“Umut vermek” başlığı altında iyi niyetle söylenen yalanların siyasetin kendisine dönüştüğü koşullarda siyaset de yalan da çekilmez oluyor.

Geçtiğimiz günlerde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni vizyon belgesi açıklamasını duyururken söyledikleri, iyi niyetle söylenmiş umut pazarlama yalanlarına iyi bir örnek gibi duruyor.

Kılıçdaroğlu demiş ki; “Türkiye’nin tarihine şöyle bir bakın her 7 yılda bir kriz oluyor. Bazen çok derin olur ve bu krizlerden bir avuç insan yararlanır. Ama milyonlar bu kriz nedeniyle büyük mağduriyetler yaşarlar. Türkiye’yi artık bu kriz zincirinden kurtarmamız lazım. Emin olun çok güzel şeyler açıklayacağız. Belli aralıklarla krize giren bir Türkiye değil, sonsuza kadara krizi bitirecek bir vizyon açıklayacağız…”

Kriz konusunda Kılıçdaroğlu fena halde yanıltılmış. En büyük kriz dijital devrim nedeniyle patladı patlayacak. Belki de sistem o krizin altında kalacak… Maalesef, el bebek gül bebek değişim beklenmiyor.

Yanı sıra, “Dördüncü Sanayi Devrimi” diyerek söze girdiğiniz andan itibaren, Türkiye’nin kesinlikle ıskaladığı bir alanda dolaştığınızı bilmeniz gerekir.

Doksanlı yıllardan itibaren Türkiye’nin birikimleri ciddiye alınsaydı elbet de bugün dijital devrimden, 4. Sanayi Devrimi’nden konuşmak mümkün olurdu. Gelin görün ki ikibinli yıllar boyunca bu meseleler hem iktidar hem muhalefet tarafından yok sayıldı.

Ancak, tam seçimlerin öncesinde görüldü ki dijital devrim, akıllı sistemler, yapay zekâ falan iyi seçim malzemesi olacak potansiyele sahip;ve derhal siyaseten kullanılacaklar listesine dahil edildi.

Ülkede elli yaş altı, bilişimle gelen ve dijital devrime dönüşen sürece hiç yabancı değil. Zaten başka bir dil kullanarak onlarla iletişim kurmak pek mümkün değil.

Ve bu nedenle, CHP’de başlayacak yeni kuşak sanayi devrimi tartışmaları mutlaka çok yararlı olacaktır. Umarım dijital devrim tartışmalarını ilçe örgütlerine kadar indirip yaygın tartışılmasını sağlarlar. Belki de bu yoldan örgüt yapısını değiştirmek mümkün olur.

Öte yandan “para hazır, yatırımcı hazır, 4. Sanayi Devrimi yolda” muhabbeti hiç ikna edici değil. ABD’de, Londra’da görüşerek bu işler olmaz. Kimse sizi uluslararası sistemde tepesine çıkarmaz. Siz daha ABD’ye, Avrupa’ya giden yazılımcılarınıza sahip çıkamıyorsunuz.

Ne yazık ki bu konuda iktidarın da muhalefetin de sicili çok bozuk.

Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu’nun yeni bir şeymiş gibi söylemeye hazırlandıklarını on yıldır yazıyorum ve CHP’nin bu konulara ne kadar ilgisiz olduğunu yakından biliyorum.

Nereden vahiy indiyse, bir aydır CHP’de dijital çağa ilgi başladı… Şimdi, siyasetçilerinnasıl dijital değişime uğradıklarını göreceğiz. Ama gençliği yakalayabilirler mi, orası meçhul.

Türkiye değişime hazırlanmakta çok geç kaldı. Bu saatten sonra, sistemin metropolünde imkânsız ama periferide görece iyi bir yerde tutunmak için mücadele edebilir.

Hiç yoktan iyidir.