Dünyada üretilen gayrisafi hasılanın tam 3 katı borç yaratan kapitalist sistem krizde 4 katı borç üretmeye başlayınca dengeden çıktı ve dengeye geri dönemediği gibi kriz giderek derinleşiyor.

24 Ocak Kararları sonucu inşaat ile ticaret arasında sıkışıp kalan Türkiye, ithal ikamenin kıskacında debeleniyor. Yoksulluk hızla derinleşiyor.  

2002’den beri ülkeyi yöneten Erdoğan, dengeden çıkan sistemin ürettiği bu derin krizin sonuçlarıyla baş edemiyor.

Yanı sıra, islamcı düzen girişiminin de altında kalacak gibi. Hibe ekonomisini fırsata çevirmek isteyen Erdoğan, milyonlarca göçmeni besliyor. Fakat yarattığı kaos onu da köşeye sıkıştırdı.    

Görünen o ki Kılıçdaroğlu’nun gidişini Erdoğan’ın gidişi izleyecek. Liberal dönemin liderleri bir bir siyaset sahnesinden çekiliyor. Yeni bir dönem başlıyor. Dünya ölçeğinde süren değişim ve dönüşümün yarattığı belirsizlik ve ekonomide kamucu önlemlere yöneliş, yeni siyasi kadroları gerektiriyor.

Neo liberal dönemin parlak günlerinde, yoksulları yaşatmak için “hibe ekonomisi” öngörülmüştü. Günümüzde, hibe ve sadakayla hayatta kalabilen yoksulların daha da kötüleşen durumlarına sessiz kalan muktedirler, yoksullara, “Artık ölseniz iyi olur!” der gibiler.

Helal kapitalizmin muhafazakâr demokratları vicdani ve ahlaki yoksunlukla malul ama iman sahibi… Hal böyle olunca, ılımlı İslam’ın neo liberal ittifakı altında ezilen toplum, nefessiz kaldı. Kısa vadede çıkış yok. Sistem çöküyor. Gemisini kurtaran kaptanlar ise yoksul kitlelerin üstüne basarak günü kurtarmak çabasındalar…

Yeryüzü kaotik bir dönemden geçiyor. Devlet ile yurttaş arasındaki toplumsal sözleşme yürümüyor. O bildiğimiz sosyal devlet işlevini yitirirken yurttaşlık hukuku da yok oluyor. Bir süre sonra, ortada ne sosyal hukuk devleti kalacak ne yurttaş. Devlet ve toplum ilişkisi yeniden tanımlanacak.

Geçiş sürecinde, siyasal islam şansını denedi, doğan boşluğu doldurmak istedi, başarısız oldu. Gelmekte olan yeni toplumu ve dijital devrimi algılamadı.

Değişim kaçınılmaz. Ama o değişimin getireceklerine dair belirsizlik var.

Türkiye, yerel seçimleri bitirdi ve yeni dönemi konuşmaya başladı.   

Seçim sonuçlarına göre, CHP oyunu artırdı. Batı Anadolu kırmızıya boyandı. AKP’de ise tehlike çanları çalıyor. Halk, ağır ekonomik krizin faturasını seçim yenilgisi olarak AKP’nin önüne bıraktı.

Yerel seçim katılım oranı, %78 ile en düşük seviyeyi gördü. Muhtemelen AKP seçmeni sandığa gitmedi veya YRP’ne gitti. Oyu %49.50’den %35.50’ye geriledi. CHP’nin oyu ise %35’ten 37.70’e yükseldi.

Bu durumda, CHP’nin başarısını kendi oyundaki artıştan ziyade AKP’nin ciddi oy kaybıyla açıklamak gerekiyor.

Seçimde ortaya çıkan tablo, CHP’nin değişim siyasetine yeşil ışık yakıyor.

Bu koşullarda, kamucu politikaların öne çıkacağı yeni dönemde sorumluluk yüklenecek siyasal parti, CHP olacaktır. Kanat hareketlerini oluşturmanın tam zamanıdır. Yeni toplumsal mutabakat için buna ihtiyaç var.

Değişim siyasetinin rotası, illaki dijital devrim bağlamında yeni Dünya düzenidir.