Filiz SEZER
Sanatın karbon ayak izinin peşinde…
1 Temmuz 2022 Cuma

İklim krizini atmosferde görmediğimiz bir tabakanın delinmesi, çaresinin de sprey deodorantları hayatlarımızdan çıkarmamız gerektiği olarak görmemizin üstünden hayli zaman geçti. Krizin artık her geçen gün daha da şiddetli bir biçimde meydana gelen orman yangınları, seller, kuraklık gibi felaketlerle insan yaşamını doğrudan etkilemeye başlamasıyla vahşi kapitalizmin dört nala at koşturduğu bir dünyada sürdürülebilir kalkınma kavramından daha çok bahsedilir oldu. Doğal kaynakların bilinçli bir şekilde kullanıldığı, insan ve doğa ilişkisindeki dengenin gözetildiği, sadece bugünün değil gelecekteki refah seviyesinin de dikkate alındığı bir dünya için uzun yıllardır çalışan örgütlerin sayesinde bu konu global olarak ve hükümetler seviyesinde tartışılıyor.  

1 ay önce Louvre Müzesinde sergilenen ve dünyanın belki de en ünlü ve ikonik tablosu Mona Lisa’ya “saldırıldığı” haberleriyle şaşırdık. Pasta atılmak suretiyle gerçekleşen bu “saldırının” faili yakalandıktan sonra eyleminin nedenini açıklarken “Dünya!” diye bağırıyordu, “insanlar dünyaya zarar veriyor ve sanatçıların bunu düşünmesi gerekiyor!”.

Aslında bu köşede zaman zaman bahsettiğimiz gibi ekolojik sanat, yeryüzü sanatı, arazi sanatı, yoksul sanat gibi akımlarını izleyenlerle sınırlı olmamakla birlikte bu güncel sorun kuşkusuz pek çok sanatçının konusu olmuştur ancak belli ki Mona Lisa eylemcisi için bu bireysel çabalar yeterli olmamış. Sanatın da bir ekonomisi olduğunu ve bu ekonominin karbon ayak izinden muaf olmadığı da bir gerçek.

Geçen haftalarda bu konuda New York Times’da bir makale yayınlandı (1). Makale yukarıda bahsettiğimiz, Mona Lisa tablosuna yapılan saldırının detayları ile başlıyor ve sanat camiasının sürdürülebilir bir dünya için kendi sektörlerinde ne gibi önlemler aldığını / alabileceğini sıralamakla devam ediyor. Yazının bağlantısını aşağıda paylaşsam da burada hemen bir çırpıda özetleyeyim: Sanatın çevreye olan olumsuz etkisi moda veya eğlence sektörü kadar büyük çaplı değilse de sanat eseri alıcıları sürdürülebilir bir dünya uğruna, sanat eseri almak için daha az seyahat etmeyi, eserleri uçakla değil deniz yolu ile getirtmeyi düşünüyorlar. Bununla ilgili olarak Christie’s gibi büyük müzayede evleri sanat eserleri taşımacılığını yapan firmalarla özel anlaşmalar yoluna gidiyor bile. Sürdürülebilirlik sözcüğünün beyaz yaka ekibi ve dünyaya yön vermeye kudretli görünmeyi seven bazı ağızlarda oldukça moda ve havalı duran bir sözcük olduğu günümüzde oldukça iyimser bir adım. Işıl ışıl aydınlatılan, soğutulan/ısıtılan malikânelere gelecek olan sanat eserlerinin uçağa değil de gemiye binecek olmalarıyla artık hepimiz rahat bir nefes alabiliriz. Biz yine de bu önlemlerle rehavete kapılıp kitap elimizde sızdığımız gecelerde yanımızdaki okuma lambasını açık bırakma hatasına düşmeyelim; karbon ayak izimiz değilse de malum, elektrik faturası mevzusu oldukça kritik.

Peki kim bu sanat alıcıları? Daha doğrusu şöyle sormak gerek, anlamlı bir karbon ayak izi bırakan sanat ekonomisinin paydaşları kimler?

Arts Economics’in kurucusu olan Dr. Clare McAndrew, dünyanın en önemli sanat fuarlarından olan İsviçre merkezli Art Basel iş birliği ile geçen yılın sanat pazarını analiz ettiği raporunu yayınladı (2). Pandemi dolayısıyla son 10 yılın en düşük satış miktarlarının gerçekleştiği 2020 yılından sonra öyle görünüyor ki 2021 ile birlikte tekrar büyük bir ivme yakalanmış. Müzayede evlerindeki satışlarla doğrudan satıcılardan alınan sanat eserleri ve antika eşyaların toplam satış değeri 65 milyar dolar olarak kaydedilmiş. Dünya genelindeki bu satışlar da büyüklük bakımından sırasıyla ABD, Çin ve Birleşik Krallık’ ta gerçekleşmiş. Listenin ilk 2 sırasının dünyayı en çok kirleten 2 ülke olması kuşkusuz tesadüf değil ve bunu yaratan etmenin sanat eserlerinin geliş yolu olmadığı muhakkak. Diğer yandan rapordaki bir diğer çarpıcı veri olan çevrimiçi satış oranın artış hızı, alıcıların seyahatlerinin de azalma eğilimine gireceğini gösteriyor.

Gelelim NFT konusuna: Toplam 65 milyar dolar içindeki sanat içerikli NFT’lerin payı ise şimdilik sadece 2,6 milyar dolar. Sektördeki en köklü müzayede evleri de dahil olmak üzere tüm paydaşların olumlu baktığı NFT eserlerin satışı artmış gibi görünüyorsa da bu satışların ancak %27’sinin ilk satış, %73’ünün ikincil satışlar olduğu göze çarpıyor. Bu da bize NFT satışlarının koleksiyon amacından çok -kripto platformların ruhuna uygun olarak- kâr amaçlı alım-satımlar olduğunu düşündürüyor.

Üstelik daha önce de burada konu ettiğimiz gibi, NFT üretiminin çevreye olumsuz etkileriyle de sürdürülebilir bir kalkınma hedefi arasında nasıl bir denge kurulacağı da sanat ekonomisinin paydaşlarının düşünmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Yine de hesabı kesmeden önce sanat eseri olarak üretilen NFT’lerin toplamdaki payının sadece %14 olduğu gerçeğini de akılda tutmakta fayda var.

Bir sanat eseri nasıl değerlenir, sanat ekonomisinin büyüklüğünün kaynağı nedir, pandemi sonrasında zenginleşen bir kesimle sanat alıcıları arasındaki ortak kümenin büyüklüğü ne kadardır gibi soruların cevaplarını aramaya devam edeceğiz. Elbette tarihin, felsefenin ve pek çok sosyal bilimin konusu olmasının dışında sanatın ekonomik yönü de tartışılmalı. Ancak anlı şanlı gazetelerde sürdürülebilir bir dünya için sanatın bu büyük alıcılarının diğer faaliyetleriyle hiç ilişki kurmadan sadece eserlerin nakliyesi veya alıcının seyahati gibi kriterlerin dile getirilmesi insanda alay ediliyormuş duygusu yaratmıyor da değil. Sonuçta stand-by modunda bıraktığımız her cihaz için suçluluk duymamız gerektiği bu gibi gerçekleri perdelemek için öğretilmemiş miydi?  
 

 

1:https://www.nytimes.com/2022/06/23/arts/art-climate-change-environment.html?smid=tw-nytimesarts&smtyp=cur

2: https://d2u3kfwd92fzu7.cloudfront.net/Art%20Market%202022.pd

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Ömer Özütemiz 1 Temmuz 2022 Cuma 17:03

Sanatın ( resim, heykel, mimari..) karbon ayak izi diğer ekonomik faaliyetler yanında devede kulak olabilir, ama “ karbona” dikkat çekmesi açısından çok önemli bir işlevi olduğu muhakkak.. elinize sağlık

Yorumu oyla      2      3  
Nedim Atilla 1 Temmuz 2022 Cuma 09:53

Filizcim müthiş bir yazı yine. Ellerine saglik

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva