Paran olsa bi’dert, olmasa bi’dert!

Farkında mısınız?

Son bir aydır medyada ha’bire…

“Sahte para ele geçirildi” haberleri yer alıyor…

Kalpazanlar yakalanıyor, içeri atılıyor…

Yeni kalpazanlar türüyor…

Demek ki, cebinizde mutlaka…

Kenarından köşesinden bi’sahte para mutlaka var…

Peki; sizi, bizi, hepimizi ne kadar ilgilendiriyor?

Bakın haberlere…

ATM’lerden çekilen paraların arasında bile…

Sahte olanları çıkıyor…

Son örnekler “kalpazanlığın” ne hale geldiğini gösteriyor…

***

Tarih; 05 Ocak…

İzmir Polisi, Ankara'dan gelen bir kişinin piyasaya sahte para süreceği yolunda ihbar alıyor… Bornova’daki bir eve düzenlenen operasyonda, 275 bin 830 lira sahte para ele geçiriliyor…

***

Tarih; 05 Şubat…

İzmir Polisi’ne yine ihbar geliyor; “Adamın biri Çankaya’da ofis kiralayacak… Aslında kalpazanın teki…” diye… Bi’baskın yapıyorlar; dünyanın parası ele geçiriliyor… Yalnız Türk Lirası değil; dolar da var…

***

Tarih; 28 Şubat…

İzmir Menemen’de bir arkadaş cep telefonunu internet üstünden satmaya kalkıyor; alıcısı da çıkıyor… Alıcı-satıcı buluşuyor; para ve telefon el değiştiriyor… Telefonu satan “kıyak satış”tan elde ettiği parayı bankadaki hesabına yatırmak istiyor… Aaaa, o da ne? 2.000 TL.’nin tamamı sahte… Polis devreye giriyor, bi’bakıyorlar… Kalpazanlar bir birahanede 200 adet sahte 20 lirayı ceplerine koymuş eğleniyor… Menemenli arkadaş giden cep telefonunun üstüne soğuk su içiyor…

***

Tarih; 04 Mart…

Muğla Datça’da adamın biri son bir hafta içinde kıyamet gibi sahte 20 liralık banknotlarla alışveriş yapıyor… Kalpazanı kaldığı otel odasında yakalayan polis bi’de ne görsün? Otel odası, sahte para basım atölyesi  olmuş… Renkli fotokopi cihazı, A4 boyutunda kağıtlar, sahte paralara güvenlik şeridi yapımı için, iskambil kağıdından hazırlanan düzenek ve maket bıçağı tam tekmil hazır…

***

Sonuç; İzmir Polisi son 60 günde 300 bin liradan fazla sahte para ele geçirdi… Neredeyse bir apartman dairesi parası… Dikkatinizi çekerim; bunlar sadece yakalananlar… Ya yakalanamayanlar? İşte; bu nedenle diyorum ki; cebinizdeki (varsa) banknotlara dikkat etseniz ne yazar, etmeseniz ne yazar? Anlayabilecek misiniz “sahte” olduğunu… Hoş, “anlasanız” ne yapacaksınız?

***

Metal para’da durum daha vahim… Hele “Bir Lira”ların sahtesi kıyamet gibi… Kimse de anlamıyor… O paralar dolaşıp duruyor… Gerçek “1 TL.”nin ağırlığı 8.3 gram olmalıymış! Ne yani; yanımızda kuyumcu terazisi mi gezdireceğiz? Hakikisinin çapı; 2.6 santimetre imiş… Tamam; oldu olacak bi’de cetvel koyalım cebimize…

İnsanı güldüren bi’durum var… Fırıncı esnafı bu “Sahte 1 Lira”dan illallah demiş… Sonunda bazı üyeler “sahte madeni para”yı yakalayan dört bin dolarlık ithal makinelerden satın alarak Merkez Bankası ve polise ifade vermekten kurtulmaya başlamış... Çare mi, sizce?

***

Bizim memlekette sahte para basmanın cezası, iki yıl ile 12 yıl arasında hapis… Ayrıca paranın sahte olduğunu bilerek kabul eden kişiler de bir yıl ile üç yıl arasında hapis ile cezalandırılıyor... İşin garip tarafı, sahte paranın basımında kullanılacak malzemeler, basılacak paranın tutarının en az yarısı maliyetinde… Bu işe girmek bile başlı başına bir “yatırım”… Demek ki, memleket “müteşebbis” kaynıyor!

***

Şimdi diyeceksiniz ki? Sahte para nasıl anlaşılır? Aslında anlasanız da bir faydası yok; “zokayı yuttunuz” mu bittiniz demektir… Mesela, yırtılan veya deforme olan banknotlar bankalar tarafından değiştiriliyor ama, sahte paralar için aynı durum söz konusu değil…

O nedenle…

Yok kağıdın kalitesine bakacaksın, yok ışığa tutacaksın, emniyet şeridi var mı kontrol edeceksin, yok kabartma baskıya dikkat edeceksin… Tutun ki, bunları yaptınız? Görme engelli vatandaşım ne etsin?

Sonsöz: “Sanma ki, her kalıbın içindeki insandır; insanı farklı kılan vicdandır…”