Türkiye Cumhuriyeti…
29 Ekim 2023 Pazar günü…
Yani…
33 gün sonra…
“Dalya” demeye hazırlanıyor…
Hiç merak ettiniz mi?
Asırlık Cumhuriyet…
Sizce Anayasasını kaç kez “değiştirmiş” olabilir?
Üç… Beş… Yedi… On…
Hiç biri değil…
Anayasamız…
Bugüne kadar “21 kez” değişikliğe uğradı…
***
Dünya’dan iki örnek:
Dünyanın Süperi…
Amerika Birleşik Devletleri…
1787’de “kabul” ettiği Anayasası’nı…
Dikkat!
Tam “236” yıl içinde!
Topu topu “27 kez” değiştirmiş!
Bi’süper “anaç ülke” daha…
İngiltere…
Ya da dünyanın kabul ettiği adıyla “Birleşik Krallık”…
Hiç ilgilenmiyorlar bu konuyla…
Çünkü…
O Birleşik Krallığın “tek sayfalık” bile Anayasal metni yok!
Öyle ki…
İngiliz Anayasası'nın büyük bir bölümü…
Kanunlar, mahkeme kararları, uzman çalışmaları ve…
Antlaşmalar gibi…
Yazılı metinler doğrultusunda şekillenmiş…
İngilizler hayatlarından memnun…
Ya biz?
***
Aslında önce şu soruya cevap bulmak zorundayız:
Neden?
Koca bir asırda 21 kez Anayasa’yı değiştirdik?
Zorumuz neydi?
Sade 1924 Anayasası “yedi defa” değişikliğe uğramış…
Normal mi?
***
Dikkat ediyor musunuz?
Türkiye’de “Anayasa Değişikliği” için…
Yeni bir hamle var…
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Zaten…
12 Eylül’ün yıldönümünde…
Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nden muhalefete çağrı yapmıştı:
“Gelin bir sivil anayasayı bu dönemde yapalım, diyoruz… Davetimizi kabul ederler etmezler, ama biz şu anda kapıları çalacağız… Türkiye artık darbe anayasası ayıbından kurtulmalıdır... Zaman içerisinde yapılan müdahalelerle belli bir mesafe alınsa da mevcut anayasa Türkiye Yüzyılı’na yakışmayan bir yapıdadır... Hedefimiz tüm vatandaşlarımızın (Benim anayasam) diyeceği bir anayasa ortaya koymaktır…”
***
Sayın Cumhurbaşkanına göre…
Yeni bir Anayasa’yı…
Türkiye’de hayata geçirmek…
İktidarın “en önemli” işi olacak…
***
Soru şu:
Nasıl bir yeni Anayasa?
Cumhurbaşkanı’nın cevabı şöyle:
“Türk Milleti’nin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan bir Anayasa!”
***
Yine Erdoğan’a göre…
“Yeni anayasa sihirli değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi masal diyarı haline getirmeyecek ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, siyasi aktörlerin uzlaşmasını sağlayacak...”
Cumhurbaşkanı, muhalefete seslenmeyi de unutmuyor:
“Kapıları çalacağız, nazlanmaya gerek yok…”
Yani…
Sayın Cumhurbaşkanı kararlı…
Önümüzdeki günler neleri gösterir belli değil ama…
Erdoğan’ın şu sözleri hayli dikkat çekici…
“Milletimizi hak ettiği anayasa idealinden hiç kopmadık… Ülkemizi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı anayasaya kavuşturma hedefinden vazgeçmedik... Bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem de sözümüz var…”
Haklı olabilir, sayın Cumhurbaşkanı…
Ancak…
AK Parti’nin iktidarını sürdürdüğü…
“2002 ile 2023 arası…”
Kalıcı bir Anayasa’ya sahip olmak için…
Yapılacak “değişikler” adına…
Hiç de küçümsenecek bir süre değildi…
Öyle değil mi?
***

Bitiriyoruz…
Referanduma gerek kalmaksızın…
Bir anayasa değişikliği yapmak için en az 400 oya ihtiyaç var…
Bunun mümkün olabilmesi için CHP’nin desteği gerekli…
CHP bu düzenlemeye karşı olduğu için…
Bu alternatif devre dışı kalıyor…
Bu durumda muhafazakar ve milliyetçi olarak kendini tanımlayan tüm partilerin desteğini almak gerekecek...
Cumhur ittifakı kendi 323 blok oyuna İYİ Parti (44), DEVA Partisi (15), Gelecek Partisi (10) ve Saadet Partisi’nin (10) desteğini alabilirse 402 sayısına ulaşılıyor ve firesiz destek durumunda anayasa değişikliği mümkün olabilir…
Mevcut göstergeler ise…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda…
Son derece kararlı olduğunu işaret ediyor…
Hayırlısı…
Hamiş: “Türkiye'deki bütün kesimlerin kendilerini özgür hissedebilecekleri, kendilerine hukukun uygulanabileceklerine inandıkları, adaletin işleyişi konusunda şüphe ve tereddütleri olmayacağı anayasa sistemi inşa etmek ve bunu uygulamak durumundayız... Bazı kesimler bizim anayasa söylemimizden kuşku duyuyorlarsa bunları giderecek açıklamaları ve çalışmaları ortaya koymak durumundayız…” / Yavuz Atar – Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Başkanvekili…)
Sonsöz: “Üzülme, kaybettiğin her şey başka bir surette bir gün mutlaka geri döner… / Hz. Mevlana…”