Dr. Berna BRIDGE
Işılay Saygın ve nişanlısı 2
11 Ağustos 2022 Perşembe

 Yönetici konumlarındaki kadınlar neden evlilik konusunda taşa çarpar? Bu yazıyı yazmak neden aklıma geldi? İnsanların özel yaşamı beni hiç ilgilendirmez. Egede Sonsöz yazarı Mehmet Karabel’in Işılay Saygın’ın yaşamı ile yazdığı köşe yazısı bana yıllar önce MBA tezimi yazarken yaptığım araştırmamı, bu konudaki kendi deneyimlerimi ve bu konuda yazdığım kitabımı anımsattı. Işılay Saygın’ın 20’li yaşlarda, Buca Belediye Başkanıyken nişanlandığını ancak nişanlısının “Ya evlilik ya Belediye Başkanlığı” dediğini ve Saygın’ın evlilik yerine siyasi yöneticilik yolunu seçtiğini, bu deneyimden sonra “Bir daha evliliği düşünmem” dediğini Karabel’in satırlarında okudum.

Saygın’ın nişanlısı çok rastlanılan bir durumu temsil ediyordu. Hem Batıda hem bizde “Toplumsal Kültür” çalışan, başaran, göz önünde olan, hatta eşinden daha başarılı/üstte olan kadını taşıyamıyordu/hala taşıyamıyor. Bundan yalnızca erkekler değil, kadınlar da rahatsız oluyordu/hala oluyor. Alışılan, yerleşmiş toplumsal kültür erkeğin iş başarısı, parasal gücü olması, kadının da sekreter, hostes, ev hanımı gibi hizmet sektöründe olması, en fazla ara seviye yöneticiliği kaldırıyordu/hala böyle. Erkekler toplumda iş başarısı, maddi güç ile sınanırken kadınlar evlilik (koca bulma- evde kalmış sözüyle etiketlenmeme) çocuk sahibi olma, en fazla eşinden altta, ara yöneticilik gibi konularda başarılı/başarısız olarak değerlendiriliyorlardı/hala değerlendiriliyorlar.

Akademik açıdan istatistiklere bakınca hem Batı dünyasında hem de Türkiye’de üst/en üst yöneticilik alanlarında kadınlar azınlıktadır. Doğu’da ise birçok ülkede hiç kadın yönetici yoktur. Ülkemize ve Batıya baktığımızda, alt çalışanların veya şube müdürü, müdür yardımcısı gibi orta derece, yarı sorumluluk içeren ara yöneticilerin arasında kadın olduğunu, üst yönetim denilen tüm sorumluluğu içeren, son sözü söyleyen pozisyonlarda ise erkek hakimiyeti görürüz. Üst yöneticilik pozisyonlarında kadınlar azınlığı, erkeklerin ise salt çoğunluğu görülür. Neden?

Benim MBA tezim yıllar önce bu konuyu araştırdı çünkü okulum Deniz Kolejinin sorumluluğunu yıllarca tek tüfek en üst yönetici yani en sorumlu olarak yüklenince ve bu konuda azınlığın bir parçası olunca başıma gelmeyen kalmadı. Böylece tezimi bu konuyu araştırmaya yönlendirdim, nedenleri anlamaya çalıştım ve araştırma, tez yazma sürem bana adeta bir psikoterapi oldu. Yaşadıklarımın benim tarzımdan veya kişiliğimden kaynaklanmadığını, hakkımda söylenenlerin, başıma gelenlerin tüm kadın yöneticinin başına geldiğini anladım. 

Yalnız değildim, üst yönetici, yani bir kurumun tüm sorumluluğunu üstlenen ve son sözü      söyleyen yönetici kadınlar yıpratılma ve yıldırılma sürecinde toplumsal baskı, dedikoduya maruz kalma, bilimum fesatlık, astlarına verdiği görevlerin yapılmaması yani meydan okunması gibi çeşitli tutumları hem kadınların çoğunluğundan hem de eşleri dahil bazı erkeklerden yaşıyordu. Destekleri yoktu, eşleri dahil çok insan saldırıyordu. Tez süreci bir anlamda yaralarımı sardı, iyileştirdi. Işılay Saygın’ı anlamamak mümkün mü? O da birçok dedikodu ve yıpratılma ile karşılaştı.

Araştırmam, kadınların üst yönetici konumlarında (Kurumdan yarı sorumlu müdür yardımcısı gibi daha üstte birinin arkasına saklanabilen ara yöneticilerden söz etmiyorum) neden azınlıkta olduğu sorusu ile başlar ve kadınların kariyer ilerlemesindeki engeller, kadın ve erkek yöneticiler arasındaki tarz farklılıkları ve toplumsal eğitimin rolü ile devam eder.

Gizli Kültür Egemenlikleri

Yüzyıllardan beri gelen gelenekler kültürü şekillendirmiştir. Yüz hatta bin yıllardır erkekler ön planda olduğu için sözleri onlar söylemiş, kadınlar dinlemiştir. Farklı derecelerde olsa bile hem Batı hem de Doğu toplumlarında toplumu ve toplumsal kültürü erkekler yönetmektedir. Erkek kültürünün egemenliği, eğitim dahil yaşamın tüm alanlarını şekillendirmektedir.

Bu tür erkek odaklı kültür erkek değerlerine daha çok yatırım yapmakta ve kadın değerleriyle deneyimlerine daha az önem vermektedir. (Shakeshaft) Araştırma yöntemleri de çoğunlukla erkekler tarafından saptanmaktadır. Bunlar gizli kültür egemenlikleridir.  Benzer şekilde, yönetim teorileri de çoğunlukla erkekler tarafından saptanmaktadır.

Dünyanın kadınlar için daha farklı olduğu, onların deneyimlerinin daha farklı olduğu göz ardı edilmektedir. (Shakeshaft) Genellikle araştırmalar erkek deneyimleri üzerinedir ve dolayısıyla sonuçlar erkek deneyimlerini yansıtmaktadır. Kadın deneyimleri üzerine olan araştırmaların sayısı çok azdır.

Kadın deneyimleri üzerinde olan araştırmalar ‘nesnel olmak yerine öznel’, ‘kişisel’ gibi etiketlerle karşılaşmaktadırlar. Bu nedenle yayınların çoğunluğu kadınların deneyim ve sıkıntılarını ele almaz, söz konusu etmez. Yönetim tarzlarındaki farklılıkları belirtmez. (Shakeshaft) Oysa, erkeklerin ve kadınların yönetim tarzlarında büyük farklılıklar vardır, olmak zorundadır çünkü karşılaştıkları sorunlar farklıdır.

Sonuç olarak, kadın yöneticiler sıklıkla farklı yönetim tarzlarından dolayı eleştiriye uğrarlar ve kendilerini yanlış yapmış gibi hissedebilirler. Yönetici kadınların değerlendiriliş perspektifi erkek perspektifidir.(Shakeshaft) ‘Kültür tuzağı’ kadınları erkeklerden daha az başarılı, erkeklere daha bağımlı rollere yüreklendirmektedir. Erkekler mesleklere yönlendirilmiş, bağımsız yetiştirilirken kadınlar özveriye, şefkatli olmaya, besleyip büyüten olmaya yönlendirilirler.

Kadınların yetiştirilmesinde yer alan özgüven eksikliği uzun vadede kararsızlığa, risk almamaya ve düşük motivasyona dönüşür.  Bütün bu erkek egemen kültüre rağmen üst yönetim pozisyonlarına gelmeyi ve o pozisyonlarda kalmayı başarabilmiş kadınların sayısı çok azdır ve bu kadınların en önemli özelliklerinden biri sebat etmiş olmalarıdır. (Shakeshaft)

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Seval Sekin 27 Ekim 2022 Perşembe 15:35

Meral Aksenerin esini tanimiyorum ama görmeden kendisine hayranim.Ayni Merkelin esi gibi.Eslerinin arkalarinda olan iki erkek. Acaba boyle erkeklerin Ulkemizdeki orani nedir.Berna hocam yazdiklarinizin hepsine katiliyorum.Ama inaniyorum Dünyayi gelecek de kadinlar yönetecektir.

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva