Bir ay önceydi…

Mersin’den İzmir’e atandığında…

İlk dikkatimi çeken soyadı oldu…

“Şahne”…

Acaba ne anlama geliyordu, derken…

Şaşkınlığımız bi’kat daha arttı…

“Şahne”nin tam karşılığı şuydu:

“Bir şehrin emniyet ve asayişinden sorumlu kişi…”

Eh…

Bi’soyadı bir meslekle bu kadar uyumlu olabilir mi?

(Merak etmiş olabilirsiniz; ataları arasında polis yok…)

54 yaşında; atadan Ankaralı…

İlle de “soyadı”nın hakkını vermek için değil…

Bilerek, isteyerek polislik mesleğini seçmiş…

Önce Polis Koleji’nden…

Sonra da Polis Akademisi’den mezun olmuş…

Bu kadim memlekete “polis” olarak hizmet vermekten…

Büyük onur duyuyor…

*** 

1989 ila 2014 arasında…

Mesleğin meşakkatli basamaklarını tırmandı, bir bir…

Sivas, İstanbul, Ordu, Gümüşhane ve Sakarya’da…

Bu zor mesleği ifa ederken…

O’na her şeyi ögreten meslek büyüklerine şimdi duacı…

Dokuz yıl önce…

Birinci Sınıf Emniyet Müdürlüğü’ne terfi etti…

İstanbul Teftiş Kurulu Bölge Başkanlığı’nda…

Polis Başmüfettişi olarak görev yaptı…

Vatanı için her göreve güzü kapalı koştu…

Emrindekilere örnek oldu…

***

İlk İl Emniyet Müdürlüğü Karaman’a nasip oldu…

Ardından…

Mersin kenti, O’nu kucakladı…

Gurur duyduğu bir Mersin olgusu var…

O görevdeyken…

Uyuşturucu ile savaşta Mersin Türkiye birincisi olmuş…

Ve…

Şimdi de…

8 bin yıllık geçmişi olan İzmir’in “Emniyet Müdürü”…

Yapacak çok iş var…

***

Geldiği günden beri makamda oturmuyor…

Misafir yoksa, hep sokakta…

Süper bir gayretle İzmir’i “tanımaya” çalışıyor…

Tanıyınca n’olacak?

İzmirli, polisi ile daha fazla gurur duyacak…

Masada oturma adeti yok!

Geldiği günden beri İzmir’in 30 ilçesini adım adım dolaşıyor…

Hem “hizmet”i yerinde görüyor…

Hem de o ilçeye “emniyet açısı”ndan neler gerekli…

Bir bir not alıyor…

***

O’nu tanıyanlar, İzmir’e şu mesajı yolluyor:

“Kararlı duruşu İzmirliler’i mutlu edecek…”

Kendine söz vermiş…

Eylül – Ekim gibi…

Emniyet açısından İzmir’de taşlar yerine oturacak…

***

İzmir’in huzuru için gece-gündüz çalışan polise…

Yakışan bir hizmet binası şart…

Bunun için de çaba gösterilmesi gerekiyor…

Neden?

Çünkü, derdine derman aramak için Emniyet’e gelen İzmirli’nin…

O binaya girdiği andan itibaren kendisini güvende hissetmesi şart…

***

Meslek gereği bir özlü sözün peşinde…

O da şu:

“İzmir’de toplumun polisle daha iyi anlaşabilmesi için polisin kendini sevdirmesi gerekiyor…”

İstiyor ki…

Üniformalı polis, bu kentin insanına güven versin…

Bu gerçekleşirse, n’olacak?

Başarı ortak sinerjiyi yaratacak…

Bunu İzmirliler’in yaşaması gerekiyor…

***

Bir tespiti var ki, şahane…

Diyor ki, yakın çalışanlarına:

“Burası modern insanların kenti… Polise selam veren insanlar yaşıyor İzmir’de… Bundan güzel bişi olabilir mi?”

Peki, bu güzellikleri nasıl saptıyor?

Yöntemi şöyle…

Hergün Kordon’da veya başka bir semtte…

Kaldırımdaki masaya oturuyor; kendine bir kahve ısmarlıyor…

Bu arada hem İzmir’i tanıyor…

Hem de masasına gelen kentsoylularla hasbıhal ediyor…

Hepsinden önemlisi…

Varsa, dile getiriliyorsa sorunları yerinde görüyor…

***

Ve, bir ricası var İzmir Emniyet Müdürü Şahne’nin…

Herkes tarafından ulaşılabilir bir müdür olacağını söylerken…

“Bana aklınızı kullanmama izin verin!”

***

Nerede görev yaptıysa…

Mehmet Şahne’nin…

Bu ulvi mesleğin gereği…

Hayat felsefesinden farksız bir sözü var…

Diyor ki:

“Toplumun huzurunu bozanların huzurunu bozarım…”

***

İzmir’in yeni Emniyet Müdürü Mehmet Şahne’yi…

Yakından tanımaya çalışalım…

Kimbilir; belki bir gün…

Pasaport’ta yan yana masalarda kahve içerken…

İzmir Polisi için söyleyeceğiniz bi’şiler olabilir…

***

Bitiriyoruz…

Yazının başında soyadının “anlamı” ile…

Sizi şaşırttığımız İzmir Emniyet Müdürü Mehmet Şahne’nin…

Kartvizitinde bile “buram buram polis” kokan bir ayrıntı var…

Cep telefon numarasının bi’yerinde…

Yan yana üç özel rakam gözünüze çarpıyor:

“155”…

Yani, “Polis İmdat”…

Diğer üç numarayı da siz buluverin gari…

Nokta…

Sonsöz: “Polis asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”