Yaradılışa ters!

Abone Ol
Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam’’da AKP’’lilere yaptığı konuşmasında birbirinden değerli ’“incileri’” ortaya saçtı. Topla toplayabilirsen.’¶
’“Taç giyen baş, akıllanır’” diye bir atasözümüz vardır. İnsan, yönetme sorumluluğunu üzerine alınca daha dikkatli, daha sakin, daha düşünerek, daha akıllı, daha bütünleştirici olmalıdır anlamında söylenmiş bir sözdür. Bu atasözünün Başbakan Erdoğan açısından geçerli olması için Başbakanlık yaptığı 8 yıl yeterli olamadı maalesef. Başbakan Erdoğan’’ın konuşmalarının bazıları, özellikle camdan okuma yapmadan, yani irticalen yaptıkları, çok yanlış tespit ve değerlendirmelerle dolu!...
Geçelim Kızılcahamam’’dan incilere;
*Başbakan Erdoğan; ’“Ben bir şeye hayret ediyorum. Bazı bayanlar çıkıp ekranlara kadın-erkek eşitliği, ya bu eşitlik haklar noktasında eyvallah ama, diğeri yaradılışa ters’” (Söylenenleri aynen yazıyorum, ifade hataları bana ait değildir)
Başbakan Erdoğan’’ın söylediği bu sözler kadın-erkek eşitliğine bakışını net olarak göstermektedir. ’“Haklar konusunda eyvallah, ama diğeri yaradılışa ters!’” Nedir yaradılışa ters olan Sayın Başbakan?Yoksa sizin inanışınıza göre, kadınlar erkeklerden daha aşağı varlıklar mıdır?İnanışınıza göre kadın-erkek asla eşit değerde değiller midir?
Atatürk dönemini de açıkça eleştirmeye başlayan AKP ve Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkelerinden biri olan ’“Laiklik’” ilkesini kendi anlayışına göre çarpıtarak emin adımlarla hedefine gitmektedir.
Dünya Ekonomik Forumunun kadın-erkek eşitliği raporunda Türkiye’’nin 134 ülke arasında 125 nci sırada yer alması boşuna değilmiş. Daha bizi geçecek 9 ülke var nasılsa’…
*Başbakan Erdoğan; ’“Cumhuriyetin sahibi bizzat cumhurdur yani millettir. Dolayısıyla cumhura ait olan hiçbir yer cumhura yasaklanamaz’” dedi.
Tam bir vıcık vıcık halk dalkavukluğu örneği bu sözler. Kimsenin kimseye bazı yerleri yasakladığı yok. Demokrasiler ’“kurallar ve kurumlar’” rejimidir ve bu kurallara demokrasiye inanan herkes uymak zorundadır. Uymayanlar için yasalar, yönetmelikler ve çeşitli yaptırımlar vardır. Başbakan’’ın mantığına göre, karayolları da cumhurundur ama 50 km hız sınırı olan bir yerden 100 km hızla geçerseniz ceza yersiniz. Girilmez yazan bir yola, ’“Ben halkım, burası da benim, ben girerim diyemezsiniz, derseniz yasalar sizi durdurur. Olay bu kadar basittir. Cumhurbaşkanlığı makamına don-gömlek veya pijama-terlik ile girebilir misiniz?TBMM’’ne erkekler kravatsız girebilir mi?
Anayasa Mahkemesi kararları, Danıştay ve Yargıtay kararları, AHİM kararları ’“Kamusal Alana’” tesettür kıyafetiyle girilemez diyorsa, giremezsiniz. Yasalara uymazsanız suç işlemiş olursunuz. Ben Başbakanım, bana yasa işlemez diye düşünürseniz, hukuk devletinde yasalara uymanın herkes için zorunluluk olduğunu ve uymayanların cezalandırılacaklarını yakında öğrenirsiniz. Başbakan yasalara uymaz ve insanlardan da uymamalarını isterse o ülkede kaos olur.
AKP’’nin anayasa değiştirecek çoğunluğu var, beğenmediği yasaları değiştirmek, hukukun arkasından dolanmaktan, o yasaları çiğnemekten daha kolay ve doğru bir yoldur.
Başbakan Erdoğan; ’“Anayasa Profesörüymüş, ne profesörü olursan ol. İşin aslına bakalım. Çünkü bir tane anayasa profesörü yok ki Türkiye’’de, çok var. Sen kalkıp farklı yorumlarken, bir başkası da ’‘hayır öyle değil, böyle’’ diyor. E bizim hoca farklı konuşuyor canım. Şimdi yani bunu kalkıp işte, ’‘efendim bizde anayasa profesörü’’ sende varsa bizde de var canım. O öyle diyor, biz böyle diyoruz’” diye konuştu..
Başbakan Erdoğan’’ın, Profesörlere ve bilim adamlarına ilk sataşması değil bu durum. Hatırlayacaksınız daha önce Sayın İlber Ortaylı’’ya ’“isminin önünde Profesör olan zevat’” demişti.Bilim insanlarına karşı bu tutumu psikologların açıklaması daha doğru olur. Başbakan Erdoğan’’ın farkına varamadığı husus, profesörleri bile, senin profesörün-benim profesörüm diye ikiye ayırmasıdır. Bu anlayışa göre, Başbakan gibi düşünmeyen onun gibi yaşamayan herkes ’“öteki’” veya ’“sizden’” olacak. Başbakan’’ların görevi tüm vatandaşlarını bir arada tutmak mı yoksa parçalara ayırmak mı?...
Başbakan Erdoğan; ’“Şurada 8 yıldır ülkeyi yönetiyoruz. Kimin tavuğuna kış dedik ya. Eğlenmekse nasıl eğleniyorsan, eğleniyorsun. İstediğin gibi yaşıyorsun. Nerede, kime müdahale ettik?Hangi yaşam koşulunu değiştirdik? dedi.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde Başbakan’’ın kimsenin tavuğuna kışt, köpeğine hoşt demeye hakkı yoktur. Sade bir vatandaş ile Başbakan aynı haklara sahiptir. Hele Başbakan’’ın kimsenin hayat tarzına müdahale etmeyi düşünmeye dahi hakkı yoktur. Bu tür düşünceler demokrat kafalarda olamaz, ancak faşist düşünceye ve dikta rejimine özlem duyanlar böyle saçma düşüncelere sahiptirler. Ortaçağ karanlığında kalmış bu düşüncelere sahip olanları ise demokratik rejimlerde yerleri yoktur’…