Mehmet KARABEL
Kemal Abisi’nin Makbule’si!
14 Nisan 2024 Pazar

Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...

Ulu Önder’in kız kardeşi “Makbule”yi...

İlk kez “yazan” araştırmacı / usta kalem Nüket Aşkın’ı...

Saygıyla analım...

***

Bu köşede...

Her Pazar...

Sizi... Bizi... Hepimizi...

Atatürk’le buluşturma görevimizi...

Yerine getirmeye gayret ediyoruz...

Bugün...

İlk kez...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün...

Annesi Zübeyde Hanım’ın vefatından sonra...

Hayatta kalan tek yakını kız kardeşi “Makbule”nin...

Sırlarından söz edelim...

Röportajın imzası ise...

Hürriyet’ten Nuran Çakmakçı...

Başlıyoruz...

***

Yazarına sorarsanız...

“Sırlarıyla Atatürk’ün Kız Kardeşi Makbule Hanım” adını verdiği...

Kitabının en etkileyici bölümü...

Makbule Hanım’ın ağzından dökülen sözler...

O kelimeler tüm hayatını özetliyor adeta:

“Ağabeyime haber verin. Gelsin beni aldırsın...”

Ağabeyi olmadan...

O’nu dayanak olarak görmediği bir an dahi yok...

Zaten...

Son nefesinde ağzından dökülen sözler de bunun kanıtı...

***

* Kitabı okuyunca merak ediyorsunuz... Fikriye Hanım ile Atatürk’ün, bir araya gelememe nedenlerinden birisi de Makbule Hanım mı?

“Başka nedenler de var tabii ama bu da nedenler arasında... Makbule, ağabeyine kolay kolay kimseleri layık göremiyor... Makbule ile Fikriye arasında çok büyük kavgalar oluyor ama... Dediğim gibi tek neden bu değil...”

* Makbule Hanım ağabeyini kıskanıyor muydu?

“Kıskançlık değil büyük bir hayranlık besliyor... Ancak annesinin ağabeyine olan aşırı düşkünlüğünün de farkına varan bir çocuk olarak büyüyor... Küçük yaşta babasını kaybetmiş, kendisine her an kol kanat geren ağabeyini baba yerine koymuş bir kız çocuğu düşünün... Hayran olduğu abisini yıllarca göremiyor... Kavuştuktan sonra da hiçbir şey çocukluk günlerindeki gibi olmuyor...”

* Zübeyde Hanım, oğluna çok düşkündü...

“Mustafa gaz lambası altında ders çalışır... Zübeyde Hanım da oğlunun mavi gözlerini korumak için lambanın etrafını mavi kâğıtla kaplar... Annesinin ağabeyine gösterdiği bu özel ilgi Makbule’nin dikkatinden kaçmaz...”

* Adını koyduğu karganın acı sonuna çok üzüldü...

“Mustafa çiftlikten halasının yanına gidecek... Ayrılığa iki gün kala, (Makbuş, ilk önce Hacı’ya uğrayalım) der... Çok sevdiği eliyle beslediği kargasıyla vedalaşmak istiyor... Ne var ki; Hacı kulübenin az ilerisinde kanlar içinde cansız yatmaktadır... İki kardeş kulübenin yandığı gün bu kadar acı duymamıştır... Oyun arkadaşları kargayı buldukları yere gömerler... Akşam sofrada Hüseyin dayısına, Hacı’nın başına gelenleri anlatır ve (Dayı senden bir şey rica edebilir miyim? Hacı’yı gömdüğümüz yere bir ağaç diker misin? Onun sevdiği bir ağaç olsun...) der. Dayısı, Mustafa’yı salimen halasının yanına yerleştirip döner ve yeğenine verdiği sözü yerine getirir... Hacı’nın gömüldüğü yere bir dut ağacı diker... Ağaca (Hacı Dutu) adını verirler...”

***

Bitiriyoruz...

Makbule Atadan’ın hayatı...

“Sırlarıyla Atatürk’ün Kız Kardeşi Makbule Hanım” ismiyle...

İlk kez kitap haline geldi...

Eseri kaleme alan yazar Nüket Aşkın...

165 kaynak ve belgeyle çocukluğundan savaş yıllarına...

Cumhuriyet döneminden Atatürk’ün vefatı sonrasına tüm yanlarıyla Makbule Hanım’ı anlatıyor...

Okumalısınız...

Nokta...

Hamiş 1: “Siyah Beyaz Yayınevi” tarafından basılan kitapta Makbule Hanım’ın hayatı çocukluk, savaş yılları, Cumhuriyet dönemi ve Atatürk sonrası dönem olmak üzere dört ayrı bölümde ele alınıyor... Hakkında çok az şey bilinen Makbule Hanım’ın hayatının ayrıntılı olarak aktarıldığı kitap “Bu ülke var oldukça var olacak Büyük Kurtarıcı’ya” sözleriyle Atatürk’e ithaf edildi...”

Hamiş 2: Atatürk, bir gün elindeki eski silahı temizlemesine yardım etmesi için kızkardeşini yanına çağırır... İşte o anı Makbule Hanım şöyle anlatıyor: “Karşısına geçtim. O elindeki lüveri (tabanca) temizlemeye başladı. Ne yaptı nasıl etti, bilmiyorum. Birden korkunç bir ses duydum... Annem korku ve heyecan içinde: (Eyvah! Kardeşini öldürdün Mustafa)  dedi... Ben ise (Ağabeyim öldü) diye ağlıyordum... Tabancanın dumanı kalkınca baktık ki, ikimiz de sağız...”

Sonsöz: “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu vapur bir milletin kaderini nasıl taşıdı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva