Kemal ARI
Koronalı günlerden sonra nasıl bir dünya olacak?
15 Nisan 2020 Çarşamba

Hep söylüyorlar:

“Korona geçecek; ama ondan sonra çok şey eskisi gibi olmayacak”

Ben de bu görüşe katılanlardanım.

Ve yineliyorum:

-“İnsanlık bu günden, yeni bir döneme hazır olmalıdır…”

Diyeceksiniz ki:

“Arkadaş! Tarihte de büyük salgınlar oldu. Veba, tifo, kolera gibi salgın hastalıkları yaşadı insanlık. Hatta öyle ki bunların yanında koronovirüsün adı bile okunmaz. Milyonlarca insanı kırıp yok ederek, insanlığın neredeyse üçte birini yok eden büyük salgınlar olmadı mı tarihte?”

Evet, bu soruları soranların öne sürdüğü bu tür gerekçeler, bütünüyle doğru.

Albert Camu’nun “Veba” adlı romanını okuduğunuz zaman, Cezayir’de ve elbette dünyanın başka yerlerinde de vebanın nasıl insanları kırıp yok ettiğini görürsünüz.

Çok acı öykülerle doludur insanlık tarihi.

Öyle ya!

Bu şiddetli salgınlar sonrasında insanlık hep yeni bir dünyaya mı uyandı?

Ancak dönemsel farkları göz ardı edemeyiz.

Bu büyük salgınların yaşandığı dönemde gerek teknoloji, iletişim, ülkeler arası gidiş gelişler; sonra insanlığın yaşadığı refah düzeyi, iletişim, teknoloji ve hatta insan hakları bu ölçüde yaygın değildi. Daha da ötesi, insanlık kapitalizm, komünizm, sosyal demokrasi gibi siyasal ve ekonomik düzenleri yaşıyor değildi.

Yani önünde geleneksel tarımsal üretim düzeylerinin önünde bir birikim yoktu. Sonra siyasal düzen olarak dünyada hep monarşiler vardı. Sınıfsal farklılıklar oluşmamış, insan hakları kavramı gelişmemişti. Üstelik geçmişteki deneyimler de insanlığın önüne yeni ve güvenebilecekleri yol ve yöntemler ortaya koymuyordu.

Ya şimdi ne var?

Günümüzde demokrasi gelişmiştir. İnsanlık sermayenin üretim ve piyasadaki egemenliğine dayanan kapitalizmi; siyasal hakların geliştiği ve bireyselliğin önünün açıldığı liberalizmi; devlet tekelciliğini ve korporasyonları; ardından da proletaryanın egemenliğine dayanan komünizmi; sosyal devlet anlayışını tanımıştır. Devlet kavramı yeni bir içeriğe bürünmüş; devletin insana ve topluma karşı sorumlulukları geçmiş yüzyıllara göre çok farklılaşmıştır. İletişim gelişmiş; bilgi, sermaye ve mal akışı tarihin hiçbir zaman görmediği büyüklüklere ulaşmıştır.

Bütün bunlar neredeyse yaklaşık yüz, yüz elli yıllık gelişimin sonucudur.

Bu zamana dek küreselleşma, yani globalizm denilen anlayış modaydı. Ulus devlet iyice küçümsenmiş; hatta bu devlet yöntemine muhalif olmak, ileri demokratlığın göstergesi olarak sürekli pompalanmış; yoğun bir propagandayla sermayenin egemenliğine dayanan düzen öne sürülmüştür.

Ancak bu deneyimlerin yanında, bir virüs ortaya çıkmış, alabildiğine hızla yayılarak; insanlığın onca birikiminin işlevselliğini alaşağı ederek;

-"Hey!” demiştir; “Hey! Ey insan… Artık sorumsuz davranamazsın. Çıkar ve para uğruna doğanın dengelerini alt üst edemezsin. Bu dünya yalnız sana ait değil, seninle birlikte milyonlarca canlının bunda hakkı var. Teknolojine çok güvendin. Bunun ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu sana gösteriyorum!” demiştir.

İşte Koronavirüs’ün bu beklenmedik çıkışı, insanlığı önüne şapkasını alarak düşünme zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.
Öyle ki, basit bir virüsün karşısında, İngiltere başbakanı yoğun bakımdan canını zor kurtarmış; ancak milyonlarca kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştur.

Tarihinin en büyük ve gelişkin donanımlarına sahip olan insanlık; basit bu virüsün çıkışı karşısında çaresizdir.

Bu çaresizlik, insanlığın salgın sonrasında yeni bir dünya düzeninin gerekliliğin düşünmesine yol açacaktır.

Eğer aklımız varsa:

Bundan sonra her an basit bir virüsün ya da öngörülemeyen her hangi bir şeyin yaşamımızı alt üst edebileceğini düşünmeden edemeyeceğiz. Her an tedirgin olarak, kendimizi güvenlik içine almak için çaba harcayacağız.

Daha çok hijyene dikkat edecek; örneğin eskisi gibi “yalap şalap” kucaklaşıp öpüşmeyecek, birbirimize sarılmayacak; beden dilimize bile yeni hareketler yansıtacağız.

Hepimiz kendi kendimize itiraf etmeliyiz; çok sevdiğimiz bir kişi bile yanımıza yanaşsa, tedirgin oluyor ve “Ya bende virüs varsa ve ona geçerse”” Ya da; “Ya onda virüs varsa ve bana bulaşırsa! Benden de çevremdeki öteki insanlara geçerse?!

Kim bu tedirginlikleri yaşamıyor ve içinden gelen bu sese kulak vererek davranmıyor ki?

Bunlar çok basit şeyler gibi görünüyor değil mi?

Bu tedirginliği ve belleğimize yerleşmiş etkileri daha büyük ölçeklere taşıyınız!
Örneğin toplumsal reflekslere ve devletlerarası ilişkilere…

Bir örnek verelim:

Hani AB tek bir devletti! İyi ve kötü günde tek bir beden gibi davranacaklardı? Virüs her birini sardığı zaman, onların AB ruhunun yerini bir anda ulus devlet refleksleri almadı mı?

İşte bu bile, geleceğin bambaşka bir biçim alacağını gösteriyor.

Bize düşen ne?

Virüs sonrası yeni düzen oluşurken temel insan ve hayvan haklarından sapmayacak bir sağduyunun yanında yer almak ve buna güç vermek…

Bunu yapmazsak, bir de bakmışız, yeni düzen gelir, ancak hiç beklenmedik biçimde insan olmaktan kaynaklanan temel haklarımıza hiç öngörmediğimiz parangalar vuruverir…

Aman dikkat!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Şimdi ne olacak?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Yazık olmuş geçen yıllara'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Siyasette yumuşama devrimi mi başlıyor?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İtiraz seven kadınların kenti: İzmir
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Türkçem benim
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva