“157 yıl önce…
Daha mı bir güzeldi İzmir?”
Her yaşa göre cevabı olan sorudur bu!
O günün fotoğraflarıyla…
Bugünün İzmir’i arasında dağlar gibi fark var!
Kime soracaksın ki?
Bir buçuk asır öncesinin İzmir’ini?
Her devrin, dönemin farklı bir güzelliği vardır…
Bu hep böyle devam edecektir…
***
Şu sırada önemli olan şudur!
Yaklaşık “50 gün” sonra…
(25 Kasım’da…)
Memleketimizin gözbebeği…
Avrupalı’nın “Prenses Şehir” olarak hafızasına kaydettiği…
Bu kadim şehir İzmir…
“Belediye oluşunun 157’nci yaşını kutlamaya hazırlanıyor…”
Bir buçuk asırlık bir zaman dilimi geride kalmış…
Müthiş değil mi?
Hayırlısı…
***
Şehirler yaş alırken…
Geçmişleri ile bugünleri arasında yaşadıkları kantara çıkar her daim…
“Ah, o güzelim yıllar nerede şimdi?”
Serzenişleri neye yarar ki?
Yenilenmeler…
Hep “makyaj” niteliğinde…
***
Atasözünden farksızdır ama…
Her dönemin “farklı bir güzelliği” vardır…
Yoklayın hafızanızı…
Şehirlerin dünü ile bugünü aynı mı?
***
Şehirler de yaşlanıyor ama…
Bizim gibi değil…
Yüzümüzdeki kırışıklıkları…
Paramız varsa…
Estetik operasyonla halledebiliyoruz ama…
Yaşamaktan mutlu olduğumuz İzmir için ne yapıyoruz?
70’li yılların başında…
İzmir için yaratılan “Atatürk Stadı”nı…
Aslanlar gibi kullanabiliyor muyuz?
Mesela…
“İzmir’in 70 yıllık değeri tarihi Varyant yolu”…
Müthiş bir miras değil mi?
Üstelik hala aktif…
Aslında bunlar “miras” değil! Kalıcı “eser”…
***
Benimle yaşıt kadim bir dostum yıllar önce…
İzmir’i kast ederek şu soruyu sormuştu:
“Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik!”
Cinlik yapıp, kestirmeden cevap verdim; aklımca:
“Her yaşın bi’güzelliği vardır…”
Aslında doğru olan…
Yaşadığınız kentin…
“Her yaşta çekiciliğini koruyor olmasıdır…”
Yanlış mı?
***
İzmir…
Belediyecilik adına çok “fiske” almış!
O “doğru / yanlış” dokunuşlara karşın…
Şükürler olsun ki…
Her daim “güzel” kalmış…
Taa ki; bugünlere kadar…
Neden?
Çünkü şu sıralarda…
Dillere destan Körfez’imiz ölüyor!
Ölürken de…
İçindeki canlıları öldürüyor…
Son iki aydır…
Balık ölümlerinden canımız yanıyor…
Körfezden yükselen ölü balık kokusu…
Nefesimizi tıkıyor…
Teknolojinin “uçan yıldız” konumuna geldiği…
Şu zaman sınırında…
Belki “miyadı dolan” binalar artık ayakta kalamayacak ama…
“Acaba İzmir’in sureti artık makyaj tutabilecek mi?”
Sanki…
İzmir…
“Ben bittim!” der gibi…
Siz olsanız…
Şu sırada, af buyurun “sadece” ayağınızı…
Birinci Kordon’dan…
Ya da Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndan…
Olmadı…
Güzeller güzeli Karşıyaka sahilinden…
Balıkların son nefesini verdiği…
O denize sokar mısınız?
***
Bitiriyoruz…
Türkiye büyük ekonomik sıkıntı batağında…
Belediyeler de öyle…
Kahreden görüntü şu:
“Vatandaşın iki yakası bir araya gelmiyor…”
Emeklinin durumu içler acısı…
Taneyle salatalık alan aileler var…
Hayat, akşamları TV dizilerini izlerken akıp gidiyor…
Bazı insafsız ev sahipleri…
“İki oda bir salon daire” için 40 bin lira kira istiyor!
“Bir zamanların incisi”si bu şehir…
Bugün “ölü balıkların havuzu” gibi…
Buna rağmen…
İzmir Büyükşehir Belediyesi…
“Bu güzel kentin 157’nci yaşını kutlamalı…”
Ne var ki…
Tarihi Saat Kulesi’nin “renkli ışıkları” ile değil ama…
Bu arzu…
Hepimizin kalbinden geçtiğini umduğumuz haklı isteğidir…
Nokta…
Hamiş 1: İzmir Körfezi’nde kirliliğin etkisiyle felaketin boyutu gün geçtikçe artıyor. Karşıyaka ilçesinde binlerce ölü balık kıyaya vururken, su yüzeyindeki ölü balıklar dron ile görüntülendi... Diğer yandan, sahilde bulunan vatandaşlar ise pis koku nedeniyle nefes almakta güçlük çektiklerini dile getirdi… (İzmir medyasından 29 Eylül Pazar haberi…)
Hamiş 2: 10 yıl önce AK İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Binali Yıldırım; İzmirliler’in hayat tarzı konusunda “karışma” konusunun farklı yönde olacağını belirtmiş, “Kordon’da rakısını içen, balığını yiyen hemşehrilerimin kokudan burnunu tutmaması için yoğun bir çalışmayla orayı tertemiz hale getireceğim…” demişti… (15 Mart 2014)
Sonsöz: “Her insan yaşadığı şehire bağlıdır ama İzmirliler aşk ve tutku derecesinde bağlıdır… / Anonim…”