Günün adamı Tarkan…

Almanya’da dünyaya geldi…

Gurbetçi ailenin çocuğuydu…

Beş kardeşi daha vardı…

Neşe ve Ali Tevetoğlu…

Çizgi roman kahramanı Tarkan’dan esinlenerek…

Oğullarına “Tarkan” adını verdiler…

Gurbetçi Tarkan’ın kulağı müziğe çok yatkındı…

36 yıl önce ailecek Vatan’a döndüler…

Lise’ye başlayan Tarkan…

Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde “yıldız” oldu…

Sonra?

Sonrası çok güzel…

30 yıl önce ilk kasete imza attı…

O’nu zirveye taşıyan şarkının alışılmadık bir adı vardı:

“Kıl Oldum…”

O günün gençliğini kırdı, geçirdi…

“Kendine gel kendine… / Dön de bir bak hâline… / Aynalara küsmüşsün… / Kıl oldum abi…”

Şarkının mesajını kavramak yerine…

Dinledikçe olduğumuz yerde zıplamayı tercih ettik!

O gün yerine duramayan Tarkan hayranları…

Şimdi en az 30’unda / 40’ında!

Özellikle, Siyaset’en neler gördüler neler…

***

Söz yazarlığı ve besteci yönüyle…

Kimse eline su dökemiyordu…

Türkiye, O’na “Mega Star” unvanını yakıştırdı…

O gün, bugündür “En büyük yıldız” olarak anılıyor…

***

30 yıldır bu güzel ülkede milyonların sevgilisi…

Oysa, son şarkıyla…

Bi’anda kutuplaşma yaşamaya başladı Türkiye…

Aslına bakarsanız…

Deforme edilmiş Türkçe adıyla “Geççek” şarkısı…

Bi’sürü soruyu peşinden sürüklüyordu:

Düştük evet ama kalkmadık mı? / Biz hep hayata meydan okumadık mı? / Sen ferah tut içini… / Biz neleri atlatmadık ki… / Geççek geççek elbet bu da geçek… / Gör bak umudun gününü gün etçek… / Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman… / O çiçekten günler çok yakın inan… / Gitçek gitçek geldiği gibi gitçek… / Her şeyin sonu var bu çile de bitçek… / Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman… / O çiçekten günler çok yakın inan…”

Üstteki çarpıcı sözleriyle…

Bu kıpırdak şarkı…

Aslında masum ama neşeli bir melodi miydi; yoksa…

***

Çünkü…

“Geççek” şarkısının videosu yayınlandığı andan itibaren…

Her gün 250 kişiyi kurban verdiğimiz Korona’yı unutuverdik…

Eve gelen 1000 TL.’lik elektrik faturası bile aklımızdan uçtu, gitti…

Dükkan kapatan esnafı kaderiyle baş başa bıraktık…

Üç yıldır iş arayan üniversite mezunları gündemimizden çıktı…

Asgari ücret bir ay dolmadan eridi…

Yılbaşı gecesi başlayan zam bombardımanları bile masal gibi kaldı…

O denli “anlık unutkanlık” yaşamaya başladık ki…

Bir şarkı bize iyi gelir diye zannederek…

Kendimize yeni muhabbet alanı açtık…

***

Oysa…

Tarkan arkadaş…

Çok açık ve net, dedi ki:

“Pandemi, dünyada olup biten üzücü olaylar, insanlığın endişe verici gidişatı, doğanın yok edilişi gibi bir sürü şey, beni çok etkiledi, umudumu kaybeder gibi oldum… O anlarda bu şarkının melodi ve sözleri içimde yankılandı: (Geççek geççek elbet bu da geççek, gör bak umudun gününü gün etçek…) Hepimize iyi gelecek bir şarkı yazmalıyım dedim... Belki bu şarkı bizi biraz teselli eder, bize moral verir, umut olur diye düşündüm... Dilerim ki, (Geççek), yüzünüzde bir gülümsemeye vesile olur ve hepimize iyi gelir…”

Daha ne desin?

(Ekonomi bitik, zamlar yağmur gibi, n’olacak halimiz demesini bekleyebilir misiniz?)

Gıcır şarkısı dünyada iki numara olmuş; Allah’tan başka ne istesin?

***

Ritm değeri yüksek bir şarkıydı, “Geççek”…

Akılda kalıcıydı…

Hemencecik kıpır kıpır olma hissiyatı yüksekti…

Muhalefet şarkıyı pek sevdi…

Hatta sahip çıktı…

“Apaçık Türkiye’nin halini anlatıyor…” dedi…

İktidar yandaşları şoke oldu…

Pandemi için yazılan şarkının…

AK Parti’yi hedef aldığını ileri sürüp saldırıya geçtiler…

Hatta, “CHP yazdırdı…” bile dediler…

Aklı başında hareket edenler ise…

“Şarkı anladığındır, hissettiğindir; sorgulamayın” dediler…

***

Aslında…

Dört gündür ortalığı duman eden Tarkan şarkısının…

Gizemli bi’yanı var…

O da şu:

Dünyayı perişan eden Koronviraüs salgını…

Gelecek ay ikinci yılını dolduruyor…

Ekonomik sıkıntı hep var…

Çarşıda/pazarda etiketler geçen sene de uçuyordu…

Pahalılık hep vardı…

İşsizlik hep vardı…

Zamlar hep vardı…

Sadece paramız, iki yıl önce biraz daha değerliydi…

O malum şarkı…

Geçen yıl da yapılabilirdi…

Yanlış mı?

Sosyal medyada “Geççek” için ağırlıklı olarak…

“Politik mesaj veriliyor!” yorumları yapılırken…

Bu şarkıyı alelacele “Tu kaka” diye karşılayan…

İktidar partisi yanlılarına bi’çift sözüm var…

“Bu şarkı muhalefetin seçim şarkısıdır…” filan diye yorumlayarak…

Tarkan gibi usta’yı…

Çarmıha germek yerine…

“Allah aşkına neresi siyasi bu şarkının? Bal gibi Pandemi’nin yarattığı acıları, sıkıntıları anlatılıyor… Üstelik bravo Tarkan’a… Özellikle böyle günlerde sıkıntılarımızı hafifletecek, moralleri düzeltecek öyle bir şarkı yapmış ki, hepimizin kalbini titretti… Sanatçıyı alkışlıyoruz...”

Deseler… Diyebilseler…

Bu tartışmadaki puanlar anında Cumhur İttifakı hanesine yazılırdı…

Treni kaçırdılar…

***

Bitiriyoruz…

Şöyle düşününler de var…

Bir “üst akıl” aylardır iş başındaydı…

Öyle bir şarkı yapılmalıydı ki…

Sözleriyle… Müziğiyle… Klibiyle…

Tarkan’ın…

Yeniden doğuşu olmalıydı…

Ne’tekim…

Mega Star son albümünü yapalı…

Dört yılı geçmişti…

Yine… Yeni… Yeniden…

Efsane bi’çıkış olmalıydı…

Şarkı sözü yazılırken, kelimeler bile özenle seçildi…

Türkiye’nin “sıkıntılı” süreci şarkının manşeti oldu…

Susuz kalmış çiçek gibi…

Boynu bükük, neşemizi yitirmiş bizler…

Koltukta izlerken bile ritm tutmaya başladık…

Şarkının bütününde…

Yaşanan sıkıntı ana temaydı ama…

“Bu da geççek…” denilerek…

Asıl “kurtuluş yolu yakın…” mesajı veriliyordu…

Sanki…

Alaca karanlıktan sonra…

Güneş adeta yeniden doğuyormuş hissi…

İzleyiciye “acayip” biçimde damardan hissettirildi…

Sonuçta…

Ortaya fıkır fıkır bir şarkı çıktı… 

Zamanlaması muhteşemdi…

Kazananı ise…

Sadece “Mega Star” Tarkan’dı…

Bize de…

Klibin karşısına geçip…

Bugünleri “unutturmak” isteyenleri(!) alkışlamak kaldı…

Helal olsun…

Nokta…

Sonsöz: “Sizce bu şarkıyı (Geççek) başka biri söyleseydi bu kadar gündem olur muydu? / Mehmet Söğütoğlu - İstanbul Plak kurucusu…”