CHP’nin önerisiyle yola çıkan “Herkesin Cumhurbaşkanı” Muharrem İnce seçim sonrası bombayı patlattı.

15 milyon oyun da getirdiği özgüven ve toplumun beklentisi üzerine Kılıçdaroğlu ile yaptığı eşli kritik görüşme sonrasında şöyle dedi:

“Sayın Kılıçdaroğlu’ndan bana bir teklif gelmedi, ama benden gitti. Genel başkana, büyük bir devlet adamlığı yaptığını, İYİ Parti’ye 15 vekil göndermeden itibaren başlayan ve kurultayda kendisine rakip olmuş birini cumhurbaşkanı adayı yaparak milletin gönlünde taht kurduğunu, bu devlet adamlığının devam etmesi gerektiğini, kendisiyle bir yarışın, rekabetin içinde olmak istemediğimi ama milletin de bu cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında duyduğu, gördüğü, yaşadığı bir umut olduğunu anlattım.

Ve bunu kaybetmememiz gerektiğini ve kendisi isterse olağanüstü kurultayı toplayarak benim genel başkan olabileceğimi, kendisinin onursal genel başkan olacağını ve bir abi kardeş ilişkisi içerisinde kendisi grup başkanı olarak parlamentodaki çalışmaları yürüteceğini ve benim de genel başkan olarak Edirne'den Ardahan'a çalışacağımı, partiyi seçime hazırlayacağımı söyledim. Böyle bir teklifte bulundum”

Aslında yukarıdaki satırların özeti şu!

“Genel seçimde yüzde 22 oranında bir oy aldın. Ben de milletin desteğiyle bunun üzerine çıktım. Herkes değişimden yana ve genel başkan olarak beni görmek istiyor. Sen de koltuğu bırak, git”

Peki bu durum yani İnce’nin aklından geçirdiği formül gerçekleşir mi?

Bir genel başkan ‘ki kendisi defalarca krizler atlatmış olmasına rağmen’ önce kurultayda rakip olarak bertaraf ettiği, sonra da Cumhurbaşkanı adayı göstererek hedef şaşırttığı bir kişiye koltuğunu “al senin olsun” diyerek bırakır mı?

Ya da bir lider parti tüzüğü gereği altında olan, talimat verdiği bir makama İnce’nin de ifadesiyle “grup başkanı” olarak iner mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyeleri olan milletvekillerini belirleme iradesine sahipken ve bunu yapmışken dönüp o grubun başkanı olarak meclis koridorlarına sıkışır mı?

Ve bunun gibi listeler dahilinde uzayan onlarca soru.

Tabi ki koca bir HAYIR!

Zaten kurmayları konuyla ilgili açıklama yaptı. Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Gündemimizde kurultay yok” dedi.

Kılıçdaroğlu ise, yemeğin özel bir buluşma olduğunu bunu amacından koparmanın “siyasi bir nezaketsizlik” olduğunu vurguladı.

Elbette CHP’de, 24 Haziran sonrası sandıklar açıldıktan sonra yanmaya başlayan çoban ateşi sönmeyecek!

Ama her şeyin bir hesabı, matematiği olduğu da bir gerçek. Çünkü olağanüstü kurultay için yeterli imzanın toplanması  gerekiyor.

İnce’nin açıklamasının satır aralarında yer alan, “Kendisi teklifime ‘evet ya da hayır’ demedi, ben bu teklifi yaptım. Ben imza toplamayacağım, ama hayır derse örgüt kendisi çözecektir bu işi” sözleri de imza hareketinin başlayacağı anlamına geliyor!

Genel seçim “erken” olsa da Kılıçdaroğlu hem önceki kurultayda hem de milletvekili aday listelerinde “sadık erlerini yani kurşun askerlerini” listelere yazdı. Başta İnce ile hareket eden isimler olmak üzere birçok parti için muhalif ismi saf dışı bıraktı. Kılıçdaroğlu’na karşı oluşacak hamlede yer alacak Parti Meclisi ve Milletvekili sayısı 15’i geçmeyecektir. Bunu, Tunceli’den Elazığ’a transfer olan Milletvekili Gürsel Erol’un disipline gönderilmesi sürecinde gördük. 60 kişilik PM listesinden sadece 14 kişi itiraz etti.

Önümüzde yaklaşan erken bir yerel seçim süreci daha konuşulurken Kılıçdaroğlu’na yöneltilen “olağanüstü kurultay” teklifi CHP’yi yeni bir sürece itebilir!

Bu da olası bir erken yerel seçime daha önce hazır olduğunu belirten Kılıçdaroğlu’nun “yerel seçim yapalım” teklifidir. Bu durum, yanan çoban ateşinin bastırılması, parti içindeki muhalif hareketin yeni bir yola kanalize olması demektir. Çünkü Kılıçdaroğlu ve kurmayları yerel seçimi de dizayn etmek isteyecektir.

İşte bunu da zaman gösterecektir!

Gelelim İzmir’e…

Partinin genel başkanının milletvekili olduğu, üstüne en güçlü olduğu kente bu oluşan  son durum nasıl yansır?

İsterseniz şöyle özetleyelim;

Seçim sonrasında SONSÖZ TV ekranlarından, CHP’nin tecrübeli ismi eski Genel Başkan Yardımcısı Milletvekili ve İl Başkanı Alaattin Yüksel bir çağrıda bulundu. Bugün Kılıçdaroğlu’na sunulan resmi teklifi sürpriz bir şekilde ilk kendisi yaptı.

Ve şöyle dedi:

“Ülke yeni bir lider kazandı. Bu da genel başkan sayesinde, aldığı kararlan sonucunda oldu. Bundan sonra genel başkan bir adım daha atmalıdır. Muharrem İnce genel başkan olmalı, genel başkan da grup başkanı sıfatıyla mecliste kanun çalışmalarına öncülük, liderlik etmelidir”…

Bu açıklamaların bir hafta sonra bizzat Muharrem İnce tarafından satır satır dillendirilmesi sizce tesadüf mü?

Elbette değil!

İzmir’de bugün; il yönetimini başkanıyla birlikte kongrede seçtiren, üstüne kurultay delege listesini de yapan bir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu gerçeği var. O listede bulunan 52 ismin olağanüstü bir süreçte atacağı imzanın sayısını sanırım buraya yazmaya gerek yok.

Şu bir gerçek ki yeni süreçte İzmir’in rolü, etkisi daha çok konuşulacak. Oluşacak yeni dengeler kentte kartların yeniden karılmasına neden olacak. Bu durumu da en çok görevlerinin sonuna gelen(!) belediye başkanları hissedecek…

SON SÖZ: Bakma dünyaya karamsar yaşadıkça hep ümit var. Hayat böyle sürmez dostum gün doğmadan neler doğar!