Süzme İzmirli’dir…

Yarım asrı deviren baba yadigarı dünya markası İzeltaş’ın…

Yıllardır kaptanıdır…

25 yıl önce meclis üyesi olarak girdiği…

Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın…

Neredeyse 10 yıldır Yönetim Kurulu Başkanıdır…

EBSO tarihinde ard arda iki dönem…

TOBB Yönetim Kurulu’na seçilen ilk başkandır…

Zor patrondur, yufka yüreklidir…

Beyefendidir, İzmir’i her yerde temsil eder…

Dudağının ucuna geleni söyler, sakınmaz…

Ekonomi kulvarındaki eleştirileri…

Daima hükümetlerin dikkatini çekmiştir…

Ve…

Böylesi bir İzmirli sanayici…

Yani…

Neredeyse İzmir’de herkesin tanıdığı Ender Yorgancılar…

EBSO’nun son Meclis toplantısında…

Ekonomiyi pas geçti ve…

İstanbul Küçükçekmece’de…

Beş yaşındaki kız çocuğunun uğradığı cinsel istismarı hatırlattı…

Arkasını şöyle getirdi:

“Ekonomiden daha önemli sorunlarımız var… O kız çocuğunun bu travmayı atlatması çok zor… Bunu yapanın cezası idamdır!”

Meclis üyeleri de şaşırdı…

Hiç böyle bir çıkış beklemiyorlardı Yorgancılar’dan…

Salondan çıt çıkmıyordu…

Ünlü sanayici devam etti:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için faaliyetlerde bulunmak ile bunun arasında bir fark yok... Tecavüzle ilgili idam kararının yeniden gündeme gelmesi lazım... Ancak bu şekilde bu suçlar caydırıcı olur…”

***

Yorgancılar neden böyle dedi?

Geleceğiz oraya…

Önce bu “ölüm cezası hatırlatması”nın Zaman Tüneli’ndeki izlerinden yürüyelim...

***

Türkiye’de idam cezası son alarak 1984 yılında uygulandı…

Yani…

35 yıldır fiilen uygulanmıyor…

Avrupa Birliği ile yakınlaşma süreci nedeniyle…

15 yıldır “o ceza” yasalarımızdan tamamen çıkarıldı…

1920 ile 1984 yılları arasında…

Türkiye’de 15'i kadın, toplam 712 kişi idam edildi…

İstiklal Mahkemeleri kararlarıyla idam edilenler…

Bu sayıya dahil değil…

Konuyu derinlemesine bilenlere göre…

Türkiye'de idam cezasının geri getirilmesi…

Hukuken zor, ancak imkansız değil…

Gelgelelim, tartışması da bitecek gibi değil…

Yaşananlar ise…

Daha dün gibi hafızalarda…

Mesela…

2007 seçim kampanyası sırasında…

Devlet Bahçeli, o sırada Başbakan olan Erdoğan'ı…

“Bebek katili Öcalan”ın asılmasını sağlamadığı için eleştirdi…

Hatta meydanlara kürsüden ip fırlattı…

Erdoğan ise, “Hukuk Devleti’yiz… Artık idamların, ağırlaştırılmış müebbet hapse dönüştürüldüğü bir dönemi yaşıyoruz…” dedi…

Bu “ölüm cezası” atışmaları…

Ara ara alevlenerek devam etti…

Mesela…

16 Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumundan önce…

Yine “idam konusu” gündeme gelmiş…

Erdoğan, “Parlamentodan geçerse imzalarım” demişti…

Yine mesela…

Son olarak…

Bir buçuk ay önce…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zonguldak’ta…

“Biz bir yanlış yaptık, idamı kaldırdık” dedi…

Arkasını şöyle getirdi:

“15 Temmuz gecesi 251 vatandaşımızı, askerimi, polisimi şehit edenleri, ağırlaştırılmış da olsa müebbet de olsa cezaevinde onları beslemek bile bana ağır geliyor… Eğer bizim parlamentomuz bununla ilgili böyle bir karar verirse, ben bunu onaylarım…”

***

Başa dönerek, bitiriyoruz…

Ender Yorgancılar’a neden “idam çıkışı” yaptığını sordum…

Şöyle dedi:

“Tecavüz edilip, yakılarak öldürülen Özgecan’ın evine gitmiştim… Ailesinin yaşadığı acıyı unutamıyorum… Çocuk istismarcıların, kadın katillerinin aldığı cezalar yetersiz… Yasalarımız caydırıcı değil… Birkaç yatıp, çıkıyorlar ve o vahşeti yine bize yaşatıyorlar… İstismar kurbanı o beş yaşındaki kız çocuğu yaşadıklarını asla unutamayacak… Kimselerin yüzüne bakamayacak… Allah korusun, belki daha ileri yaşlarında intihara teşebbüs edecek… Bunun hesabını kim verecek?”

Bakın…

Sadece bu yılın…

Ocak ayında 43…

Şubat ayında 31…

Mart ayında 27 kadın öldürüldü…

Sıkı durun…

Son 17 yılda…

15 binden fazla kadın erkekler tarafından katledildi…

Bu süre içinde…

Türkiye’deki Kadın Sığınma Evleri’nin kapasitesi…

Sadece “256 kişilik” arttırıldı…

Daha beteri…

Ender Yorgancılar’ı çileden çıkaran…

Çocuk İstismarı…

Altınbaş Üniversitesi’nin araştırmasına göre…

Yılda ortalama 8.000 (Sekiz bin) çocuk…

Cinsel istismara maruz kalıyor…

Bunlardan kaçının hakim karşısına çıktığını sanıyorsunuz?

Neredeyse hiç…

Nokta…

Sonsöz: “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir… / Hz. Mevlana…”