Baktılar ki, karışıklık eski düzeni bile aratacak biçimde… Bu keşmekeş, ne yaparsan yap bir türlü sona ermek bilmiyor… Bir kadın yönetici seçtiler başlarına… Dediler ki, ‘Mâdem ki erkekler bu işin üstesinden gelemediler… Olur ya, belki bu işi bir kadın becerir.’

Olayın garip olan tarafı, Japonya’dan söz ediyoruz.

Kadınların genelde daha ikinci planda oldukları bir ülkeden Japonya’dan…

Himiko adı bu kadının…

Hiç evlenmedi ömrü boyunca… Bilindiği kadarı ile aşkı da olmadı…

Milattan sonra üçüncü yüzyılı yaşıyordu Japonya. Kendisini kanıtlayıp Japon tarihine ciddi bir şekilde damga vuran, ismi de hükümdar diye resmî kayıtlara geçen ilk kadın yöneticiydi. 

Doğaüstü güçleri olduğu söylenirdi… Büyücüydü, iddialara göre.

Wa’nın, yani Japonya’nın tarihindeki gelmiş geçmiş en önemli kadın sembolü oldu. 

Japon tarihçiler için olağanüstü bir kurgu idi Himiko’nun öyküsü. Japonya’nın kaleme alınan en önemli efsanesiydi.

Türkiye için sıradan bir ülke değildir Japonya.

1960’lardan itibaren ‘Yamatai Akımı’ patlak verdi Japonya’da. Tarihçiler, dil bilimciler, arkeologlar… 

Kim varsa kim yoksa- Kraliçe Himiko’yu ve anayurdu Yamatai Adası’nı koydular vitrinlerine…

Yamatai, Japonya’da antik bir ada ülkesiydi. Yani, bir nevî Asya’nın Atlantisi olmuştu Yamatai.

Bu ülkenin nerede olmuş olabileceği ise sadece tahmin edilmekteydi. Ejderha Üçgeni denilen söz konusu bölge, belki de Pasifik Okyanusu’ndaydı.

Aynen Atlantik’teki- ABD’nin güneydoğu kıyılarında, açıklanamayan gemi, tekne ve uçak kayıplarının çok yüksek oranda yer aldığı paranormal olaylara gebe olmuş olan tuhaf alanın ikiziydi sanki… Bermuda Şeytan Üçgeni’ni andırıyordu yaşanılan esrarengiz olaylar açısından.

***

Sevgili dostlarım Halit Kakınç ile Asuman Tümer M. S. 3. Yüzyıl’dan başlayıp bugünün Türkiyesi’ne kadar uzanan Himiko’nun hikayesini “Her Kadın Ölümsüzdür” adı ile romanlaştırdılar. (Karınca Yayınları)

Ölümsüz kadınlar için okuyacağız