Üç yıl üç ay önceydi, 17 Nisan 2017…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkanlık Sistemi” için Anayasa Değişikliği Referandumu sonrası konuştu:

“Yeni bir yönetim sistemine geçtik... Seçimlerden sonra yaşanan belirsizlikler geride kalacak… Bundan böyle karar milletin…”

***

İki yıl üç ay önceydi, 09 Temmuz 2018…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi resmen başladı… Yemin eden Erdoğan, hem Devlet’in hem de hükümetin başına geçti…

***

İki yıl bir ay önceydi, 22 Haziran 2018…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemin hedefini açıkladı:

“Bürokratik oligarşi gibi engelleri ortadan kaldıracağız…”

***

11 ay önceydi, 21 Ağustos 2019…

Bülent Arınç, birinci yılında Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni fiskeledi: “Aksayan, verimsiz alanlar restore edilecek!”

***

İki gün önceydi, 21 Temmuz 2020…

Erdoğan, sistemin ikinci yılını değerlendirdi: “Biz yaptık öyleyse en doğrusu budur gibi bir inatlaşmaya girmiyoruz… Daha iyisini, daha efdalini (erdemli olanını), daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de, siyasetimiz de açıktır…”

***

Dün;  22 Temmuz 2010…

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: “İlk kez Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürümediğini söyledi…”

***

Ne oluyor?

Şunlar oluyor…

***

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu “yönetim modeli”nin dinamik bir sistem olduğunu söylüyordu… Aradan 2x365 gün (iki yıl) geçti! Ne yazık ki, başta söylediği gibi sistem yürümüyor… Dolar, 7 TL.’ye dayandı… Borcumuz, neredeyse milli gelirin %55-60’ını bulmuş… İşsizlik %25 gibi bir toplumsal yangının habercisi…

***

Açlık sınırı haberleri gözleri yaşartıyor… Bu güzel ülkede ilk kez dört kişilik ailenin açlık sınırı (2 bin 374 TL.), asgari ücretin üzerine çıktı…

***

Dört milyon emekli, asgari ücretin altında maaş alıyor…

***

Gazi Meclis’nin işlevi kalmadı… Yürütme KHK’larla yürüyor! Beştepe’den gelen teklif, virgülüne dokunmadan TBMM’den aynen çıkıyor…

***

Tamamen, orta gelir durumuna mahkum olmuş bir ülke görünümündeyiz…

***

Komşularımızla (sıfır) sorundan (sırf) soruna geldik…

***

…Ve, yolun sonu… Şair Dursun Ali Akınet’in dediği gibi…

“Aşağıdan yukarıdan…

Yolun sonu görünüyor…”

İyi de…

Pek iç açıcı görüntü yok, farkındasınız…

***

İki yaşını geride bırakan bu sistemin başka örneği yok…

Nev-i şahsına münhasır, Türk tipi “Başkanlık Sistemi”…

Mesela…

Fransa, “Yarı Başkanlık” sistemi ile yürüyor ama iki meclisi ve bir başbakanı var…

Mesela…

Amerika Birleşik Devletleri’nde “Prezidansiyel Sistem” mevcut, iki asırdan fazladır… İki meclisi var… Ama Senato isterse Başkanı, hatta Devlet’i bile kilitleyebilir! Trump’a bakar mısınız? Üyelerini kendisinin atadığı yüksek Yargı’dan ödü kopuyor!

***

Bizim iki yaşına basan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde…

Böyle bir özellik var mı?

***

Güngörmüş, “bir bilen” siyasetçi ağabeyime göre…

Mevcut Anayasamız, Başkan’ı neredeyse “layüsel” (kendisinden hesap sorulamayan) yapmış…

Ancak, ufukta bir “erken seçim” görünürse…

Ve dahi hayata geçerse…

Kimilerinin çok beğendiği bu sistem ile…

“Başkanlık Seçimi”ni kazanmak mümkün olur mu?

Sorun şurada…

Giderek “50+1” ile seçim kazanmak zorlaşıyor…

O zaman iktidar cephesinde ne yapılabilir?

Meclis koltuk çoğunluğu “Cumhuriyet İttifakı”nda olduğuna göre…

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok…

Türkiye, isterse…

Kuvvetlendirilmiş bir Parlamenter Sistem’e dönebilir!

Üstelik…

Millet İttifakı bileşenleri…

Tam şu sırada “Yeni Anayasa yapalım…” demeye başlamışken…

Haydi, tam zamanı!

Nokta…

Sonsöz: “Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselirler… / Winston Churchill – Britanyalı Politikacı…”