Vehbi Koç’la nereden nerelere...

Abone Ol

Abartmayalım; bildiğimiz kolonya...

Ferahlamanın en güzel yolu...

Anavatanı Almanya Köln...

“Verin bi’de ben deneyeyim!” diyen de...

Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhamit...

Ne var ki...

Kimsecikler “Ben de bunu yaparım” demiyor; diyemiyor...

İlk üretim merkezi ise, canımız ciğerimiz İzmir...

Yıl; 1912...

Diplomalı eczacı Süleyman Ferit Eczacıbaşı...

Memleketin ilk “yerli malı” kolonyasını üretiyor...

Kolonyanın ilk adı; “Altın Damlası”...

Henüz satış patlaması yok ama...

İşler de çok iyi değil...

Ni’tekim...

Başı dara sıkışan Eczacıbaşı...

Doooğru...

O günlerde adı herkesin dilinde işadamı Vehbi Koç’a gidiyor...

Ve diyor ki:

“Kolonyalarım şahane ama satışlar ilk günkü gibi değil! İflasın eşiğindeyim... Bana biraz borç verir misin?”

Ardından da...

Vehbi Koç; dostunun gözlerine bakar ve...

“Altı ay dayanabilir misin?" diye sorar...

"Dayanırım" der Eyüp Sabri...

“Öyleyse dinle...” der Vehbi Koç da:

“Sana borç vermeyeceğim ama bedava akıl vereceğim... Bana hediye getirdiğin şu kolonya şişesinin deliği çok küçük... Hemen imal ettiğin ve piyasaya sürmediğin kolonya şişelerinin deliklerini büyüt sürümü artır...”

Veee...

Satışları hızla artan Eyüp Sabri bir kaç ay içinde iflastan kurtulur...

***

Dün...

(25 Şubat 2025 Salı...)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin...

102 yıl içinde...

Gelmiş, geçmiş en unutulmaz sanayicisi ve...

Koç Holding’in kurucusu...

Vehbi Koç’un...

Sonsuzluğa yürüdüğü gündü...

(25 Şubat 1996...)

Aradan 29 yıl geçmiş bile...

Memleketin ilk yerli üretim buzdolabı “Arçelik” bile...

An itibarıyla...

“65’inci yaşını kutluyor...”

Bu memleket ilk yerli otomobili de...

Vehbi Koç ile gördü ve yaşadı...

1966’da üretimi başlayan “Anadol” 1967’de satışa sunuldu...

Vedası...

1984’te oldu...

Ülkedeki belirsizlikler... Siyasi durumlar... Artan faaliyetler...

Nedeniyle...

Anadol'un üretimi tamamen durduruldu...

Oysa...

20 yılda 100 bine yakın “Anadol” üretilmişti...

Oysa...

Anadol, bu memleketin ilk aile otomobiliydi...

Hala “Anadol” sevdalılarını taşıyor; o başka...

***

Alın size Vehbi Koç’tan...

Yaşanmış şahane bir anı daha...

Taaa, hangi yaz öncesi ama...

Tek kelimeyle şahane...

Özellikle üst düzey yöneticiler okumalı...

Merhum Vehbi Bey...

Her zaman olduğu gibi...

Yazlık evine taşınırken...

Bir kaç kişisel eşyalarıyla birlikte...

Kışlık evdeki buzdolabının da yazlığa taşınmasını ister...

Henüz görev yeni atanmış Genel Müdür Cengiz Solakoğlu...

Buzdolabının taşınmasını engeller ve...

Vehbi Bey’in yazlığına yeni bir buzdolabı gönderir...

Bunu duyan Vehbi Koç çok sinirlenir...

Yeni Genel Müdürü’nün telefonunu çevirir ve şöyle der:

“Sen kendi işine baksana, benim tarzıma niçin karışıyorsun?” 

Genel Müdür Solakoğlu’nun cevabı hazırdır...

“Efendim, kışlık evinizdeki buzdolabını yazlığa taşıdığınız duyulursa biz bundan sonra yazlıkçılara nasıl buzdolabı satarız?”

Vehbi Koç gülerek telefonu kapatır...

Yanındakilere döner ve şöyle der:

“İyi eleman seç, iyi para ver... Çünkü kötü eleman her zaman sana pahalıya mal olur...”

***

Şimdi diyeceksiniz ki...

Vehbi Bey, kimilerine göre nasıl “imparator” oldu?

1917 yılında...

Babasının onun için açtığı minicik bakkal dükkânında...

Ayakkabı lastiği... Şeker... Kaşer peyniri... Zeytin... Makarna...

Satarak...

Kimilerine(!) göre “Koç İmparatorluğu”nu yarattı...

Ne var ki...

Kazandığını milletiyle paylaşmayı da unutmadı...

***

Vehbi Koç’un...

Bir eseri daha var...

58 yıl öncesine gidiyoruz...

205 iş insanı, öğretim üyesi ve entelektüel...

Eğitimin yaygınlaşması amacıyla...

Merhum Vehbi Koç'un önderliğinde bir araya geliyor...

1967 Türkiye’sinin şartlarında...

Hayal bile edilemeyecek bir seferberlikle...

Okumak isteyen gençlere destek olmak için...

“Türk Eğitim Vakfı”nı yaratıyorlar...

Onlar vasıflı insan gücünün bu ülkeyi kalkındıracağını...

Bu gücün de ancak eğitimle sağlanabileceğini biliyordu...

Bu yürekli ordu...

Türk Eğitim Vakfı’nı dayanışma ruhu ile hayata geçiriyorlar...

***

Her yıl yaklaşık 60 ila 70 yeni öğrenci...

“TEV Üstün Başarı Bursu” almak üzere seçiliyor...

Yeter ki...

O gençler, bu vatana, bu millete...

Çağdaş düşünce ve bilimin katkısıyla...

Birer “meşale” olsunlar...

Tıpkı...

Atatürk’ün birer “kıvılcım” olarak Avrupa’ya...

Eğitim için gönderdiği yüzlerce öğrencilerin...

Aynen...

Bir “alev” olarak geriye döndükleri gibi...

***

Bitiriyoruz...

Vehbi Koç’lar kolay yetişmiyor...

Ama...

O’nun izinde binlerce iş insanının bu memleket için...

Nasıl ter döktüğünü...

Bugünün iş insanlarının çabalarını takdir etmemek mümkün mü?

Özellikle, İzmir’de ve Ege’de...

Vehbi Koç yaşasaydı...

Bu toprakların...

Üretenlerini... Sanayicilerini... Gençlerini...

Alınlarından öperdi...

Ne güzelsin be İzmir’im...

Nokta...

Sonsöz: “Din insanlar için büyük bir manevi güçtür... Dinsiz ulus olmaz... Ben dindar bir insanım... Ama din ile dünya işlerini birbirine karıştırmamak gereğine kesinlikle inanmışımdır... / Vehbi Koç – Koç Holding’in kurucusu – Sanayici...”