Sağda solda, eşte dostta aksırık -  öksürük çoğaldı.

Covid’e yakalananları da son bir iki haftadır daha çok duyuyorum.

Sözüne, görüşüne saygı duyduğum bilim insanlarının çoğu da “Aman dikkat!” modunda..

Griple, nezleyle Covid karışmış durumda!

Ya sokak?

Sokağın umurunda değil!

Kimi “Nasıl olsa hafif geçecek”, kimi “Bana bir şey olmaz”, kimi de “Ha grip, ha bu!” bilgeliğinde!

Ama bilim “Olası bir dalga kapıda” görüşünü dile getirip…

“Yeni salgınlar 10 milyon insanın canına mal olacak” dese de..

Değişmeyen yapımız; umursamazlık..

Yumurtanın kapıya dayanması..

***

Merak edenler için söyleyeyim; Covid’ten vefat sayısı Türkiye’de 101 bini aştı..

Salgının başından bugüne..

Bu arada kalp krizleri, göğüs hastalıkları, emboli, çoklu organ yetmezlikleri gibi başka ölümler de var; “onlar kapsam dışı”..

“Alış ve algı sahamızın dışında”!

Son hafta rakamları da “tehlike sinyali”..

100’e yakın vefat..

Adım adım Anadolu (!) değil, adım adım yeni bir kabus!

Peki, Pekin’de ne oluyor?

Yeni varyant, yükselen riskler?

Çin’de endişe veren gelişmeler yaşanıyor..

Ama…

Galiba kulak tıkıyoruz!

Avrupa yeni önlemleri tartışıyor.

“Kapanma” demesek de “maske şart” en azından...

Biz ne yapıyoruz?

İşi hafife almak…

Birinci sıkıntı…

İkincisi…

“Bana Covid - movid işlemez” geyiği!

Oysa bilim ciddi ciddi uyarıyor…

Neden?

Dikkat kesilmiyoruz?

***

Şehir içindeki belediye otobüslerine bakın…

50 yolcudan 5’inde maske var!

Ya diğerleri?

Kaybolmayan ve dahi…

Asla yok olmayacağına inanmaya başladığımız…

Hayati bir “tehdit” altındayız…

Keşke hepimiz…

Bitmeyen, yok olmayan bu “Covid Belası”nı…

Yine… Yeni… Yeniden…

Ciddiye almaya başlasak…

Ne dersiniz?