Türkiye adeta yangın yeri…

Bir uçtan bir uca kuşatma altında...

Nerdeyse herkes birbirine hasım...

Dini, etnik yapı, sosyal durum gibi haller ayrışma sebebi…

Demokratik rejim Kaf Dağı’nın arkasında…

Sekiz milyon işsiz…

22 milyon insanımız icralık…

Toplu intiharlar…

Şiddet ve bilhassa kadına şiddet… (Bu arada dün, Kadına Şiddete Hayır günüydü…)

Ülkenin genel yapısı her geçen daha da bozuluyor…

Ordumuz yurtdışında…

Irak’ın kuzeyi, Suriye’nin kuzeyi güvenli değil…

Hukuk Devleti’nden her geçen gün uzaklaşılıyor…

Mevcut “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin yürümediği uygulamalarla sabit…

Komşularımız yok…

İllegal örgütlerle birlikte, ABD ile güneyde komşu olduk…

Rusya, kuzeyde komşumuzdu; şimdi artık güneyde de komşumuz…

***

Şimdi:

Karamsar tablo çizmeyelim…

Pekiyi…

Ama yazılanlara yandaş olmamak kaydıyla “hayır” diyecek aklıselim sahibi var mı?

***

Bu tablo karşısında:

Beklenen nedir?

İktidarın veya şimdiki haliyle yönetenin bütün bu sorunlara çözüm bulması…

Muhalefetin de bir saniyesini bile boşa geçirmeden; dağ, tepe, ova bu gerçekleri ve çözüm yollarını millete anlatması…

Durum böyle mi?

***

Ne gezer…

İktidar 24 saat sanki her birimiz ayrı bir ülkede yaşıyor ve yaşananları bilmiyor gibi bize “güllük gülistanlık” bir Türkiye anlatıyor…

Muhalefete gelince:

İYİ Parti Grup Başkanvekili öyle bir beyanda bulunuyor ki; evlere şenlik…

Son haftaya gelince bütün konular unutulmuş, Saray’a giden CHP’liyi arıyoruz…

O şunu yazdı, bu şunu söyledi ama ortada “sorumlu” kimse yok…

Birbirini suçlayan suçlayana…

Bir kargaşa ki; inanın bunca yıl siyasi hayatın içinde bulundum, kimler geldi kimler geçti ama böylesine böyle bir vurdumduymazlığa hiç rastlamadım…

Bir anda gündem tamamen kayboluyor ve yaratılan yapay gündem merkezin ortasına oturuyor…

Tam devriliyor “hacı yatmaz sandalyesi” derken, tekrar düzeliyor, diriliyor…

Vuslat kalıyor bir başka bahara…

Tabii ulaşabilirsen…

***

Şimdi:

Kurtulalım diyoruz, bu kaostan…

İyi güzel de:

“Kurtulalım ama kimden veya kimlerden?”

İşe partizanca bakmadan…

Cevabı verilmesi gereken soru budur.

Tabii, işi laf ebeliğine getirmeden…