Nuray KAYA
Mağara
29 Temmuz 2019 Pazartesi

İki ayı  mağaranın içinde göz göze geldi.

Birisinin yarası çok yeni. Kanı  sıcak ve kokusu keskin. Öfkeli ve  kırgın.

Diğerinin  yarasının kanı durmuş.  Öfkesiz ve kırgın.  

Birbirlerine saldırabilirler mi?

İhtimal dahilinde...

Çünkü  hiç kimse yarasını bir yabancıya göstermek istemez. Yaramız en zayıf noktamızdır.

Başka bir yol daha var.  Küçük bir baş selamıyla iletişim kurmayı seçebilirler. Mağarayı paylaşmak zorunda  olduklarına göre  uzlaşmak en akla yatkın olanı.

Peki  öfkesiz ve kırgın olanın  yarası yeni olana karşı atacağı en samimi adım ne olabilir?

Birinin gözlerine gerçekten bakmak istediğimizde onun kalbini, vicdanını, sınırlarını, duvarlarını yani ona dair tüm özellikleri görürüz. Onu  her şeyiyle bir bütün olarak kabullenmek için anlamayı istemek gerekir. En ikircikli hallerinde bile sabırla yaklaşmak verdiğin değerdir.

Bu sebeple öfkesiz ve kırgın ayı,  yaranın hikayesini umursamaz. Önemli olan  ne olduğu, ne şekilde olduğu, ne zaman olduğu değildir.

Birinin iyi olmasını dilemek dışındaki  tüm olasılıklar önceliğini yitirir.

 

NASILSIN?

Günlük hayat içinde sıkça kullandığımız “Nasılsın?” sorusu, sıradan bir soru kalıbı gibi  gözükse de  aslında birinin nasıl olduğunu gerçekten merak etmek ve yanıtı da soru kadar önemsemek  önemlidir.

Tarafların birbirini  yaralarıyla, zaaflarıyla sevmesi; en olumsuz  anlarda bile birbirini anlamaya çabalamak; sevgiyi,  şartlara ve koşullara tabi tutmamak çok kıymetlidir.

Çünkü  mutluluk koşullara hele hele yüksek  maddi olanaklara asla bağlı değildir. Mutluluk, sana bağlıdır en çok.  İyileşmek istiyorsan kendine izin vermekten  başka yolun yoktur.

 Mağaraya girdiğin an ile mağaradan çıktığın an arasında hiçbir fark yoksa o yaranı at çöpe. Fark varsa o yaraya saygı duy ve onu kabullen.

Herkes sarsıntı geçiriyor. Herkesin kendi içinde çıkmazları oluyor. Sıkıntılar , öncelikler değişiyor.  Hayatla  uzlaşmak yerine kavga  etmeyi seçerek mutlu olunmaz.

Psikanaliz'in kurucusu  Sigmund Freud’un  kızı Anna’ya yazdığı mektubu beni çok etkilemiştir. Şunları söylemiş mektubunda:

Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle bir ilgisi yok.”

Yaranın derinliği, izi, etkisi, gücü hikayeden hikayeye değişebilir elbet  lakin mantığı hep aynıdır. Fizik kurallarına göre sırtını dayandığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne devriliyorsun. Hepsi bu ve daha  fazla çıkarımda bulunmak da senin kendi iç mağarana bağlı.  

Bir taraf zifiri karanlık bir taraf aydınlık o  mağara bizim dünyamız.

Yaşama anlam katmakta, onu değersizleştirmek de bizim elimizde.

Denge, özen ve ilgi kurduğumuz tüm bağların en önemli besin maddeleridir.  Güzel sevmek, bunu eyleme dönüştürmek değerlidir.

İlk hatasında  vazgeçecek, yarasının kabuğunu kaldıracak  yahut düştüğünde terk edecek şekilde  davranmak sevginin eyleme dönüşmüş hali değildir bu arada.

  Sevgi, yüzeyden değil  derinden, tüm köklerinle bağlanmaktır.

Birlikte büyür, dönüşür, değişirsin.

Birbirinize çok kızdığınız zamanlar elbet olacaktır. Mühim olan o anda  bile tuttuğunuz  elin değerini bilmektir. Saygı duymak altın kuraldır.

İki ayı da olsa iki insan da mühim olan şudur:

Çok sabır, çok emek ve çok saygı...

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Türkçem benim
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
10 Yönetmen Ve Türk Sineması
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Atatürk' adını kim yakıştırdı?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Taşlar yerinden oynuyor
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Üç koltuk, iki makam...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva