O üniversitenin nasıl yaratıldığını…

En iyi bilenlerdenim…

O nedenle…

30 yıldır bi’gözüm hep üstünde…

***

Temelinin atılışını haber yapan gazeteci olarak…

O üniversite “selvi boylum” oluncaya…

Bizim de elimiz kalem tutuncaya kadar takipteyiz…

***

İzmir’in dokuz üniversitesi arasında…

Devletim’in imzasını taşıyan…

Süper öğrencilerin ilim/irfan yuvası…

Urla’daki o “Yüksek Eğitim Kalesi”…

30 yıldaki sayısız başarılarına…

Yeni bir yıldız ekledi…

***

İzmir’in gözbebeği  “Yüksek Teknoloji Üniversitesi”…

Göğsüne taktığı yeni madalyasıyla gururlu…

Kısa adı “TÜMA” olan…

“Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması” sonuçlarına göre…

Dünyanın “İYTE” olarak tanıdığı…

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü tüm kategorilerde “A+” alarak…

Devlet Üniversiteleri arasında…

Genel Memnuniyet Sıralamasında ikinci…

Tüm üniversitelerin yer aldığı…

Genel Memnuniyet Sıralamasında ise…

Üçüncü olma başarısı gösterdi…

Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran ise…

“Rektör Performansı Değerlendirme Ölçeği” sonuçlarında…

“Gümüş Ödül” almaya hak kazandı…

Bu ne demek?

“Ey İzmir’in yıldız üniversitesi, Türkiye seni izliyor!” demek…

Bunu unutmayın…

***

Aslında…

O rektörü sahnede tanıdım…

Geçtiğimiz Mayıs’ta…

“30. Yıl Bahar Şenliği”nde…

(Konuşma yaparken değil…)

Türk Rock müziğinin popüler grubu Manga’yla birlikte…

Sahnede şarkı söylerken…

Alkış yağmuru ve…

İki ay sonra gelen…

Üniversitelerarası büyük başarı…

***

Türkiye’nin…

131’i Devlet, toplam 209 üniversitesi arasında…

“Genel Memnuniyet Sıralaması”nda…

İkinci olmanın gururu…

Şimdi…

İzmir Yüksek Teknolojisi’nin omuzlarında…

Ve tabii ki…

Gümüş Madalya sahibi…

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün…

Beşinci rektörü… 

Prof. Dr. Yusuf Baran’da…

***

38 yaşında profesör olan Rektör Hoca…

“Gözbebeğim…” dediği İYTE anlatırken bile heyecanlanıyor…

Genç rektöre “İYTE Aşkı”nı sordum…

Bu cevaplar…

Türkiye’yi gururlandırır…

Diyor ki…

Prof. Dr. Yusuf Baran:

“Bakın İYTE’nin insan kaynaklarına başından sonuna tersine bir beyin göçü öyküsünü yaşarsınız nefes nefese…”

“Nasıl yani?” diyeceğinizi bildiği için…

Rektör Baran sözlerini sürdürüyor:

“Dünyanın en nitelikli üniversitelerinde eğitim almış, üstün başarılı bilim insanlarımızın ülkemize geri dönüşündeki ana motivasyonun, ülkemizin en büyük serveti olan gençlerimizi geleceğe en donanımlı bir şekilde hazırlamak ve bu topraklardan tüm dünyaya yayılacak bilgi ve teknoloji üretmek olduğunu gözlemlersiniz…”

Sözün tam burasında Rektör Hoca’ya sormak şart oldu… Başarıyı yakalamak için hayal kurmak tempoyu kolaylaştırıyor mu?

“İzmir Yüksek Teknoloji gibi potansiyeli yüksek bir kuruma liderlik etme şansına ulaştığımız andan itibaren, hocalarımız, öğrencilerimiz, girişimcilerimiz ve sanayicilerimiz başta olmak üzere toplum adına kendimize bazı temel sorumluluklar yükledik... Bunlardan biri de  hayal kurmayı teşvik etmek, hedeflerini büyütmek, motive etmek, cesaretlendirmek ve kolaylaştırmak…”

İnadına sordum; “Hep böyle umutlu musunuz?”

Genç rektör, gülümseyerek cevap verdi:

“İYTE çatısı altında hepimiz biliriz ki, (Umutlu ya da umutsuz olmak bizler için değildir…) Bizlere düşen, nefes aldığımız her ortamda ülkemizin ve toplumumuzun umudu olmak ve umut olacak başarılara imza atmaktır… Aşk’la çalışıyoruz… Gencecik üniversitemizi ulusal ve küresel arenada getirdiğimiz nokta verilerle birlikte ortada… Bizim geleceğe dair büyük hayallerimiz ve hedeflerimiz var… Bu güzel ülke için söyleyecek sözümüz, yapacak çok işimiz var… Çünkü bu bir aşk hikayesi…”

***

Bi’tık geriye…

İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi’nin…

“30. Yıl Bahar Şenliği”ne dönelim tekrar…

Sahnedeki Manga Grubu sürprizi patlatıyor…

Rektör Baran’ı…

Şarkıya eşlik etmesi için sahneye davet ediyor…

Grubun unutulmaz şarkısı…

“Dursun Zaman” parçası sessizliği deliyor…

Prof. Dr. Yusuf Baran’ın şaşırtan vokaliyle:

“Duysun seni… 

Dönsün diyorsun da, 

Oyun değil ki yaşamak… 

Yok bir çaren anla… 

Sakın uyanma, 

Yıllara inat…” 

İnsan o sahneyi hatırlayınca…

Ve dahi Rektör hoca…

Dün bana…

Üniversitesini anlatırken, “Bizimkisi bir aşk hikayesi” dedi ya…

Demek ki…

Yeni bir “İYTE Gecesi” yaşanacaksa…

Bilin ki…

Merhum Kayahan’ın unutulmaz şarkısı ile başlayacak…

Alkışları toplamaya:

“Bizimkisi bir aşk hikayesi
Siyah beyaz film gibi biraz
Daima çalışmak ve umut…

Aydınlığın yolu işte bu…”

***

Bitiriyoruz…

İzmir’in…

30 yıl önce Büyük Efes Oteli’nin karşısındaki…

Üç katlı Petkim binasında…

Eğitim / Öğretim’e başlayan…

Hayatlarını…

Teknoloji durağında buluşturan binlerce bilim adamı yetiştiren…

Ve…

Neredeyse iki nesil büyüten sıfatıyla… 

“İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü”… 

Merhum Başbakan Süleyman Demirel’in döneminde… 

İzmir Milletvekilleri Rıfat Serdaroğlu ve Işın Çelebi’nin gayretleriyle… 

Bu kadim kente kazandırıldı…

Ne onları…

Ne de kurucu Rektör merhum Prof. Dr. Erdal Saygın’ın…

Olağanüstü çabalarını asla unutmayalım…

Nokta…

Sonsöz: “Yaratıcı zekanın iki kaynağı vardır: Genetik ve Eğitim… Genetik faktörler şimdilik kontrolümüz dışındadır ama eğitim faktörü tamamen bizim elimizde olan bir faktördür… / Celal Şengör – Akademisyen…”