Zenginlik, mutluluk, saadet…
Hepsini…
Koy bi’kenara…
O’nun…
Tek dileği vardı:
“Kız çocuklarını okutmak…”
Bu öykü…
O “Anıt Kadın”ın dünyaya gözlerini bi’güne rastladı…
Yaşasaydı…
Bunca çilenin “anası” olmasaydı…
Bugün…
88’inci yaşını geride bırakacaktı…
***
Bizim yaşımızdakiler…
Her şeyin farkında…
34 yıldır…
Binlerce genç kızın eğitim görmesini sağlayan…
Başı dertten kurtulmayan…
Türkiye’nin gururu…
“Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”ni yaratan kadın…
Prof. Dr. Türkan Saylan’ı…
Bi’kez daha hatırlayalım ve hatırlatalım…
Hem anılarımız canlansın…
Hem bugünün gençleri…
O “Pervasız Kadın”ı alkışlasın…
***
Okumaya başladığınız “çileli yaşam”dan kesitler…
Prof. Dr. Türkan Saylan’ın…
İnanılmaz mücadele yılları…
Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun…
Özenle kaleme aldığı…
“Güneş Umuttan Şimdi Doğar” adlı kitaptan…
***
Başlıyoruz...
Söz; Prof. Dr. Türkan Saylan’ta:
“Yıl; 1958…
İstanbul Bakırköy Akıl Hastanesi’ni görmeye gitmiştik…
Çırılçıplak, iyileşme şansı olmayan insanlar…
Parmaklıkların arkasındaydı…
Cüzzamlılar pavyonuna giderken, (Sakın yaklaşmayın, ellerinizi değdirmeyin, uzak durun!) diye uyarıyorlardı bizi...
Bu bana çok ters geldi… Hayvanat bahçesine mi gidiyoruz, ne demek uzak durmak, biz doktor olmayacak mıyız, hastaya uzak durulur mu?”
“Tarihi filmlerden birinin sahnesindeymişiz gibi, paçavralar içinde cüzzamlılar çıktılar barakalardan... Kiminin gözleri kör olmuştu, kimi sakattı... O sırada hastaneden yemek geldi… Görevli, yemeği hastaların bakraçlarına el değmeden boşalttı ve döndü… Bu görüntü günlerce rüyama girdi…”
***
“O günün hükümetiyle (1881) Cüzzam Hastanesi’ni kurduk…
Lepra Hastanesi’nde yıllarca başhekimlik yaptım…
Bu süreçte sadece bir kez maaş aldım…”
***
Uluslararası Gandhi Ödülü, 1985’te ortaya konuyor…
Cüzzam konusunda…
Ülkesinin kalkınmasına katkıda bulunacak bir kişiye veriliyor…
O ödül…
1986’da (Yeni Delhi’de) bana verildi...”
***
Prof. Dr. Türkân Saylan…
20 yıl boyunca Genel Başkanlık görevini üstlendiği…
“Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği” ile…
Bu güzel ülkede…
Bir “aydınlanma” ve “çağdaşlaşma ideali” yarattı…
Bu ideal…
Yetiştirdiği gençleri ve mezunları ile bugün bir ekole dönüştü…
Bugün…
“ÇYDD”de yer alan önemli sayıda yönetici…
Derneğin yetiştirdiği mezunlardan oluşuyor…
***
Türkân Saylan…
Daha hayattayken unutulmaz bir toplum önderi olmayı başaran…
Az sayıda kişiden biriydi…
O’na…
“Mutluluğun sırrı nedir?” diye sordular…
İşte cevabı:
“İnsanlarla anlaşmanın…
Onlara dokunmak, kucaklamak ve sevmekten geçtiğini…
Kendimize verdiğimiz değerin herkesin hakkı olduğunu…
Bilgi ve becerimizi…
İnsanları iyileştirmek, dertlerini dinlemek ve…
Bir şeyler yapmak için kullandığımızda…
Nasıl mutlu olabildiğimizi fark ederiz…”
***
Ne var ki…
O anıt kadın yaşamının sonuna doğru…
Sağlık ötesi “acılar” da yaşadı…
Ergenekon Operasyon’unun 12’nci dalgası…
Takvimler 2009’u gösterirken…
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni de hedef aldı…
İzmir dahil…
10 büyükşehirde ÇYDD’nin şubelerine baskın yapıldı…
Prof. Dr. Saylan’ın Arnavutköy’deki evinde…
Biri kadın 10 polis arama yaptı…
Yakınları, “O sırada Türkan Hoca’dan kan alınıyordu!” dediler…
O haldeyken bile…
Espri yaparak hayata tutunmaya çalışıyordu:
“Ergenekon ile en küçük bir bağlantım yok… Polislerin eve gelip arama yapmasından rahatsız olmadım... Özel kasetlerimi de aldılar… Artık tangoları güzelce dinlerler... Yapılanlara kızmam… Ancak inşallah aşk mektuplarımı almamışlardır... Ne zaman ki, (1 Mart tezkeresi geçmesin) dedik, ondan sonra (tu ka-ka) olduk…”
***
Bitiriyoruz…
Hayatının son 17 senesini…
Meme kanseri hastası olarak geçiren Türkan Saylan…
18 Mayıs 2009’da…
74 yaşında sabaha karşı hayata veda etti…
“Umutsuzluk”…
O’nun hayatında yer etmeyen bir kelimeydi…
Hep şöyle derdi:
“Ömür boyu hep sıfırdan başlamaya hazır hissettim kendimi…
Başıma en kötü ne gelebilir?
Tıp diplomamı elimden alırlar…
Ee ne var, gider yeniden mezun olurum…”
Nokta…
Hamiş 1: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği halen 9 bin 819 ortaöğretim ve 15 bin196 üniversite öğrencisi olmak üzere toplam 25 bin 015 kız öğrenciye burs veriyor…
Hamiş 2: Bu yazının başlığındaki (pervasız) kelimesi, “Çekinmez… Korkusuz… Sakınmaz…” anlamında kullanılmıştır…
Sonsöz: “Türkan Saylan kendisini Atatürk’ün kızı olarak görürdü ve (Ben Atatürk’ün bana sağladığı haklarla bugün Türkan Saylan olabildim, olduğum andan itibaren de borcumu ödemem lazım…) diyerek bu düşünceyle çalıştı, emek verdi… / ÇYDD Genel Başkanı Ayşe Yüksel…”