Uluslararası sistemde ortaya çıkan bunalım ve bunalımı izleyen değişim süreci bütün dengeleri altüst etti.

Gerek Türkiye’nin sorunlu yönetiminin ve gerekse uluslararası sistemde yaşananların yol açtığı bunalım, bir restorasyon dönemini işaret ediyor.

Bu ahvalde, ekonomide, istihdamda, güvenlik politikalarında, kamusal alanda, kurumların işleyişinde, dış politikada ortaya çıkan tablo gerçekten endişe yaratıyorsa, ki yaratıyor; muhalefet partilerinin parti içi siyasi kaygıları bir tarafa bırakıp “Ortak Program” etrafında bir araya gelmesi bir zarurettir.

Ülkenin öncelikli meseleleri, yakıcı sorunları ve çözüm yolları, değişim ihtiyacı ve nasıl gerçekleşeceği bu programda yer almalı ki program herkese iyi gelsin.

Toplum, aklın ve sorumluluk duygusunun öne çıktığını görmek istiyor. Çünkü halk sorunların altında gerçekten ezilmiş durumda.

Türkiye’nin referandumla değişen yönetim sisteminin önemli zaaflarından birikeyfiliktir. Temsil sorunlu hale getirildi. “Tek adam” yönetiyor, gerisi teferruat...

Parlamenter sistemin yeniden inşası kaçınılmaz.

Din ve etnisite gruplarının talepleri sonucu bozulan toplumsal mutabakatın ve sosyal barışın yeniden inşası bir zaruret.

Sorun çok, çözüm yolları zorlu…Yeni bir toplumsal mutabakatla bir araya gelmek için çok fazla nedenimiz var.

Şark zihniyetinden, kişi kültünden uzaklaşmak, kendini geri plana almak, ülke yararını öne çıkarmak; siyasetçiyi bekleyen sınavlardır.Toplumu doğru fikirlerin etrafında bir araya getirmenin başka yolu yok.

İşte, bu ahval ve şerait içinde, Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde bir araya gelerek bir mutabakat metni oluşturan 6 siyasal partinin başlattığı yeniden yapılanma çalışmaları, tünelin ucundaki ışık oldu.

Ortaya çıkan 44 sayfa mutabakat metni daha başlangıç.

ESİAD’ın düzenlediği Liderler Buluşması etkinliğinde konuşan Ali Babacan’ın da belirttiği gibi, Güçlendirilmiş Parlamenter sistemin yol haritası bir an önce açıklanmalı ve Cumhurbaşkanı adayı,yapılacaklarını taahhüt etmeli. (Bu konuda, bir “ortak program” ihtiyacını daha önce dile getirmiştim.)

Yine Ali Babacan’ın ifadesiyle; Aksi halde, Türkiye’yi kaotik bir süreç bekliyor… Seçim kazanılır, ancak Türkiye’yi kaybederiz.

Kanımca, 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile başlatılan tartışmaların orta vadede belirleyici rolü, mutabakatın da yol haritası olacak gibi…

Gerçek şu ki, küresel değişim koşullarında, ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilen kadrolara ihtiyaç var.

Türkiye’yi yeni Dünya düzenine taşıyacak “toplumsal mutabakat ve ortak program” için bir araya gelmek, tarihsel bir görev olarak önümüzde duruyor.