CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun on binlerce kişiyi arkasına alarak başlattığı “Adalet Yürüyüşü” İstanbul Maltepe’deki mitingle birlikte son buldu. Ne dedi Kılıçdaroğlu: “kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin. Bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır”… Bundan sonra nasıl bir yöntem, formül ile kamuoyunun dikkatini çeker bilinmez ama bilinen tek gerçek şu ki Kılıçdaroğlu’nun bu hamle ile çok önemli bir mesafe kat ettiği.

Belki yola çıkarken kendisi de bu kadar büyük bir kitleye ulaşabileceğini tahmin etmiyordu. Çünkü en yakınındaki kurmaylarından bizzat dinledim, “bu yürüyüşü genel başkan bir saat aksatsa, bir gün yürümese süreç son bulurdu” diyenler de oldu. Kimisi genel başkanın temposuna yetişemedi, kimisi yolda zor hava koşullarında hasta oldu. Muhteşem bir organizasyon ve yoğun güvenlik önlemleri altında CHP, ciddi bir şekilde farklı kesimlerin de önemli desteğini alarak yürüyüşü miting ile taçlandırdı. Mitinge kaç kişinin katıldığı, görüntülerde sayının ne olduğunu tartışmaya gerek yok. Şu bir gerçek ki CHP’de bu işi başlatan iradenin bile hesaplayamayacağı sayıda kalabalık miting alanındaydı.

Gelelim verilen mesajlara… Kılıçdaroğlu’nun ismi “Adalet” olan bu zorlu yürüyüş sonrasındaki açıklamaları yoldayken verdiklerinden daha önemliydi.  Kendisi, “Kamu görevlerinden atılanlar için, çocuk işçiler için, orman köylüleri için, hapisteki askerler, linç edilen askerler için yürüdük. Tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük. FETÖ’ye karşı olduğumuz için yürüdük. Terör örgütlerine karşı olduğumuz için, yargı siyasetin emrine verildiği için yürüdük. Şiddet mağduru kadınlarımız için yürüdük. Mavi Marmara şehit ve gazileri için yürüdük. Açlık grevindeki kardeşlerimiz Nuriye ve Semih için yürüdük. Can ve mal güvenliği olmadığı için korku iklimindeki iş dünyası için yürüdük. FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın, gerçek darbeciler yargılansın diye yürüdük, 249 şehidimiz için yürüdük” diyerek çok geniş kesimlere mesaj gönderdi.  Yine, “Kuran’ı Kerim’de adaletle hükmediniz, işi ehline veriniz” der. Peygamberimizin veda hutbesinin temeli de adalettir sözleriyse çok dikkat çekiciydi.

Kılıçdaroğlu mitingde adalet, OHAL, yargı, hukuk gibi kavramları içinde barındıran ifadelerinin dışında çok önemli bir konunun da altını sürekli çizdi. O da 15 Temmuz FETÖ darbe girişimiydi. O gece sokaklara inerek hayatını kaybedenler için “şehitlerimiz” yaralananlara da “gazilerimiz” dedi. Tıpkı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin kurmaylarının söyleminde olduğu gibi.  Bu konu neden önemli? Çünkü 15 Temmuz’un yıl dönümü geliyor. Ve tüm AK Parti teşkilatlarına “buraya katılın, organizasyonları aksatmayın” talimatı gitti. İllerde valilikler ve kaymakamlıkların da içinde olacağı önemli bir çalışmanın startı verildi. 15 Temmuz’un doğrudan hedefi olan iktidar aynı gün nöbetini tutacak ve darbenin karşısında durduğunu yeniden haykıracak. Kılıçdaroğlu bu hamle ile mitingi noktalarken bu sürece değindi. Hatta konuşmasının büyük bölümünü “FETÖ talimatı ile yürüyorlar” eleştirileri karşısında bu konuya ayırdı. Akıllıca bir hamle yaparak önceden bu meseleyi işledi, fikirlerini meydanda duyurdu.

Bu işin bir de parti içi yansımaları var. Şu sıralar siyasi partilerde delege seçimlerinden itibaren başlayan süreçler devam ediyor. CHP’de 22 Mayıs itibariyle alt kademeden çalışmaların startı verilmişti.  10 Temmuz itibariyle ilçelerde askıya çıkartılan üye çizelgelerine itirazların son gününe gelindi. Sırasıyla bu üyeler mahallelerde delegeleri, delegeler de ilçe başkanlarını belirleyecek.  Bu yıl Ekim ve Kasım aylarında hareketlenecek parti içindeki yarışın ardından 2018’de belirlenen takvimde kurultay yapılacak. Tabi ki Kılıçdaroğlu en büyük aday olarak görünüyor. Bu arada partide “erken kurultay” talepleri dillendiriliyor. Yürüyüş başlamadan önce oldukça yol kat eden muhalefet Kılıçdaroğlu’nun hamlesiyle kenara itildi. Yani Kılıçdaroğlu oldukça güçlü ve rakipsiz bir konuma geldi. Bunun fırsata dönüştürülüp “en güçlü haldeyken olağanüstü kurultay kararı alınması” fikirleri bazı isimler tarafından dile getirilse de Kılıçdaroğlu’nun buna sıcak bakmadığı ifade ediliyor. Bir aksilik olmazsa rutin süreç devam edecek. Miting ve yürüyüş boyunca verilen mesajlar apaçık gösterdi ki Kılıçdaroğlu an itibariyle rakipsiz ve çok güçlü. Tabi ki bunun hem genel hem de yerel seçimlere yansımaları olacak. Parti içindeki dalgalanmalarda yeni limanlara yelken açanlar not edilmiş durumda. Parti kurmayları bu konuda da gerekenin yapılacağını söylüyor. Hem milletvekillikleri hem de belediye başkanlıkları değerlendirmelerinde kıstasların içine bu konu da dahil edildi.

Son bir not daha; Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne destek verenler ile veriyormuş gibi yapanlar partide birileri tarafından not edilmiş. Maddi manevi destekle bu işin içinde olanlarla kıyıda kenarda durup “çağırırlarsa gideriz, talep gelirse veririz” mantığında olanlar yazılmış. Hem de genel başkanın bilgisi dahilinde… Kılıçdaroğlu’nun anlık bilgilendirildiği, kimin ne tavır aldığı ve ne yaptığı yorumlanmış. Peki “İzmir bu süreçte nasıl bir rol aldı” diye sorarsanız durumu pek iç açıcı değil! Ankara’dan kente bakış bekleneni veremediği yönünde. Faturanın kimlere çıkartılacağının listesi bile var. Bu konuda yapılması gerekenler yok değil. Bağımsız, ayrı başlayan yürüyüşle birlikte genel merkezden ayrılan, uzaklaşan bir il örgütü fotoğrafı var. Bu fotoğraf karesinin de netleşmesi-izah edilmesi gerekiyor. Kentin ağabeyleri, önderleri, liderleri belli. Durum ortadayken yapılacaklar da net. Ne diyelim; Kolay gelsin…