Günümüzde; Ülke rantına göz dikenlerin kamu kaynaklarına ulaşabilmek için örgütlenmeleri sonucu ortay çıkan yapıya, “siyasi parti” deniyor. Siyasi çıkarları kadar birbirine yakın veya uzak birtakım insanların, memleket meselelerini siyasi parti çatısı altında konuşur gibi yapması ise “siyaset” oluyor. Bunu yapanlar da “siyasetçi” olarak anılır.

Ülkemizde “siyaset-siyasiparti-siyasetçi” üçgeninde olan bitenler, siyaset yapanların örgütlenerek ülkeyi yönetmeye talip olmaları nedeniyle, gündelik hayatın ayrılmaz parçası olmuştur.

Biz sıradan fanilerin rızasıyla hayat bulan bu “netameli üçgen”, oylarımızla hayatiyetini sürdürmektedir.

Ve bu netameli üçgende sıradan insanın başına gelenlerin veya getirilenlerin, şeytana bile parmak ısırtıyor olması, muhtemeldir.

Belki de şeytan, üçgenine bakıp bakıp dizini dövüyordur...

Sadece ve sadece yeryüzünde var olduğu için, her insanın, yeryüzü nimetlerinden payına düşene sahip olma hakkı vardır.

Bu hakkı doğrudan kullanabilmesi gereken insanı labirente koyarak şaşkına çeviren siyasetçi tam burada kadim yalanı devreye sokuyor;

“Düş peşime, kurtul!”

İnsanlığın kurtulmuşluğu yok. Denemişliği var. Ama hepsi de sonuçsuz kalmış.

Toplumlar ne zaman ayağa kalkıp kendisi için bir şeyler yapmaya yeltense, kurtarıcılar ön saflara geçerek başkaldırıyı etkisiz kılmış, yeniden bir otoriteye itaat eder hale getirmiştir.

Şu hale bakın! Kira, elektrik, su parasını anca karşılayan gelirle yaşamaya çalışan insanlar… Ve onu da bulamayanlar…

Yeryüzünde her dört insandan üçü yoksulluğuyla baş etmeye çalışıyor.

Her gün, otuz bin insan açlık nedeniyle aramızdan ayrılıyor.

Bir milyar insan aç.

Böylesine onuru kırılan, çaresiz bırakılan insanı açlıkla terbiye etmeyi marifet sayan aşağılığın da aşağılığı yalanların efendileri; inandıklarını söyledikleri kutsal kitapların bir tek harfine bile aldırmıyorlar. Ey inananlar, bunu anlayın artık!

Siyaset-siyasetçi-siyasal parti üçgeninde hayata musallat olanlar, yeryüzünde insan yaşamının sonunu getiren sistemin yürütücüleridir.

Ve büyük insanlık onları kendi rızasıyla sırtında taşıyor.