Yirmi yıldır iktidarı elinde bulunduranlar, daha doğrusu elinde bulunduran “yanlış üstüne yanlış” yapıyor.

Doğru…

Muhalefet bütünüyle, yeterli “coşkuyu, heyecanı, eylemi, çözüm yolları”nı veremiyor.

Bu da bir başka doğru..

Ancak..

Bir başka “doğru” daha var..

Nazım Hikmet yıllar önce bu “doğru”ya değinmişti.

Ve demişti ki:

“Söylemeye dilim varmıyor ama kabahatin büyüğü sende kardeşim”…

Şimdi..

Ormanlar yandı.

Bu sene,

Geçen sene,

Daha evvelki sene…

Sebepler söylendi, aynı hikayeler anlatıldı duruldu..

Ne oldu?

Tencere kaynamıyor.

Kaynamıyor arkadaş..

Nereye bakarsan bak kaynamıyor..

Yüzlerce örnek var kaynamadığına dair..

Dış sorunlar,

Dış ilişkiler..

İtibar..

Şu son gelene bir bakın..

Karşılamaya, ağırlanmaya ve uğurlanmaya…

Ve daha düne kadar bu konuda söylenenlere…

Burnumuzun dibinde ve bize ait adalar gitti.

Elin adamı oraları sadece “silahlandırmadı”, “insanlandırdı”…Yani “işgal etti”..

Ne zaman?

En az onbeş yıl önce..

Yazıldı çizildi..

Şimdi söylem üstüne söylem..

Ne hakkında?

Oraları niçin “silahlandırdınız” diye

Ya “insanlandırdıkları” konusu ne olacak?

Hukuk ne durumda?

İnsan hak ve özgürlüklerinin tek teminatı Hukuk?..

Hakim teminatı, Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, adaleti…

Eğitim..

Yaz boz tahtasına döndü.

Ne kadar Bakan değişti ise, o kadar da sistem değişti..

Her şeyi, hepsini yazmaya ciltler yetmez..

Zaten yazanlar her gün yazıyor..

Neyi?

“Yalanı, talanı, haramı”…

Ancak..

“Dilim varmıyor” dedi, ünlü şair..

Ama ..

Benim varıyor artık..

“Uyan artık sevgili yurttaş”…