22 Mayıs, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü’nü kutladığımız ve biyoçeşitliliğin gıda güvenliği, sürdürülebilir kalkınma ve birçok hayati ekosistemin tedariki için oynadığı vazgeçilmez rolü kabul edenler için önemli bir gün…

Biyoçeşitlilik neden bu kadar önemli?

Çünkü günlük gıdalarımızın çoğu monokültürlerden ve yoğun çiftçilikten geliyor. Ancak bu model orantısız su, gübre, pestisit ve antibiyotik kullanımını talep ediyor ve bu da hem bizim hem de gezegenin sağlığına önemli bir maliyet getiriyor. Dünya Gezegenini korumak yerine, modern tarım yöntemleri Dünya’nın ana düşmanı haline gelmiş durumda.

Yeniden başlamalıyız!

Arıların biyoçeşitliliği, tarımı ve bir bütün olarak gezegeni korumada oynadığı kritik rolü kendimize hatırlatarak Dünya Arı Günü’nü kısa bir süre önce kutladık. Ancak bugün, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü’nü kutlarken, biyolojik çeşitliliği savunmak için zamanın çok önemli olduğunu yinelemekte yarar var.

Herkes için iyi, temiz ve adil gıdayı garanti etmek için, tozlaşmayı sağlayan böcekleri, bitki çeşitlerini, hayvan ırklarını ve yüzyıllar boyunca çeşitli bölgelere, manzaralara ve kültürlere uyum sağlamış topraktaki yaşamı korumak için insanlığın yeniden başlaması gerekiyor. Yoksa çok geç olacak.

Biz SlowFood gönüllüleri, mevcut gıda sistemini değiştirme ve agroekolojik uygulamaları benimseyerek daha sürdürülebilir hale getirme gücüne sahip olduğumuza inanıyoruz.

“SlowFood ne işe yarar?” diye soranlar var biliyorum. Cevabını vereyim:

Küçük ölçekli üreticileri güçlendiriyor, SlowFoodPresidia ve Yeryüzü Pazarları aracılığıyla yerel ürünler yetiştiriyor ve agroekolojik üretimin uzun vadeli ekonomik ve ekolojik faydalarını savunuyoruz. Gıda sistemimizin biyoçeşitlilik, iklim ve çevre üzerindeki etkisini azaltmak için çalışarak, protein geçişi etrafında tartışmalara öncülük ediyoruz. Yerli halkların maruz kaldığı dışlanma ve yetersiz beslenmeyle mücadele ediyoruz, katılımcıları gıda güvenliklerini korumak ve geçim kaynaklarını iyileştirmek için bilgi ve becerilerle güçlendiren eğitim programları geliştirmek için ortaklarla birlikte çalışıyoruz.

Gezegeni, sağlığımızı ve mutluluğumuzu korumak için biyoçeşitliliği ve her türlü çeşitliliği savunmak zorundayız.

Biyoçeşitlilik dört bir yanımızda. Bizi ayakta tutan şey bu. Ve yerel toplulukları korumak ve iklim değişikliğini hafifletmek istiyorsak, onu agroekoloji yoluyla korumak tek çözümümüz.