Tayfun MARO
Eleştirmek de bir şey ifade etmiyorsa…
1 Mart 2018 Perşembe

Cumhuriyet’in kurumlarının seksenden sonra içinin boşaltılmasıyla yönetimde ortaya çıkan boşluk ve değerler sisteminin çözülmesiyle toplumda başlayan satıhlaşma, islamcı düşüncenin yeni toplum projesinin önünü açtı.

Bir değişim ki bütün taşları yerinden oynattı. Seküler alan ve islami alan arasında çelişkiler keskinleşti. Din ve etnisite grupları ayrıştı. Yönetim biçimi değişti. Uluslararası ilişkilerde devlet politikaları değişti. Batı normları yerini Doğu normlarına bırakmaya başladı.

Öyle görünüyor ki Sünni ve Türk olmaya dayalı yerli ve milli hareket, yeni Türkiye’yi inşa etmek için ne pahasına olursa olsun sonuna kadar gidecek. En küçük engele tahammül yok.

Dolayısıyla, kendi içine kapanarak körleşen ve sağırlaşan yerli ve milli hareketi eleştirmek, boşluğa seslenmekten çok farklı değil.

Tahammülsüzlük, öfke, baskı, yeni rejimin muhalefete en fazla hissettirdikleri…

Yıkıcı ve yok edici bir had bildirme halinden beslenen sindirme politikası öfke saçıyor; “Al PKK’yı vur CHP’ye! Kıskananlar çatlasın! Çekemeyenler patlasın! Ahlaksızlar! Şerefsizler! Vatan hainleri… Kullanılan dil bu! Hal böyle olunca, olan bitene eleştirel bakmak hiç kolay olmuyor.

Çok kullanılan bir klişe vardır; “Sözün bittiği yer.” Galiba, bu defa gerçekten sözün bittiği yerdeyiz. Sözün yerini hakaret ve küfür aldı. Karşı cenah ile karşılaşmak, ifadesini küfür ve hakarette buluyor.

Ne söylediğinin veya yazdığının hiçbir kıymeti yok. Karşı olduğun için hakarete uğraman gerekiyor. İtiraz edenlerin söyledikleri veya yazdıkları karşısında uğradığı hakareti dile getirmek abesle iştigaldir. Adamlar, kendilerinden olmayanları öldürecek olsalar, hangi semtlerden başlayacaklarını fütursuzca ilan ediyor.

Düşünmenin, fikrini söylemenin iktidar çevrelerini çok fazla rahatsız ettiği bir devri yaşıyoruz. İktidarın getirdiği güce tehdit olarak algılanan her düşünce ve eylem, kanunlarla veya durumdan görev çıkaranların verdiği keyfi kararlarla etkisiz hale getiriliyor.

Bu ahvalde, düşünce özgürlüğünün başına ne geliyorsa, eleştirinin başına da o gelecektir. Düşündüklerimizin ve söylediklerimizin bedeli olduğunu, bilmek gerekir. Öfkeli ve asık suratlı bir yönetimin gözleri üstümüzde…

1971 muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat süreci ve 15 Temmuz… Ülkeye bir türlü huzur ve güven gelmiyor, düşünce özgürleşmiyor, toplum nefes alamıyor.

Son olarak, islamlaşmanın getirdiği yeni normlarla bir kere daha sıkışan toplum, yeni bir sosyal uzlaşma ihtiyacı içinde. Din alanı genişlerken daralan seküler alan, daha fazla baskıyı kaldırmaz. Bundan ötesi, toplumsal mutabakat koşullarını yok eder.

Tam bu noktada, durup bir soluklanmak gerek. Bir arada yaşamak için yapılması gerekenlere bir kere daha bakmak gerek.

Ülkeyi herkes için yaşanılabilir kılacak yeni bir toplumsal mutabakat sağlamak isteniyorsa, ülkeyi yönetenler, eleştiri tamamen bitmeden, toplum sessizliğe gömülmeden harekete geçmeli.  

İslamcı düşüncenin hâkimiyeti yaygınlaştıkça, eleştiri alanının daralacağı ve giderek kişinin kendini ifade etmekten vazgeçeceği bir vakıadır.

Sindirilmiş, bastırılmış toplumların mutabakatı uzun sürmüyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Ismail sabaz 1 Mart 2018 Perşembe 20:47

Is olacagina varir. Bunlarin olacagi konusunda, epey zaman once tum dunyayi Uyaran Merci''yi tum elitler biliyorlar. Uyarilmistiniz, tum insanlik olarak!

Yorumu oyla      9      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Gerçek annelik
Kemal ARI
Kemal ARI
Şirince’de Manoli’nin izinde (1)
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Doğarken ağladı insan!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Şimdi ne olacak?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Siyasette yumuşama devrimi mi başlıyor?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İtiraz seven kadınların kenti: İzmir
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Türkçem benim
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva