Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
Merhum gazeteci Hikmet Bil ile…

“Atatürk ve Unutulmaz Anıları” kitabın yazarları…

Ahmet Gürel ve Bülent Türker’i...
Saygıyla analım...

***

Atatürk, sadece sofrasına davet ettiği kişilerle değil…

Emrinde çalışanlarla…

Hizmetini görenlerle…

Bekçiyle, aşçıyla…

Hem tartışır hem de danışırdı…

***

Bir gece yine, her zamanki gibi sofra hazırlandı…

Yemeğe oturmadan…

Dönemin CHP Genel Sekreteri Recep Peker ile…

Maliye Bakanlığı’ndan birkaç yüksek memur geldi…

Gazi’ye haber verdiler…

Atatürk, Recep Peker’i görünce…

“Hayrola Recep?” diye sordu…

Recep Bey ve arkadaşlarının o gece sofraya davetli olmadıkları…

Atatürk’ün bu “Hayrola?” lafından belliydi…

Recep Peker, konuya hemen girdi:

“Bir sorunumuz var, Paşa Hazretleri… Bütçe’de açık varmış… Ekmeğe bir kuruş zam yapıp, açığı bu suretle kapatmak istiyorlarmış…”

Gazi, önce…

“Ben milletin ekmeği ile oynamak istemem… Başka bir gelir kaynağı bulun” dedi…

Sonra da…

Arkasında duran Sofracıbaşı İbrahim Erguvan’a dönerek, ekledi:

“Hem bakalım, bir de halka soralım… O ne der bu işe?”

***

Sofracıbaşı İbrahim Erguvan…

Atatürk’ün sözünü ikiletmedi…

O sırada Çankaya’da sözü sade vatandaş almıştı…

Gereğini yerine getirdi:

“Paşam, halkımız karnını ekmekle doyurur…  Ekmeğe bir kuruş zam yapılırsa, bu zam sadece fakir halkın sırtına yüklenmiş olur… Ancak, şayet unun çuvalına 1 lira zam yapılırsa, o zaman zam zengine de fakire de aynı oranda yansır… Çünkü zengini, ekmeğe gelen zam belki az etkiler ama onlar yiyecekleri börekle, baklavayla hatta bisküvi ve pastayla zamma katılmış olurlar…”

***

Gazi’nin yüzü gülüyordu…

Recep Peker’e, “Siz halkın dediğini yapınız” diye emir verdi…

Ve sofraya doğru yürüdü…

Nokta…