Değerlerini muhafaza edemeyen “muhafazakarlık” şimdilerde neyin peşinde?

Murat Belge gibi sol ve sosyalist mahallede iddiası olan bir aydın, yirmi yıl önce “laikler ahlaksız, en azından gericilerdeahlak var” diyordu.

Aradan yirmi yıl geçti, acaba üstat şimdilerde neler düşünüyor?

Hâlâ laikleri ahlaksız, gericileri dindar ve ahlaklı mı sanıyor? 

Yirmi yılda neler yaşanmış olabilir ki “değerler sistemi” bu kadar alt üst olsun?

Türk toplumunun sosyal ve siyasal yapısını iyi analiz etmiş bir aydın ve akademisyenin yirmi yılda bu kadar sarsıcı bir değişim yaşaması mümkün mü?

Bir toplum değerlerinde bu denli bir sapma yaşamışsa artık Türk toplumundan ve aydınından söz etmek ya da bir değere sahip olduğunudüşünmek doğru mudur?

Yemin olsun, işgal bile yaşanmış olsaydı bu denli deforme olunmazdı?

Yoksa hak edilmemiş bir iktidara destek verirken tüm değerleri geride bırakarak mı koşar adım uçuruma gittik?

Çok düşündüm:

Mevcut durumu açıklayabilecek ne hukuk ne din ne de sosyoloji kaldı!

Şunu merak edip duruyorum:

Satır aralarında kalmış bir açıklama teorisi var da ben mi gözden kaçırdım?

İslâm bu kadar tanınmaz hale nasıl geldi?

Bu kadar ahlaksız hayatın fetvasını kim verdi?

Ey okuyucu!

Benden ne öğrendiyseniz hepsini unutun!

Fetvacı ulema var ya şu fetvacı ulema!

Allah sizi inandırsın, bu insanlar ümmetin aklı, fikri ve bilgesi ise sonumuzun nasıl olacağını öğrenmeye az kaldı!

Dinimizi daha iyi yaşamak daha dürüst daha çalışkan daha doğru sözlü olmak için iktidara taşıdığımız insanlar bizi sadece dinden imandan etmedi, ülkeyi de uçurumun kenarına getirdi.

Allah sonumuzu hayretsin!