Neşe ÖNEN
Gazzeli çocuklara mektuplar (2)
9 Eylül 2024 Pazartesi

Dünya günahkâr

Gazzeli çocuklara mektupların ikincisini yazmak istiyordum bu hafta. Yönetmenliğini İsrailli yönetmen Eran Riklis’in yaptığı, 2012 yapım tarihli Zeytin adındaki filmi anlatacaktım onlara.

Film, 1982 yılında Lübnan Beyrut’ta Filistinli mültecilerin kaldığı Şatilla Mülteci Kampı’nda, hayatta kalan tek yakınları babası ve dedesiyle yaşayan 12 Yaşındaki Fahed’in başından geçenleri anlatıyor.

Fahed’in babası, Filistin topraklarına bir gün dönecekleri ümidi ile yaşamaktadır. Bunun için terk etmek zorunda kaldıkları köydeki evinin anahtarını, değerli bir hazine gibi saklamış ve her fırsatta Fahed’e de evine dönme arzusunu anlatmıştır. Hatta, topraklarına kavuşacakları günün hayali ile, köyünden getirdiği zeytin fidesini, ait olduğu topraklara yeniden dikmek için, evde bir saksıda yetiştirmeye çalışmaktadır. 

Fahed’in babası, bir gece, İsrail hava saldırısında öldürülür. Bu olaydan bir süre sonra ise Yoni adındaki bir İsrail savaş pilotu, vurulan uçaktan paraşütle atladığı kampta esir düşer. Fahed ve Yoni, iki düşman tarafta oldukları için, birbirlerine nefretle bakarlar. Babasının ölümünden İsrail’i sorumlu tutan ve öfkesini yenemeyen Fahed, Yoni’yi bacağından kurşunla yaralar. Ancak, Yoni’nin onu, bir zamanlar babasının yaşadığı köye götürebilecek tek kişi olduğunu kavramasıyla,Yoni’ye karşı tavrını değiştirir ve bir teklifte bulunur; onu köyüne götürmesi karşılığında, Yoni’nin tutsak olduğu kamp hapishanesinden kaçmasına yardım edecektir.

Filmin ilerleyen akışı içerisinde, henüz 30’lu yaşların başında olan Yoni’nin, babasını 1967 yılındaki Arap-İsrail savaşında kaybettiğini öğreniriz. Böylece filmin iki kahramanının da henüz çocuk yaşlarda, babalarını, sebep olmadıkları ve on yıllardır süren bir düşmanlığa kurban verdiklerini anlamış oluruz…

Başlangıçta, Fahed babasının doğduğu köyden, inatla “Filistin” diye bahsederken, aynı hırsla Yoni, “Filistin” sözüne, “Filistin diye bir yer yok artık. Orası İsrail” diye itiraz etmektedir. Ancak kaçış yolculuklarında, birbirlerini tanıdıkça ve yoldaş oldukça, benzer acıları paylaştıklarını anlarlar. Ve sonunda, her ikisi de farklı adlarla ansalar dahi, aynı topraklara vatan dediklerini kabullenirler.

Filmin sonunda Fahed, mayın tarlalarında dahi geride bırakmayı göze alamadığı baba yadigârı zeytin fidesini, Yoni’nin yardımıyla bulduğu ve yıkık kapısını babasından kalan anahtarla açtığı harap halindeki evininin önüne dikmeyi başarır. Ne yazık ki, bu maceralı yolculuğun sonunda Fahed, Beyrut’taki mülteci kampına, Yoni ise savaş pilotluğuna geri dönmek zorunda kalacaklardır…

Sevgili Gazzeli çocuklar; işte size savaşların ve düşmanlıkların neden bu kadar anlamsız olduğunu; eğer doğduğumuz ve vatan dediğimiz topraklarda hangi ırk, etnik köken ya da din ve mezhepten olursa olsun, barış içinde yaşamayı öğrenmezsek, sadece bizlerin değil, bizden sonra gelecek kuşakların ve çocuklarımızın da aynı acıları yaşayacaklarını; bir kez kin tohumları atıldı mı artık hiçbir yerin yeşeremeyeceğini ve tüm bunların sonuçlarına dair daha bir sürü şey anlatmaya hazırlanıyordum ki…

Benim güzel ülkemde 8 yaşında ve Narin adında küçücük bir kız çocuğunun, milyonlarca yüreğe düşen kor ateşi sardı içimi. Hem sizi sevgili Gazzeliçocuklar, hem İsrailli, hem Afrikalı, hem dünyanın her yerinde korkunç katliamlara kurban giden çocuklar, hem de artık bütün Türkiye’nin kızı olan Narin’imizi düşününce; sözlerini rahmetli Meral Okay’ın yazdığı, Sezen Aksu’nun “Masum Değiliz” şarkısı döküldü dilimden:

“Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece
Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık her şeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan
Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
İçindeki çocuğa sarıl
Sana insanı anlatır

Eller günahkâr
Diller günahkâr
Bir çağ yangını bu bütün
Dünya günahkâr”

Bu şarkının sözlerini sizler belki daha önce duymamışsınızdır diye paylaşmak istedim. Biliyorsunuz değil mi? Bir gün savaş bitecek ve ben Gazze’ye geleceğim, bu şarkıyı birlikte söyleyeceğiz. Bütün dünyaya haykıracağız. Çünkü; “Masum çocukların kanının dökülmesini önleyemeyen ve buna seyirci kalan bu dünyada, bu çağ yangınında, hiç kimse ben masumum diye kendini aklayamaz artık, aklamamalı. Hepimiz günahkarız çocuklar, hepimiz kirlendik. Bütün dünya günahkâr!”

Bir tek siz masumsunuz. Biz büyükler size layık olamadık… Sizler ve Narin, bizi affetmeyin! Bizi Allah affetsin dilerim…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Birkaç gün önce Çin
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
'Pişman olmuş adama Nobel verdiler!'
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Altın anahtarla açılan Sümerbank'ın acı sonu!
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
‘Gönülsüz bekarlar’ için bakanlar devreye!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İmamoğlu yalnız mı bırakılıyor?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Atatürk’ten rövanşı alacaklar da…
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva