Türkiye’nin meselesi

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti, “en üst kimlik İslamiyet” fikrine dayalı federasyona doğru ilerliyor. Bunun anlamı; Cumhuriyet’in kimliği, kurucu irade ve kuruluş ilkeleri değişecek. Ulus devlet tasfiye edilecek. Yani, kimlik siyasetinin getirdikleri…

Emevî İslamı fikrini yeniden iktidara taşımak isteyen yeni Osmanlıcı ittifak, yeni anayasa ve yeni toplumsal mutabakatı bu bağlamda ele alıyor.

AKP, MHP, DEM Parti ittifakı yola çıktı. Yeni Türkiye oluşumuna itiraz eden ana muhalefetin tam da bu nedenle seçimlere nasıl hazırlandığı çok önemli.

Demem o ki Cumhur İttifakı karşısında, başarılı bir ittifaka ihtiyaç var. Öncelikle, seküler toplumu yeniden inşa edecek “ortak program” ve “toplumsal mutabakat” oluşturmak üzere bir araya gelmek gerekiyor.

Yurttaşların duymak istedikleri, anlaşılır bir dille söylenmeli. Ana muhalefet, Türkiye’nin yeni Dünya düzeninde yeri ve durumunu anlatmalı.

Evet, değişim kaçınılmaz. Ancak endüstri devriminden dijital devrime giden yol hiç tekin değil. Benzer değişimi gerçekleştirmek için, geçen yüzyılda, iki kere Dünya savaşı çıkaran muktedirlerin ders aldığını gösteren hiç ciddi emare yok. Batı ve Doğu Blokları arasındaki gerilim hattı çözümden başka her şey üretiyor.

Bilindiği gibi, Ortadoğu dizayn ediliyor. Ancak yeni yapılanmada Batı bloku ile Doğu Bloku arasındaki denge henüz çok belirgin değil. Ve İran-İsrail savaşına bakılırsa, o dengenin nelere mal olacağı konusunda endişe etmek gerekiyor.

Üç kıtanın kavşağında yer alan Anadolu ve Trakya toprakları, uluslararası sistemin yeniden örgütlenme sürecinde, bölgesinde belirleyici rol oynama potansiyeline sahip. Bu durum, iç siyaseti de derinden etkiliyor. İç dinamiklerin, dış dinamiklerin etkisini dengeleyecek güçte olması önemli. İç cephenin güçlü olması, dediğimiz...

Bu koşullarda, yüzyıl önce olduğu gibi, Cumhuriyet devriminin getirdiklerinden hareketle, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Dünya düzeninde haysiyetli bir yer almasını sağlamak, CHP’nin tarihsel sorumluluğudur. Bu sorumluluk gereği, CHP içinde süre gelen 3 başlı güvensiz ilişkiler sonlanmalı.

İdeolojik nüanslar nedeniyle kanat hareketleri oluşması sosyal demokrasilerde olağandır. Ancak salt çıkar ilişkilerine dayalı hizipleşme, kanat hareketi değildir.

Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin meselesi, “olmak ya da olmamak” meselesidir.