Siyasette keşkelere yer yoktur.
Bir iş esas itibariyle keşkeye kalmışsa o iş çoktan bitti demektir.Hele siyasette buna asla yer yoktur.
Son 65 yılda bu keşkelere onlarca örnek vermek mümkündür.
Keşke Menderes istifa etseydi.
Keşke Demirel istifa etseydi.
Keşke Ecevit istifa etseydi.
Keşke Mesut Yılmaz istifa etseydi.
Keşke Çiller İstifa etseydi.
Ekleyin ekleyebildiğiniz kadar. Liste uzar gider.
Ama hiç biri bunu yerine getirmediği için hem kendileri çok çok zorda kaldılar ve hem de Ülke işte bu hale geldi.
Şimdi ok yaydan çıkmıştır.
Artık Erdoğan kimseyi korkutamamaktadır. Ne tomalar, ne biber gazı ne tazyikli su ne gözaltılar. Hatta kurduğu korku imparatorluğundan kendisi korkar hale gelmiştir. Meydanlar da bağırıp çağırmasının esas sebebi budur.
Artık tam istifa zamanıdır.
Ülkeyi yönetemez hale gelmiştir.
Tekraren söylüyorum ki desti çatlamıştır ve artık su tutmaz.
Hayatının baharını bile göremeyen Berkin aramızdan ayrıldı. Bütün gece Türkiye uyumadı. Her yerde olay vardı. Muhtemelen bu yazı yazıldığın da da olaylar devam edecek gibi geliyor.
Çünkü yönetim demokratik ve hukuk temeline dayanmıyorsa orda huzur yoktur. Orda güven yoktur. Orda adalet yoktur.
Tertiplerle kurulan davalar ve mahkümiyetler bir bir geri tepmektedir. Her bir tahliye bütün yurtta coşku ile karşılanmaktadır. Demek ki bütün ithamlara, isnatlara ve tertiplere rağmen kamuoyu asla bu davalara inanmamıştır. İktidarın baskısına, Başbakanın savcısıyım demesine rağmen kamuoyun da vicdan sahipleri arasında asla yer etmemiştir.. Bunun içindir yurtseverlerin her birinin tahliyesi bütün yurtta sevinç yaratmış ve coşkuyla karşılanmıştır.
Yolsuzluk iddiaları artık göğe yükselmiştir. Ardı arkası kesilmemektedir. Ortaya çıkan kasetler dehşetengiz bir boyut kazanmıştır. Bunların onda biri doğruysa ki kamuoyunda artık tamamının doğru olduğuna dair kanaat gün geçtikçe yoğunlaşmaktadır, o zaman durum daha da vahim demektir.
Ana muhalefet partisinin Genel Başkanı açıkça ve ısrarla “Başçalan” demektedir.
Artık Başbakanın ne belagatı, ne hiddeti, ne şiddeti iktidarının yürümesi için asla yeterli olmayacaktır.
Vakit varken istifa tek çaredir.
Tek demokratik yoldur.
Biraz ülkeyi düşünüyorsa istifa tek çaredir.
Her açıdan istifa acildir ve gereklidir.
O zaman Ülke bir nebzede olsa normalleşebilir.
Demokratik kurum ve kuruluşlar tekrar hayat bulur.Devletin organları Anayasal işlevlerine kavuşurlar.
Mahkemeler, Emniyet, İstihbarat tekrar normalleşme sürecine girerler.
30 Martı beklemek gibi bir lüks yoktur.
Besbelli ki yönetemiyorsun.