümüzü kendimiz kısıtlayalım ki sağlığımıza kavuşalım. 50 bine yakın insan öldü Türkiye’de. Komşum vefat etti kovidden, dönüp eve bakasım yok. Geçen sene beraber oturduğumuz insan bu sene yok, kovidden gittti. Yüzlerce binlerce insan öldü. Bir de bu kovid hastalığı geçiren arkadaşlarımız da 6-7 ay sonra başka şeylerle karşılaşıyor, doktorlar söylüyor. Hiroşima’ya atom bombası düştüğünde sadece Japonya yok oldu. Öyle bir bomba ki bu her taraf bitiyor. 2 milyona yakın insan öldü dünyada” diye konuştu.

HALKLA İLGİLİ HİÇBİR TAVİZ YOK
Esnafa verilen kredilerin koşulları hakkında değerlendirmelerde bulunan Serter, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Son çıkan KOSGEP kredisinde diyor ki, ‘Geçtiğimiz yıl yani 2020 yılında yaptığın ciro, 2019’dan yüzde 25 aşağı olursa sana 200 bin lira kredi vereceğim’ esnafa. Fiyat artışları zaten inanılmaz, yüzde 50-60’larda. Gösterilen enflasyonla doğru orantıda değil ki bu fiyat artışları. Bu fiyat artışlarını mecburen etiketlere koyuyor. Satış yaptığı zaman 10 bin liralık mal, 2020’de fiyat artışıyla zaten 12 bin lira oluyor. Bunun yüzde 25 cirosunu nasıl hesaplayacağız. Yüzde 50 düşmesi lazım ki 200 bin lira kredi çıksın. Bu hükümet her şeyi kapalı kapılar ardında yapmaya çok alıştı. Halk da artık bunun farkında.  3-5 kişiye istediği gibi krediyi istediği faizle veriyor. Halkla ilgili hiçbir taviz yok. Bu da insanları dayanamayacak boyutlara getiriyor. Bunun sandıkta çıkacak acısı. Biz İstanbul seçimlerinin, 23 Haziran’da 2’nci yılını kutluyoruz. Bu halk bu iktidarın sandıkta işini bitirecek. Yeter artık yetti. Son gelişmelere bakın ya! Bir tane adam çıkıyor gayri resmi işler yapan insan, neler söylüyor… Allak bullak oldular. O oradan bu buradan istifa etti. Demek ki gerçeklik var ki bu insanlar yok oldu. Benim suçum yoksa kimse beni yerimden edemez. Gittiğine göre senin suçun ve sorumluluğun var. İçişleri bakanı hakkında söyledikleri yenilir yutulur şeyler değil. O içişleri bakanı makamında kim oturursa olsun bir kimliği vardır Cumhuriyet tarihinde. Şahsı sadece orayı temsil eder. Bana birileri anlatacak bunu, anlatmak mecburiyetinde. Ben de halkıma söyleyeceğim. Bana da halk diyor ki ‘Hiç ilgilenmiyor musunuz?’ ilgileniyoruz, soruyoruz her yerden. Açıklayacaksın ne oluyor, bilmek istiyoruz.”

SON DÜZLÜKTE NE OLUR GÖRECEĞİZ
Olası bir erken seçim olması durumunda CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyleyen Serter, “Genel Başkanımız şu anda adayımız. İstediği takdirde onunla beraber yürüyeceğiz zaten kendisi de açıkladı. Dedi ki, ‘Ben adayıyım neden olmayayım, çıksın karşıma Tayyip Erdoğan yarışalım’. Şu andaki bizim Genel Başkanımız aday olabilecek durumda. kendisi güçlüdür. Son düzlükte ne olur göreceğiz, siyaset 24 saatte bile evrim geçirebilir. Cumhurbaşkanı adayı içimizden çok çıkacaktır, genel başkanımız zaten bizim adayımızdır ve kıymetli bir adaydır. Kazanacağımız bir adayımızdır. Kendi takdirleridir nasıl arzu ederlerse öyle hareket edeceğiz” dedi.

CHP’Yİ RUHEN BIRAKMADILAR
CHP’den ayrılarak parti kuran isimlere ilişkin konuşan Serter, “CHP’den ayrılanlar hiçbir şekilde CHP’yi etkilemeyecektir, onlarda farkındalar. Çünkü biz kemikleşmiş bir partiyiz. Bu arkadaşlarımızın bizden ayrılması bizim içimizi acıtmıştır. Ayrılmasalardı çok daha sağlıklı olurdu diye düşünüyorum. Biraz kişisel hırslar var orada, o kişisel hırsları Muharrem Bey’in yenmesi gerekiyor. Kendilerine başarılar diliyoruz, 200 kişiyle mitingse mitingtir… Orada da geçmiş dönemde il başkanlığı, başkan yardımcılığı yapan arkadaşlarımız var. Kararlarında mutlaka kendilerine göre doğruları vardır, hayırlısı olsun ama CHP büyük bir anadır, babadır; biz bu anamızı babamızı hiçbir şekilde bırakmayız. Onlarda ruhen bırakmadılar, şematik olarak bıraktılar. Gün gelecek onlar da bizim çatımızın altına girmeyi düşünürler. 

5’İNCİ DÜNYA ÜLKESİ DEĞİLİZ!
Pandemi sürecinde Türkiye’ye giriş yapan yabancı turistlerle ilgili önemli bir konuya dikkat çeken Serter, turistlerin ekonomik anlamda faydası olduğunu ancak giriş esnasında teste tabi tutulmaları gerektiğine değindi. Serter, “Tabi ki turiste çok ihtiyacımız var. Biz 5’inci dünya ülkesi değiliz, kim gelirse kontrolsüz geçecek. Her türlü hastalık Türkiye’ye gelebilir. Bunun bir kontrolü olması lazım. Çok basit, Avrupa’da yapılıyor şu anda; tükürükten covid kontrolü. Aynı saniyede çıkıyor, bu sistemin yaygınlaştırılması gerekiyor. Bunun havalimanlarında yaygınlaştırılması gerekiyor. Turist gelsin ama bana hastalık getirmesin, benim otelde çalışan arkadaşlarıma bulaştırılmasın. Giren herkese serbest ama bize kapalı çıkarken. Almanya daha yeni kabul etmeye başladı ama o da ‘2 tane Biontech aşısı vurulan girebilir’ diyor. Biz 5’inci dünya ülkesi değiliz, bunun kusuruna bakılmayacak. Bizim tesislerimiz hiçbir yerde yok ama bunun kıymetini bilmeliyiz. Hükümetin dış politikaları bunu da etkiledi. Yanlış politikalar bizi teslimiyetçi hale getirdi. Şimdi kim olursa almak mecburiyetindeyiz. Kovid olmayabilir, başka hastalıklar getirebilir insanlar. Dünyada 100 türlü hastalık var. Bunun girerken, o insanların çaktırmadan olsa bir kontrolü yapılmalı. Rusya’da yine artmış vakalar, bizim kapılarımız sonuna kadar açık. Pakistan’da insanları gömecek yer kalmadı. Bunlarla ilgili ciddi önlemler alınmalı. Açtık, açtım; kapattım, kapattım kim girerse girsin… Biz 5’inci dünya ülkesi değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız. Hepimiz çok kıymetliyiz” dedi.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/haber/chp-li-serter-kanalizasyon-patladi-dedi-ve-ekledi-secim-en-gec-kasim-2022-de/1072952