Soyer’in “ Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla başlattığı havza turunu görünce:

Belleğim beni taa 1989 yıllarına götürdü…

Yaptığımız yürüyüşler, paneller, mahkeme süreçleri, verdiğimiz mücadeleler, bir bir gözümün önünden geçti…

Gediz’de toplu balık ölümleri ilk defa 29 Nisan 1989 da patlak vermiş ve İzmir’in gündemine oturmuştu…

1989 yılında İzmir İl Daimi Encümenine seçilince; konuyu İzmir İl Genel Meclisine taşıyıp, kirliliğin en yoğun olduğu Kemalpaşa İlçesi Nif Çayı üzerinde incelemelerde b ulunup konuyu valiliğe taşımıştık. İzmir Valiliği ilk defa tüm kamu kuruluşlarına yazı çıkararak kirliliğin önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını isteyerek nehrin çeşitli noktalarında ölçüm istasyonları kurulmasını sağlamıştı…

O gün bugündür bu çabalar devam ediyor…

 Hani anlatsam roman olur derler ya:

Gediz’de böyle bir şey işte…

Dile kolay tam 32 yıldır bitmeyen bir dram…

***

Gediz Nehri veya tarihteki adıyla Hermos bu topraklara binlerce yıldır hayat veriyor.

Kütahya’nın Murat Dağ’ından doğan Gediz, Menemen İlçe’sinin Maltepe Mahallesi açıklarında denize dökülüyor…

Uzunluğu 401 km’yi bulan bu akarsu çeşitli dere ve çaylarla besleniyor…

Türkiye yüzölçümünün % 2.3 sahip Gediz Havzası yıllık 1.95 milyar metreküplük bir su potansiyeline sahip, toprak kaynakları açısından tarıma elverişli 522.000 hektarlık bir sulama alanına sahiptir. Bu arazilerin 386.000 hektarlık alanı sulanabilecek nitelikte olup, 125.000 hektarlık bir arazi sulanabilmektedir…

Türkiye nüfusunun % 4 ünü barındıran havza 18.000 km2 lik bir alana sahiptir.

Bu topraklar; Batı Anadolu’nun tahıl ambarıdır, sebze- meyve bahçesidir. Soframızdaki ekmektir, tabağımızdaki ıspanaktır, karnabahardır, domatestir, biberdir, eriktir, kayısıdır, şeftalidir, pamuktur, mısırdır… Yaşamak için doğadan aldığımız, tükettiğimiz her şeydir…

İşte bu her şeyi Gediz Nehri sulamakta, bu topraklardan yetişen ürünleri de milyonlarca insan tüketmektedir. Gediz sulamasının ülkemiz ekonomisine katkıları ölçülemeyecek kadar çoktur…

“ Hermos bize doğanın bahşettiği en büyük zenginliktir. Gediz yaşam kaynağımız, Gediz geçmişimiz, Gediz geleceğimizdir.”

Gediz olmazsa bu topraklar çöl olur. “ Hiçbir değer; ne para, ne pul Gediz’in değerine ulaşamaz. Gediz maddiyatla ölçülemez…

Onun için Gediz üç- dört günlük gezilere sığmayacak kadar büyüktür, derindir. Tek başına halledilecek bir konu değildir… Sadece İzmir’in, Ege’nin değil, Türkiye’nin sorunudur… Genel yönetimiyle, yerel yönetimiyle, sizin, bizim hepimizin sorunudur…

Şimdiye kadar yapılan çalışmaları ve eylemleri soracak olursanız:

O da bir başka yazı konusudur…