İki yılı geçti Saray’ın Çeşme Turizm Projesi adında bölgeyi satma projesine karşı itiraz mücadelesi başlatalı. Çeşme’de salon bulamadığımız için ilk toplantımızı Urla’da gerçekleştirmiştik. Sonra daha organize bir şekilde İzmir Baro’su ev sahipliğinde toplantılar yaptık.

Mimar Mühendis Odası, Tabip Odası, EGEÇEP ve gönüllüler birlikteliği ile dava süreci başladı. Ancak şehrimizin en önemli tehdit projesi olduğu halde, İzmir’in bunu hissetmesini sağlamakta zorluk çekiliyordu.

Projeye destek verenler Ticaret Odası’nda, karşı çıkanlar ise Baro ya da Mimarlar Odası’nda toplanıyordu. Oda temsilcisi arkadaşlarımızın ve bizlerin de kişisel olarak muhalefet milletvekilleri, parti yöneticileri, belediye başkanlarına yönelik telkinlerimiz pek işe yaramıyordu.

TKP, Sol Parti, Yeşiller Sol, EMEP gibi sol partiler ile Konak ve Çiğli Kent Konseyleri kitlesel toplantılarda destek oldular.

Bu süreç içinde başından itibaren bu mücadeleye destek açıklayan sadece İzmir Milletvekili Kani Beko oldu. Bizimle Adliye Koridorlarında bulundu, basın açıklamalarına destek verdi. Ardından İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, çeşitli gazetelerde biraz da belediye başkanlarını uyararak bu projenin İzmir ve Yarımada için doğru olmadığını ifade eden açıklamalar yaptı, röportajlar verdi.

Milletvekili ve Avukat Murat Bakan da Bilirkişi Raporu sonrası, Çeşme Projesi’ne itirazlarını birkaç kez kamuoyu önünde paylaştı.

Bu rapordan sonra Parti Sözcüsü Faik Öztrak (2 yıl gecikmeli), CHP adına “Biz bu projeye karşıyız” açıklaması yaptıktan sonra durum değişti. Daha önce bu davanın ihtiyaç duyduğu destek, oldukça gecikmeli olarak geldi. Belediye Başkanları, Milletvekilleri ve CHP İl yönetimi net olarak, “Karşıyız…” çıkışları yaptılar.

Bunlara takılmak doğru olmayabilir ama bunları unutmak da doğru değil.

Gelelim bugüne. Bugün dava avukatlarımızdan Şehrazat Mercan’ın mesajını görünce pek mutlu oldum doğrusu. “MÜJDE! İdari Dava Daireleri Kurulu Çeşme Turizm Bölgesine ilişkin Danıştay 6. Dairesinin Yürütmeyi Durdurma Ret kararını kaldırdı ve Yürütmenin Durdurulmasına Karar verdi.”

Doğal olarak bu mücadeleyi veren ve bu davaya inanan herkes çok mutlu oldu. Ama yazışmalarımıza ve paylaşımlarımıza hep bir endişe yansıyordu. “Bunlar mahkeme, hukuk dinlemez”, “Bir yolunu bulurlar” vb.

Ardından AKP İzmir Milletvekili, istemezükçülere karşı mücadeleyi sürdürüleceklerini açıkladı. Beyefendiye göre istemezükçülerin işi dava açmak, onların işi ise hizmetmiş.

Ne zamandan beri koruma alanlarını ve kıyıları, iktidar finansmanı için satmak hizmet oldu.

İnşaat ve beton olmayan her yeri boş alan olarak gören bu barbar yaklaşım ülkemiz için büyük tehdit oluşturmaktadır. İhtiyaç duydukça SİT ve Şehir planlarını değiştiren bu anlayıştan hukuka saygı beklemek hayalcilik olur.

Başından beri kararlılıkla bu mücadeleyi sürdüren meslek odaları temsilcileri, İzmir Barosundan avukat arkadaşlar ve gönüllü yurttaşlar önemli bir kolektif başarı elde etmişlerdir. Zor şartlarda yürüttükleri ve yalnızlaştırmak istendikleri zamanlarda bile pes etmemiş oda temsilcilerimiz ve avukat arkadaşlarımız hakkın yerini bulması için sonuna kadar savunmayı sürdürmüşlerdir.

Bu basit bir kazanım değildir. Ancak kalıcı olması ve uygulanması için daha kapsamlı bir kamuoyu desteği oluşturmaya kafa yormak şart. İzmir’de bu konuda epeyce tecrübeli yurtsever uzaman ve yurttaş var sanırım.